"Haziran toplantısından da somut bir sonuç alınamamıştı. Bu nedenle söylenecek tek şey şu olabilir: "Türkiye'nin AB ile ilişkileri ne seviyedeyse, ne kadar güçlüyse, KPK'nın işleyişi de aslında o kadar güçlü."
Avrupa Birliği konusunda Açık Radyo ve NTV'de program yapan, Galatasaray Üniversitesi'nde, Avrupa Genişleme Süreci konusunda ders veren Cengiz Aktar bianet'in sorularını şöyle yanıtladı:
Karma Parlamento Komisyonu nedir?
Karma Parlamento Komisyonu (KPK), Avrupa Parlamentosu ile ulusal parlamentolar arasındaki istişari bir kurumdur. Görüş bildirir. Herhangi bir icrai karar alınan yer değildir. Türkiye'nin KPK'sı, 1970'de imzalanmış olan karma protokol ile birlikte kuruldu. Türkiye açısından çok eski bir kurum. Fakat, 1999 yılı sonunda Türkiye'nin adaylığının tescil edilmesiyle başka bir kisveye büründü.
KPK'da 12 Avrupalı parlamenter, 12 de Türk parlamenter var. Türk parlamenterlerin dağılımı, hem hükümeti hem de muhalefetteki değişik grupları temsil edecek şekilde düzenleniyor.
KPK'nın toplantıları 6 ayda bir Avrupa tarafında genellikle de Lüksemburg veya Brüksel'de, bir kez de Türkiye'de toplanır.
KPK'ların işlevi nedir?
Sadece Türkiye ile ilgili değil, Avrupa Birliği'ne (AB) aday tüm ülkelerle ilgili KPK'lar vardır. Bu komisyonların en önemli işlevi de, hem Avrupa Parlamentosu içinde hem de ulusal parlamentolar içinde değişik grupları ve değişik milletleri temsil ettiği ölçüde geniş bir temsil yelpazesi sunmasıdır. Bu anlamda, KPK'lar Avrupa Birliği'nin aday ülke ile ilgili tekil görüşünü değil, her türlü görüşü içlerinde barındıran yapılardır.
KPK'nın genişleme sürecindeki işlevi, genişleme ile ilgili sorunlu konuları yani aday ülke ile AB arasındaki sorunlu konuları masaya yatırıp parlamentolar seviyesinde çare aramak, kamuoyu yaratmak ve çözüm önerileri getirmektir. Bu çözüm önerilerini KPK'lar icrai kurum olan Ortaklık Konseyleri'ne sunarlar. Ve dolayısıyla süregelen ilişkiye yapıcı bir tavırda olurlar.
KPK'nın ilgi alanlarının en önemlilerinden birisi, siyasi diyalogdur. Bu siyasi diyalog zannedildiği gibi sohbet değil, bu örnekte görüldüğü gibi KPK'nın da kullanıldığı bir mekanizmadır.
Türkiye'deki KPK toplantıları?
Türkiye'nin KPK toplantıları, son iki yıldır tamamen bir sağırlar diyalogu şeklinde cereyan ediyor. Bunun çok farklı nedenleri var. Ama, mesela şöyle bir örnek verelim. Türkiye tarafı başından beri Kıbrıs'ın KPK toplantılarında ele alınmaması için çaba sarf etti. Bu çabalar bu son toplantıya kadar sonuç verdi ama bu toplantıda Kıbrıs nerede ise tek gündem maddesi haline geldi.
Bütün bu ele alınan konulara dikkat edecek olursak, şimdiye kadar hep siyasi konularda odaklaşmış durumda. Şimdiye kadar yapılan toplantılarda bir diyalogdan çok, karşılıklı uzlaşmaz tavırların sergilenmesi olarak gelişti. Türkiye'nin KPK'sı diğer aday ülkelerin KPK'larına oranla hiçbir yapıcı çözüm önerisi getiremedi.
Peki ya son toplantı?
Son toplantıda, Kıbrıs meselesi sarih bir şekilde gündemdeydi. Bu toplantının gene bir zıtlaşma şeklinde geçtiği ölçüde siyasi diyaloga da Türkiye'nin katılım öncesi sürecine de katkıda bulunduğunu söylemek mümkün değil.
AB açısından bu toplantı, İstanbul'a bir kış turistik gezisi olarak nitelenebilir. Hiçbir yararı yok. Söylenenler gazete ya da yazı yoluyla da söylenebilirdi.
Komisyonun Avrupalı parlamenterleri, altı ayda bir Türkiye'ye geldiklerinde, toplantı öncesinde buradaki sivil toplum temsilcileri ile toplantılar yaparlar. Bu toplantıların da artık bir işe yaradığını düşünmüyorum. Burada malum konular temcit pilavı gibi tekrar ediliyor. Avrupa tarafı not alıyor, sonra da hiçbir şey olmuyor. Hiçbir somut adım atılamıyor ve atılamayan bu adımlar da KPK'nın görüşlerine yansımıyor.
Bunun nedeni?
Bunun nedeni, KPK içinde bir görüş birliği sağlanamaması. Avrupalı parlamenterler ile Türkiyeli parlamenterler çok zıt durumdalar. Türkiye tarafında eş başkan Kürşat Eser. Kürşat Eser Milliyetçi Hareket Partisi'nden bir milletvekili. Eski bir asker. Avrupa tarafında ise eşbaşkan Daniel Cohn-Bendit. Cohn-Bendit, Avrupa çapında bir yeşil politikacı. Böylesine bir yapıdan maalesef hiçbir somut karar çıkmadı.
Bu durumda neler yapılması gerekiyor?
Bu KPK'nın artık yeni bir takım istişari alt mekanizmalar geliştirmesi gerekiyor. İleriye yönelik yeni çareler, yeni alt mekanizmalar geliştirmeliler. Bu çerçevede KPK'nın da işlevini tekrar düşünmesi gerekiyor. Çünkü işler yürümüyor.
Bu alt mekanizmalar nasıl olabilir?
Türkiye ile genişlemeden sorumlu AB kurumları arasında, bu ülkenin ağır sorunlarına doğru cevapları vermeye çalışacak ve cevap arayışında olacak yeni mekanizmalar kurulması gerekiyor.
Bunun iki zemini var bence. Bir tanesi; Türkiye'ye, Türkiye kamuoyuna ve Avrupa kamuoyuna yönelik bir "iletişim stratejisi" geliştirmeleri gerekiyor. İkincisi; de bu iletişim stratejisini belli çıkar grupları çerçevesinde inceltmeleri ve rafine etmeleri gerekiyor. Ki, Avrupa kamuoyu bu ülkenin ne olduğunu, bu ülke kamuoyu da Avrupa Birliği'nin ne olduğunu anlayabilsin.
Türkiye kamuoyu AB'nin ne olduğunu bilmiyor mu?
Bence kesinlikle bilmiyor. Herkesin bir fikri var ama AB sürecinin yani birlik sürecinin ne olduğu konusunda son derece yetersiz bilgi var. Politikacılar ve siyasi isimler de bilmiyor. AB'ne adaylık için bu ülkede, toplam bir avuç insan uğraşıyor. Parlamentonun, KPK'nın işlevlerinden bir tanesi de elbette parlamentoyu bu işe ısındırmak. Sonuçta, orada 12 tane Türk parlamenter var. Ancak, KPK'nın bu işlevini yerine getirdiğini de söyleyemeyiz.
Alt mekanizmaları tanımlayabilir misiniz?
Alt mekanizma çok soyut gelebilir: "ad hoc" yapılar gerekiyor. Komisyon toplantılarının sıklaştırılması gerekiyor. Fakat burada kastettiğim, fiziki toplantılar değil. Sadece, komisyon üyelerinin aralarında farklı bir iletişim kurmaları, birbirlerini anlamaya ve dinlemeye çalışmaları gerekiyor. Özellikle Türkiye tarafının buna ihtiyacı var.
Sonuç olarak, dünkü toplantıdan hiçbir somut sonuç alınamadı. Haziran toplantısından da somut bir sonuç alınamamıştı. Bu nedenle söylenecek tek şey şu olabilir: "Türkiye'nin AB ile ilişkileri ne seviyedeyse, ne kadar güçlüyse, KPK'nın işleyişi de aslında o kadar güçlü." (BB/NU)