Kürt siyasetçi Sırrı Sakık, tasarı için "Yasanın isminde bile insan onurunu kırıcı tanımlamalar var" derken; yazar Ümit Fırat, "Türkiye sorunun çözümü için genel af çıkaramamayı bu tür yasalarla geçiştirmeye çalışıyor" diyor. KADEK lideri Abdullah Öcalan'ın avukatı Doğan Erbaş ise, tasarıda "hukuken ve ahlaken sorunlu yönlerin olduğu" kanısında.
İçişleri Bakanlığı'nın hazırladığı yasa tasarısının önümüzdeki günlerde Bakanlar Kurulu'na gönderilmesi bekleniyor.
Pişmanlık yasasının imajı
Yazar Ümit Fırat'a göre, "pişmanlık yasası" olumlu bir imaja sahip değil:
"Pişmanlık yasası dendiği zaman devletin tahliye ettikten sonra tetikçi olarak kullandığı insanlar akla geliyor. Pişmanlık duyup da daha sonra rahat yaşayan insan yok. O nedenle pişmanlık yasasının da kötü bir imajı var. Kimsenin buna yanaşmamasının nedenlerinden biri de bu."
HAK-PAR: Devlet hala ikircikli
Hak ve Özgürlükler Partisi (HAK-PAR) Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Bozyel de "devletin hala Kürt sorununu tanımlamaya çekindiğini" savunuyor. Bozyel, tasarının yeni bir açılım sağlayamayacağı görüşünde:
"Tabii ki silahlı güçlerin silahtan arındırılması başlı başına önemli ve gerilimi düşürücü bir etki yaratabilir. Ama nihai çözüm olamaz, çünkü hala mevcut yönetim sorunun adını koymaktan özenle kaçınıyor. Bu konuda son derece ikircikli, kararsız, eski klasik politikayı sürdürmekten yana."
Amerika Birleşik Devletleri'nin (ABD) tasarının gündeme getirilmesinde etkili olduğunu savunan Bozyel'e göre tasarının esas işlevini yerine getirmemesinin bir nedeni de "dışarıdan tasarlanmış olması":
"AKP daha çok dış güçlerin etkisiyle adımlar atıyor, bu adımlar da dışarıdan olduğu için tam yerli yerine oturmuyor. Tasarıda böyle bir sakatlık da var."
Sırrı Sakık tasarının başarıya ulaşamayacağını savunarak bunun gerekçesini şöyle anlatıyor: "Devlet hala soruna isim koymakta çekiniyor, bu nedenle cılız adımlar atıyor. Bu insanların neden dağa çıktıklarıyla ilgilenmiyor. Soruna gerçekçi bir şekilde yaklaşmadığı için bunun nihai bir çözümden uzak olduğu ortada."
"Öz açısından aynı"
Tasarıyı "Öz açısından geçmişten çok farklı değil, kapsam açısından diğerlerinden daha kapsayıcı" diye nitelendiren Erbaş, tasarının kamuoyuna sunuş biçimini şu sözlerle eleştiriyor:
"İnsanları kişilik olarak rencide eden, inciten, vicdanlarını yaralayan bir sunum söz konusu. Şimdiye kadar beklenen bir başarıya ulaşamaması da bu sunumun artık bırakılması gereğini gösteriyor."
Toplumsal barış ve demokratik katılım yasası
Gündemde olan yasa tasarısına karşı "Toplumsal barış ve demokratik katılım yasasını" öneren Avukat Doğan Erbaş, on maddelik yasa tasarısının "eksiklerini" ve çözüm önerilerini şöyle anlatıyor:
"Yasadan yararlanacak insanların siyaset yapma haklarına, temel hak ve özgürlüklerine de saygı duymak gerekiyor. Henüz buna yönelik bir netlik de yok
* Kamuoyuna pişmanlık yasası olarak sunuş biçiminin değiştirilmesi çok önemli. Bu sunuş bazen tasarının içeriğini bile gözden çıkaracak kadar önemli olabiliyor. O nedenle siyasal sunum değiştirilmelidir. Siyasiler bu konuda biraz daha hassas olmalı.
* Tasarıda eyleme katılan veya katılmayan ayrımı yapılıyor. Ama pratikte bunu belirlemek gerçekten güç. Bu ayrımlar yasanın pratik uygulamasını zorlaştırır. Herhangi bir ayrıma gitmeyen bir yasanın belirlenmesi gerekiyor.
* Bir ölçü olarak "Yararlanmak için herkes" denebilir. Merkez komite ve yöneticilerin yararlanamayacağına dair ifadeler de hukuken doğru değil. Hukukta da bunun bir çeşit sorunlara yol açabileceğini düşünüyoruz. Burada ayrıma gitmek doğru değil.(HA/BB/NK)