İzcan, Kuzey Kıbrıs'ta demokratik kuruluşlara yapılan baskıları kınadı.
27 yıl öncesi, bugünü ve çözüm önerisi...
İzzet İzcan yaptığı basın açıklamasında, garantör devlet olarak Türkiye Cumhuriyeti'nin 20 Temmuz 1974'te yaptığı askeri müdahale ile birlikte adadaki ekonomik, siyasi, ve toplumsal değişimlerin bir değerlendirmesini yaptı, baskıları kınadı, adadaki barışın sağlanması için çözüm önerdi:
Karşılıklı göç ile birlikte etkilenen ekonomi
* 20 Temmuz 1974'den bu yana 27 yıl geçmiştir. 27 yıl önce Kıbrıs'ta yaşananlardan sonra 200 bin Kıbrıslı Rum Güney'e gitmiş , 60 bin Kıbrıslı Türk de Kuzey'e gelmişti. Güneye giden Kıbrıslı Rumlar 50'ye yakın çalışır durumda fabrika, 100 bin dönümün üzerinde narenciye bahçesi ve trilyonlarca lira değerinde işyeri ve taşınır mal bırakmışlardı .
Kişi başına gelir
* 27 yıl sonra bugün Kıbrıs'ın Güney'i ile Kuzey'i kıyaslandığında görülecektir ki Güney, kişi başına ortalama yıllık gelirini 16 bin dolara çıkarmış, bize göre çok daha demokratik ve Avrupa Birliği'ne tam üye olacak konuma ulaşmıştır.
Ganimet ve yağma...
* Kuzey'deki trajediyi birlikte yaşıyoruz. 1974 sonrası oluşan ganimet düzeninde fabrikalar kapanmış, narenciye bahçelerinin büyük bir bölümü kurumuş, taşınır malların tümü yağma edilmiştir.
Giden gelmiyor
* İnsanımız geleceğini karanlık gördüğü için ülkesini terk etmekte , yurtdışına öğrenime giden gençler yurda dönmemektedir.
Ganimet ve siyasi didişme
* Ganimet dağıtarak seçim kazanmaya alışmış siyasiler ganimet bitince kendi aralarında bölünerek didişmeye başlamışlardır. Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) ve Toplumcu Kurtuluş Partisi (TKP) ganimetçilerle hükümet ortaklığı kurarak kötü uygulamalarıyla halkın güvenini yitirmişlerdir.
* Emekten yana olduğunu söyleyen CTP ve TKP'nin hükümet maceraları çok açık biçimde göstermiştir ki, Kıbrıs'ın Kuzeyi'ni seçilenler değil, dıştan atananlar yönetmektedir .
* Yaşanan hükümetçilik maceraları yine göstermiştir ki, dıştan atanan sivil ve asker bürokratlara boyun eğmedikçe hükümette barınmak olanağı yoktur.
* Emekten yana olduğunu söyleyen iki partinin ganimetçi partilerle ortaklık kurmaları emekçilere hiçbir şey getirmemiş, emekçilerden çok şey götürmüştür.
Baskılar, engellemeler...
* Kıbrıs'ın Kuzeyi'ndeki rejim uluslararası hukuka ve insan haklarına aykırıdır. Bu militarist rejimde demokrasi sanal, hükümet etme göstermeliktir.
* Yeraltı örgütleri serbestçe kurulabilmekte, gazeteci ve aydınlar casus, ajan diye tutuklanabilmekte, iki toplumu yakınlaştıracak barış etkinlikleri baskı ve zorbalıkla engellenebilmektedir.
* Güneye geçişlerle ilgili son yaşanan gelişmeler, içinde bulunduğumuz vahim durumu gözler önüne sermektedir. Bir dizi siyasi temaslarda bulunmak için 27.7.2001 tarihinde Dış İşleri Bakanlığına yapmış olduğumuz müracaata olumlu yanıt verilmiş olmasına rağmen , ziyaret askeri makamlar tarafından engellenmiştir.
* Ledra-Palace kapısına gönderilmek üzere sivil işler dairesine ulaştırılan evraklar engellenerek izin iptal edilmiştir. Bildiğiniz gibi sivil işlerin başında askeri makamlar bulunmaktadır. Bunun dünyada eşi ve emsali yoktur.
* Bir Kıbrıslı Türk olarak böyle bir otoriteyi kabul etmemiz mümkün değildir. İnsan hakları evrensel beyannamesine göre hiç kimse keyfi olarak tutuklanamaz , alıkonulamaz ve sürülemez. Herkes, herhangi bir devletin sınırları içerisinde özgürce dolaşma ve oturma hakkına sahiptir. Kendi ülkesi dahil, herhangi bir ülkeden ayrılma, ya da kendi ülkesine yeniden dönme hakkı vardır.
Değişen şartlar
* Kıbrıs'ta Barış engellenemeyecektir. Soğuk Savaş'ın bitiminden sonra istikrar arayışı içine giren etkili ülkelerin Kıbrıs sorununa ilgisi artmıştır.
* Soğuk savaş koşullarında Kıbrıs'ın bölünmüşlüğünde yarar görenler , soğuk savaşı kazanmanın verdiği güvenle Kıbrıs sorununun çözümüne yardımcı olabilirler. Özellikle Avrupa Birliği (AB) ve AB'ye üye ülkelerin Kıbrıs sorununun çözümüne dönük çabaları dikkat çekicidir. Yurtsever Birlik Hareketi, Kıbrıs'ın AB üyeliğini ve Kıbrıs sorunun çözümüne yönelik bu çabaları yürekten desteklemektedir .
Dünden bugüne çözüm...
* Kıbrıs sorununun çözümü için zemin vardır. Denktaş 'ın 1977'de Makarios 'la imzaladığı 4 ilke anlaşması çözümün çerçevesini çizmiştir.
Denktaş ve Makarios'un kabul ettikleri
* 1977'de Denktaş ve Makarios iki federe devlete dayalı, iki bölgeli federasyonu öngörürken, bugün Türkiye Cumhuriyeti (TC) yönetimlerinin desteği ile Denktaş'ın ray değiştirerek iki ayrı egemen devlet istemi kabul edilemez . Bu durum uluslararası hukuka aykırı olduğu gibi ne Kıbrıs Türk toplumunun ne de Türkiye halkının çıkarınadır. Bu olsa olsa 27 yıldır hukuk dışı yaşamaya alışmış, ganimet, yağma, talan ve avantadan beslenen bir avuç vurguncuya hizmet etmek olur.
* Gelinen aşamada Yurtsever Birlik Hareketi, kurtuluşu, Kıbrıs sorununun siyasal eşitlik temelinde hakça çözümünde görmektedir. Hakça çözüm Denktaş-Makarios anlaşmasının öngördüğü iki bölgeli federasyondur.
Kamuoyunun eğilimi
* Kamuoyu yoklamaları halkın federal çözümden yana , Türkiye ile bütünleşmeye karşı olduğunu göstermektedir. Yine kamuoyu araştırmaları göstermektedir ki, halk federal bir çözümle birlikte Kıbrıs'ın AB'ye girmesini, Kıbrıs'ın üyelik sürecinin aksatılmamasını istemektedir.
* Birleşmiş Milletler (BM) kararları ve Doruk anlaşmaları çerçevesinde çözüme "evet" diyen, siyasal parti, sendika, dernek veya meslek örgütleri ile iş ve güç birliği kaçınılmazdır. Birlikten güç doğar. Kaybedecek hiçbir şeyimiz kalmamıştır.
(YÖ/NU)