Kolaylı, kentin geçmişini yarınlara aktarmak isteyenleri şöyle anlatıyordu...
Kent, geçmişini ararken, bugününü de yitiriyor farkında olmadan... Fazla değil, birkaç yıl önce gördüğünüz cami, hamam, medrese, kilise, çeşme gibi geçmişten bugüne tanıklık yapan binalar, tarihi kalıntılar, bir bakıyorsunuz yok oluvermiş...
Bir köyde, bir merdiven basamağı olarak kullanılan yazıtı, bir yıl sonra yerinde bulamıyorsunuz...
Bursa Defteri gezisinde gittiğimiz Gürle'deki cami gibi. Bir minaresi kalmış o kadar... O da, yıkılmak üzere. Katılımcılardan Dr. İsmail Şeker, Banu Demirağ minareye tırmanmışlardı.
Gezinin fotoğraf çekimlerini yapan İsmail Şeker, minare sallanınca, doğru dürüst çekim yapamadan, minareden inmek zorunda kaldı.
Hatta konuyla ilgili şakalar da yaptık. "Minare devrilseydi, kimlerin neler söyleyeceğine ve gazetelerin nasıl başlık atacağına dair!"!
Artık, "Bursa aşkına şehit oldular mı?" derlerdi, yoksa "minareye çıktılar çarpıldılar mı?" bilemiyorum.
Kentin yakın ve uzak geçmişi araştırılmayı bekliyor. Aslında, birbirinden bağımsız gruplar, kent araştırmalarına yönelik çalışmaları sürdürüyor...
Kimilerininki "aydınlar hamamında gazel okumak"tan öteye gitmezken, kimileri de ciddi ciddi bu işe soyunuyor...
Yerel yönetimler, özel kuruluşlar, sivil toplum örgütleri, meslek odaları, vakıflar...
Kent araştırmacılarını izliyorum.
Araştırmalarını yapıyor, bilgilerini, birikimlerini bir potada eritiyorlar. Sonra da, bunları kitaplaştırmak adına, başka bir uğraşının içine giriyorlar. Kimi zaman destek buluyor, kimi zaman bulamıyor, kimi zaman da yorgun düşüp yılıyorlar...
İşte o zaman araştırmalar, raflarda, eskilerin deyimiyle "kişiye münhasır" kalıyor.
Birer ikişer, kent tarihine, kültürüne el atanların sayısı, istenildiği düzeyde olmasa da artıyor...
Uludağ Üniversitesi de, bunlardan biri.
Üniversite bünyesinde oluşturulan Kent Tarihi ve Araştırmaları Merkezi (KETAM), adından da anlaşılacağı gibi, kentin tarihi ve kültürel geçmişini araştırmak ve bugüne de kayıt düşmek adına yola çıkıyor...
KETAM'ın hedefleri özetle şöyle:
* Bursa'nın kültür, sanat ve tarihi değerlerini araştırmak, bu değerlerin korunup geliştirilmesi, ulusal ve uluslararası boyutlarda tanıtımı için projeler üretmek ve uygulamak.
* Bursa İl Halk Kütüphanesi'nde bulunan el yazması kitaplar içinden seçim yapılarak, bunların Türkçe'ye çevrilmesi ve bilgisayar ortamına aktarılarak, WEB sitesinden okunur hale gelmesi.
* Kentbilim alanında bilimsel araştırma ve uygulamalar yapmak; kent sorunlarının çözümü için projeler geliştirmek ve uygulamak.
* Yerel yönetimler, sivil toplum örgütleri ve kendi alanında faaliyet gösteren ulusal ve uluslararası kuruluşlar ile işbirliği yapmak...
* Bursa'nın veri bankasını oluşturmak.
Yani, KETAM'da kent geçmişi kayıtlanırken, bir yandan da günümüz Bursası da, çeşitli yönleriyle irdelenecek.
KETAM'ın danışma kurulunda, Bursa'da faaliyet gösteren çeşitli kurum ve kuruluşlardan kişilerin yanı sıra sivil toplum örgütleri, medya, meslek ve ticaret odaları temsilcileri de yer alıyor...
Geçtiğimiz günlerde KETAM tanışma toplantısı düzenlendi... Danışma Kurulu'nda üyelerinin çoğunluğu üniversite dışından saptanmıştı.
Rektör Prof. Dr. Mustafa Yurtkuran, üniversiteyi tanıttı önce... Daha sonra da, "Biz bu kurumun potansiyelini kentle buluşturmak üzere yola çıktık" dedi... Üniversitenin son yıllardaki kentle işbirliği gayretlerini, yakından izliyor ve önemsiyorum.
KETAM, hem "üniversite-kent" işbirliği, hem de Bursa açısından önemli bir oluşum...
Bu yüzden de önümüzdeki toplantıya katılımın, daha geniş olmasını umuyorum.
Sonuçta, geçmişiyle, bugünüyle, geleceğiyle, üniversitesiyle, bu kent hepimizin.
O çok söylediğimiz, yazıp çizdiğimiz "kentlilik bilinci" önce kenti kayıt altına almakla başlıyor. (GK/YÖ)