1990 yılı başlarından itibaren uygulanmakta olan sağ politikalar sonucu sosyal refah düzeyi başta kadınlar olmak üzere emekçiler açısından kötüleşmiştir. İşsizlik, tasarruf politikaları ve özelleştirmeler sonucu sınıflardan oluşan toplum yapısına sertleşmiş ve cinsler arası dengesizlik artmıştır. Kadın-erkek eşitliği mücadelesi gerilemiştir. Bu anlamda, kadınların zararına işleyen gelişmelerin bir kara listesi çıkarılabilir. Bu listede, kadın-erkek eşitliğin! tehdit ederek derinleşen cinsler ve sınıflar arası eşitsizliğe neden olan her şey yer alabilir.
Ancak birde feminizm ve sosyalizmi temel alan kadın politikasının yer aldığı sol parti kırmızı listesinden söz etmek mümkündür.
Etkileme gücü
İş yaşamında, sendikal hayatta ve politikada kadınların sayışı artmalıdır. Kadınlar, kendi yaşamlarım da etkileyen kararlara katılarak toplumsal gelişmelerde yerlerini almalıdırlar. Bu bağlamda, erkeklerin yerlerini kadınlara da bırakmaları kaçınılmazdır. Bu istem, bir tehlike olmaktan çok adil ve demokratik bir taleptir.
Herkese iş
Tam istihdam politikası, kadınların iş sahibi olma i)e kendi geçimlerin) karşılayabilmeleri ve ekonomik bağımsızlıkları için temel önem taşır.Bu amaca ulaşmanın yolu,iş piyasasında kadrolu ve tam gün çalışmanın genel ilke olmasından geçer. Kadın-erkek eşitliğinin sağlanması için, kadınların iş hayatına atılmaları ve geçinilebilir bir ücrete sahip olmaları gerekir.
Sosyal refahtan herkes yararlanmalıdır
Toplumsal kaynakların değişik sınıflar ve cinsler arasında eşit dağılımı, sosyal refah sisteminin herkesi kapsaması ile mümkündür. Böylesi bir sistem ücretli ya da ücretsiz çalışma arasında fark gözetmez. Bu fark gözetmeyip, kadınların yararınadır. Ne özel sigorta sistemleri ne de vergi indirimleri bu sonuca ulaşmak için yeterli değildir.
Güçlü bir kamu sektörü
Yuva.okul, yaşlı bakımı ve sağlık hizmetlerini içeren bir kamu sektörü, kadınların iş hayatına girmelerini sağlamak için zorunludur. Kamu sektörü, insanların gereksinimlerini maddi karşılık gözetmeden karşılayabilir. Kar amaçlı özel sektör böylesi bir olanak sağlayamaz. Kaldı ki, özel girişimin, sınıflar ve cinsler arasındaki eşitsizliği gidermek gibi bir amacı da yoktur.
Kadro güvencesi
Kadınların iş güvencesi, kadro sürekliliği sağlayan yasanın güçlendirilmesi ile mümkündür. 10 kişiden az çalışanı olan işyerlerinde iki kişinin 'Son giren ilk çıkar' ilkesinden muaf tutulabilmesine son verilmelidir. Ayrıca kısmi ve deneme kadro sistemlerine son verilmelidir. Geçici işler en kısa zamanda süreklilik kazanmalıdır.
Cinsiyete bakılmaksızın herkese eşit ücret verilmelidir
Yasa dışı olmasına karşın kadın ve erkeklere aynı ücretler uygulanmaktadır. Kadınlar aleyhine işletilen bu sistemin giderilmesi için ülke düzeyinde çalışma yapılmalıdır. Belediye ve il meclisi bütçelerine devlet tarafından salt kadın ücretlerinin artırılması amacıyla kaynak sağlanmalıdır. Böylece çocuk ile yaşlı bakımı ve sağlık hizmetleri dışında kalan alanlarda da bu uygulama zorlanabilecektir.
Altı saatlik iş günü
Günlük iş süresi sekiz saatten altı saate indirilmelidir. Bu uygulama, yasal düzenlemeye bağlanmalıdır. Yasa, uygulamaya girmeden önce herkese tam gün iş hakkı sağlanmış olmalıdır. Günlük iş süresinin kısaltılması, sağlık ile yaşam refahı ve kadın-erkek eşitliğinin sağlanması açısından gereklidir. Kaldı ki, bu durum, ücretsiz ev işlerinin, erkekler ve kadınlar arasındaki adil dağılımını da sağlayacaktır.
EMU'ya karşıyız
Eşitliğin sağlanabilmesi sosyal refah sisteminin naşı! Düzenlendiğine bağlıdır. Geçici bir sosyal refah sistemi, kadın emeğinin istismar edilmesin! engeller, EMU (Avrupa para sistemi), düşük enflasyon, siniri! devlet giderleri, vergi indirimi ve özelleştirmeleri dayatmaktadır. Bu koşullarda, herkesi kapsayan sosyal refah sistemi ve kadın-erkek eşitliğinin sağlanabilmesi olanaksızdır.
Kadın huzuru
Kadın huzuru, sekse dayalı şiddetin son bulması ve kadınların huzur içinde yaşamanın vazgeçilmez bir insan hakkı olduğu anlamına gelir. Erkek çocuk ve yetişkinlerin artık cinsi tacize dayalı şiddet ile kadınlar ve genç kızları çaresizliğe, tutsaklığa ve aşağılanmaya mahkum ettiklerini anlamaları gerekir. Cinsler arası eşitsizliğin en önemli göstergesi olan kadınlara yönelik şiddetin son bulmasındaki sorumluluk erkeklere düşmektedir.
Dayanışmaya dayalı mülteci politikası
Kendilerin! ezen kurallar, yasalar ve değer yargılarına karşı koyan kadınlar sürekli olarak taciz edilmektedirler. Cinsiyete dayalı takip, politik içerik taşır. Bu nedenle de, baskıya uğrayan kadınlara mülteci statüsü ve oturma izni verilmesi gerekir. İsveç, dünyada bu baskı ve şiddetin son bulması için mücadele etmek ve baskıya uğrayan kadınlara serbest giriş hakkı tanımak zorundadır.