The Buenos Aires Herald 'ın yorumunu aynen çevirerek yayımlıyoruz.
"Cuma'dan bu yana ülkenin çeşitli yerlerinde baskına uğrayan süpermarketler bir kez daha 1989'un anılarını hortlatıyor.O zaman da Raul Alfonsin, hiperenflasyonun ortasında patlak veren yağmaların ardından görevinden ayrılmak zorunda kalmıştı.
Tek fark; o zaman Radikallerin iktidarının altıncı, şimdiyse Radikal başkanın görevinin henüz üçüncü yılını idrak ediyor olmamız.
Ancak, 1989'la benzerlikler bu kadarla kalmıyor. Kargaşalıklar henüz Mendoza, Rosario, Entre Ríos ile Buenos Aires'in dış mahalleleriyle sınırlı. Şiddet de gerçek boyutlarına ulaşmış sayılmaz, 2 bin gecekondu sakininin galeyana geldiği Concordia dışında; kargaşalıklar, doğrudan doğruya yağmadan çok, gıda yardımının kapışılmasından öteye gitmiyor.
Dükkan sahipleri nöbet tutarken başladı
Bu olayların, pek çok dükkan sahibinin ilk kez dükkanlarında nöbet tutmaya başladıkları bir sırada olduğu düşünülürse, henüz genelleşmeyen patlamanın kendiliğinden olmadığı sonucuna varılabilir.
Aslında kargaşalıkların patlak verdiği bütün kentler, Mendoza, Rosario, Entre Ríos ve Quilmes'de Peroncu vali ya da belediye başkanları iş başında. Bu da Peroncuların Radikalleri görev süreleri dolmadan iktidardan uzaklaştırmak için tarihi zorlamakta oldukları kuşkusuna yol açıyor.
İşsizlik rakamları ve gıda yardımı
Sonu gelmeyen protestoların hedefi de artık iş bulmaktan çok gıda yardımı. Toplumsal gerilimi de gözden uzak tutmamak gerek. Bu kentlerde işsizlik oranları şöyle: Ülkedeki en yüksek işsizliğin görüldüğü Rosario'da yüzde 22.8 ve Concordia'da yüzde 19.5. Ülke ortalamasının altında kalan Mendoza'da ise yüzde 13.5.
Yoksulların sabrını taşıran bir başka konu da şu: Çeşitli düzeylerdeki devlet yetkililerinin sorumlulukları birbirlerine yükleyerek toplumsal yardım aktarımını iki ay geciktirmiş olmaları.
Hükümet 1989'un tekrar edilmesini istemiyorsa bu meydan okuma karşısında eli kolu bağlı kalmanın bedelini ödeyemez.
Bakanlar Kurulu'nda "yağma" tanımı
Dünkü bakanlar kurulu toplantısında yasa dışı davranışlara karşı hoşgörülü davranmanın tehlikeleri üzerinde duruldu. Toplantıdan, neredeyse bir haftada 250 pesonun üzerinde gıda maddesi aşırmanın yağma sayılmayacağı yönünde bir karar çıkıyordu.
Toplumsal sorumluluk sahibi bakanlıkların sayısının artırılmasının da gıda dağıtımının etkinleşmesine katkıda bulunmadığı ortada.
Yardım ama kimden? Nasıl?
Toplumsal yardım yalnızca söz konusu kentlere kamyonlar dolusu Noel armağanı taşımak demek değil. Bu aynı zamanda yardımın kim tarafından, nasıl ve nerede sağlandığıyla ilgili.
Böyle yapılmalı ki, yardımların saygıdeğer bir yardım kuruluşu ya da yetkilisinden geldiği görülebilsin, yardımlar siyasal rakipleri yatıştırma aracı olmasın. " (EK/NM)