Radyo Televizyon Kanunu, yeniden gündeme geldi.
Birkaç yıldır Meclis, medya patronlarının isteklerini yerine getirmemekte direniyordu . Geçtiğimiz yasama döneminde, Anaplı Yıldırım Aktürk'ün konuşması çok etkili olmuştu.
Milletvekilleri, kula kul olmayı red'etti; patronların "talimatını" dinlemediler.
İyi ki de dinlemediler. Bakın şimdilik iki medya patronu (NTV Cavit Çağlar; ATV-Sabah Dinç Bilgin) hapiste. Sırada kim veyahut kimler var bilinmez .
Soru önergeleri
13.4.2001 tarihinde Başbakan Ecevit'e, 8.5.2001 tarihinde de Maliye Bakanı Sümer Oral'a yazılı soru önergesi verdim. Bu önergelerimi okuyunca, niçin alelacele kanunu değiştirme gereğini duyduklarını daha iyi anlayacaksınız.
Başbakan Ecevit'e yazılı soru önergem:
"1)Radyo Televizyon Kanunu'nun 29'uncu maddesi bir kişinin birden fazla televizyon kanalına sahip olamayacağını belirtmektedir. Oysa, 14 Haziran 1999 tarihli Milliyet ve Hürriyet gazetelerinde sürmanşetten CNN Türk ile Doğan Medya Grubu'nun ortak olduğu haberi yayınlanmıştır. CNN Türk'ün kurulmasına ilişkin anlaşmayı da Aydın Doğan'ın damadı, Doğan Medya Grubu Başkanı, Mehmet Ali Yalçındağ imzalamıştır . 27 Kasım 1999 tarihli Radikal gazetesinin 14'üncü sayfasında da, "CNN Türk'e övgü" başlığı ile yayınlanan yazıda, Aydın Doğan'ın fotoğrafı altında "Aydın Doğan'ın da ortak olduğu CNN Türk bir aydır yayında " cümlesi göze çarpmaktadır.
RTÜK'ün düzenlediği frekans ihalesine hem CNN Türk, hem de Kanal D'nin gireceği haberini aldık. Bu durumun Radyo Televizyon Kanunu'nun 29'uncu maddesiyle bağdaşıp bağdaşmadığını öğrenmek istiyorum?
2)DTV Haber ve Görsel Yayıncılık AŞ'nin ortakları , Radyo ve Televizyon Üst Kurulu lisans başvuru formunda (30.3.2001 itibariyle) şu şekilde sıralanmıştır: Cevdet Turan (%9.75), Ertuğrul Alptekin (%9.75), Müzehher Kaymak (%9.75), Vedat Büyükyılmaz (%9.25), Serhan Sevim (%9.75), Selçuk Sevük (%9.50), Mustafa Kenan Erdinç (%9.50), Ömer Faruk Bayhan (%1), Yalçın Erceber (%1), Eren Turgut Yücel (%1), Hasan Hüsnü Güzelöz (%2.50), Atila Purut (%5), Yücel Çelik (%1), Yücel Arat (%1), Berkay Ercanlı (%0.950) ve Alp Görsel Yayıncılık AŞ (%19.75) Eko TV Televizyon Yayıncılık AŞ (CNN Türk)'nin ortakları, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu lisans başvuru formunda (29.3.2001 itibariyle) şu şekilde sıralanmıştır:
Şener Mustaoğlu(%9.75), Cevdet Turan(%9.75), Serhan Sevim(%9.90), Ertuğrul Alptekin(%6.00), Vedat Büyükyılmaz (%9.90), Dinç Üner(%9.90), Rıfat Akkaya(%9.80), Tayfun Üsküplü (%5.00), Eşref Sevim (%9.90), Hür-Bim Bilgi (%0.10) ve Teknik Hizmet (% 9.50) ve Turner Broadcasting(%20) Aydın Doğan'a ait olan Hürriyet ve Milliyet gazeteleri kendi patronları aleyhine yayın yapma kastını taşımayacaklarına göre, Aydın Doğan Kanal D'nin olduğu kadar CNN Türk'ün de büyük ortağıdır . Yukarda sıraladığımız isimlerin pek çoğunun, gerçek patronajı saklamaya matuf , paravan isimler olduğu endişesini taşıyoruz. Bu isimlerin nerede çalıştıkları, halen kaç para aldıkları, Kanal D'nin ve CNN Türk'ün hissedarı olabilecek bir maddi imkâna sahip bulunup bulunmadıklarının RTÜK kanalıyla araştırılmasını rica ediyorum. Bu arada, Eko TV televizyonunun merkezinin, Hürriyet Medya Towers adresinde yer alması, Aydın Doğan ile bu kurumun arasındaki ilişkinin bir başka delilidir. Hiçbir araştırma yapılmadan lisansın verilmesi ihaleye fesat anlamını taşıyacaktır.
3)Radyo Televizyon Kanunu'nun 29'uncu maddesi bir kişinin bir televizyondaki ortaklığının % 20'yi geçemeyeceğini ve % 10'dan fazla hissesi olanların devlet ihalesine giremeyeceğini belirtmektedir. Birçok televizyon kanalı sahibi, bu hisse oranlarına riayet etmiyor. Sözgelimi, Aydın Doğan'ın Kanal D'nin sahibi olduğu ve yasadaki engeli aşmak için "Suna Pelisterler" kullandığı, hisseleri başkalarının üzerinde göstererek, senetleri kendi kasasına kilitlediği , "hülle yaptığı" gazetesinde çalışan yazarlar tarafından belirtilmiştir.
Güneri Civaoğlu: "Yayıncılığı ciddi olarak benimseyen işadamları, 'zorunlu hülle' diyebileceğimiz yöntemlerle televizyonlarını kurdular, yayıncılığı sürdürdüler. Yasanın koyduğu zorluklar nedeniyle, yakın dostlardan ve çalışanlardan güvendikleri isimlere% 20'şer takiyye hisseler verdiler . Bu hisselerin geri satış belgelerini kasalarına koydular. Bu bir hülle idi" (4 Aralık 1997-Milliyet)
Ertuğrul Özkök: "Radyo ve Televizyon Kanunu, bir kişinin bir televizyon kanalının % 20'sinden fazlasına sahip olmasına izin vermiyor. Böyle olunca göğsünü gere gere 'Bu kanal benim' diyebilecek durumdaki dürüst insanlar bile, hile yoluna zorlanıyor. Devlet kendi yaptığı kanunla, dürüst insanları Suna Pelisterler kullanmaya zorluyor." (4 Aralık - Hürriyet)
Derya Sazak: "Özel televizyonların kendini gizleme gibi bir durumu yok. Daha doğrusu RTÜK yasası, sahiplik statüsünü yüzde 20'lik paylarla sınırlandırmasına karşın, Kanal D'nin sahibi bellidir: Aydın Doğan. Sabah Grubu televizyonu ATV Dinç Bilgin'e, Star Uzan'lara. Show TV Erol Aksoy'a aittir" (2 Kasım 1997 - Milliyet)
Yayın lisansı için başvuran bütün kanalların ortaklık yapısının araştırılmasını ve kanunlara bir aykırılık olup olmadığının tarafıma bildirilmesini talep ederim.
4)ATV'nin sahibi şu anda hapishanede tutuklu bulunan Dinç Bilgin'di. Bazı hisselerin Mehmet Emin Karamehmet'in eline geçtiği ileri sürüldü. Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu, Bilgin'in iflasını istedi. Bu durumda ATV'nin ortaklık yapısı iyice karışık hale geldi.
ATV'nin lisans başvuru formunda ortak olarak gösterilen isimleri şöyle sıralayabiliriz: Nuri Özdemir Erkan (yeni hissedar)(%9.13), Kenan Yıldırım (yeni hissedar)(%9.00), Edip Tunç Akkan (yeni hissedar) (%9.00), Naci Övünç (yeni hissedar) (%9.00), İbrahim Başol (yeni hissedar) (%9.00), Orhan Kayalar (yeni hissedar) (%9.00), Ahmet Fatih Edipoğlu(%0.01), Zühtü Sezer(%0.01), Mehmet Aytaç Kenan(%0.01), Mehmet Emin Karamehmet(%3.38), Önay Şevket Bilgin(%0.01), Türker İnanoğlu (%0.01), Zafer Mutlu(%0.01), Bilgin Holding(%8.84), Centron Yük. Tek. AŞ(%1.72), Endüstri Holding AŞ(%1.83), Genel Denizcilik Nakliyat AŞ(%0.74), Halk Sigorta AŞ(%2.13), Sabah Haber Ajansı AŞ(%5.55), Genel Sigorta AŞ(%1.11), URT Film Yapım AŞ (%0.06), Yayın Dağıtım AŞ (%19.96).
Yukarıda adı geçen özel ve tüzel kişilerin tümü aynı adreste (Teşvikiye Cad. 123 Nişantaşı İstanbul) gösterilmiş ve aynı telefon numarası (315.81 00) verilmiştir.
Söz konusu kişi ve kurumların Dinç Bilgin ile veyahut Mehmet Emin Karamehmet'le ilişkilerinin RTÜK kanalıyla araştırılması, böylece lisans ihalesinde şeffaflık sağlanması mümkün müdür? ATV'de sıralanan isimler kimleri temsil etmektedir? Neden hepsinin adresi aynıdır?
5) Medya sahasında, birden fazla kanala sahip olduğuna dair elde karineler bulunan başka müteşebbisler mevcutsa, onların ortaklık yapısı, ihaleye fesat karıştırılmasını engellemek üzere, RTÜK tarafından incelenebilir mi?"
Maliye Bakanı Sümer Oral'a yazılı soru önergem:
"Radyo Televizyon Kanunu'nun 29'uncu maddesi, bir kişinin, bir televizyon kanalında veyahut birden fazla kanalda sahip olabileceği toplam hisse oranını, %20 ile sınırlandırıyor. Aynı madde, bir televizyon kanalında, %10'dan fazla hisseye sahip olanların, kamu ihalesine katılamayacağını belirtiyor.
Bu engelleri aşmak için, bazı televizyon kuruluşlarının sahiplerinin, yanlarında çalışan güvendikleri kişileri, ortak gibi gösterdikleri, giderek yoğunluk kazanan bir iddia haline gelmiştir.
İlgili yasaya ters düşen bu durum, bizzat söz konusu televizyon kanallarının patronlarının gazetelerinde çalışanlar tarafından da, itiraf edilmiştir.
12 Aralık 2000 tarihinde, Meclis'te RTÜK Başkanı Nuri Kayış'a sorduğum bir soru, aynen şöyle cevaplandırılmıştır:
"Sayın Nazlı Ilıcak, radyo ve televizyonlarda hisse miktarı yüzde 10'dan fazla olanların da devlet ihalelerine girdiklerini söylediler; çok haklılar. Medya patronları, bunu, kanuna karşı hile yaparak aşıyorlar. Bunu, medya kuruluşlarının yöneticilerine çeşitli defalar sordum, nasıl yaptıklarını anlatmalarını istedim.
Bana söyledikleri şu: 'Devlet ihalelerine katılabilmek için bir taktik uyguluyoruz. Patronumuz, hisselerini emrinde çalıştırdığı çeşitli kişilere devrediyor, sonra da onlardan hisselerini patrona devrettiklerine ilişkin belgeler alıp, kasasına kilitliyor ve böylece, işler, tıkır tıkır yürüyor.' Evet, aynen böyle diyorlar. Devletin diğer kurumlarıyla işbirliği yaparak, ancak, bu hilenin önüne geçebiliriz."
Görüldüğü gibi ortada yasalara aykırı bir durum mevcuttur.
28 Ocak 1999'da, o tarihte RTÜK Başkanı olan Kutlu Savaş, Maliye Bakanlığı'na bir yazı göndererek NTV logolu şirketin el değiştirmesi hakkında bilgi istemişti. Kutlu Savaş, "Söz konusu hisselerin el değiştirmesi ile ilgili alış ve satış işlemlerinin tek bir şahıs veya tüzel kişiliğin şahsında gerçekleştiği izleniminin doğduğunu" ifade ederek, Maliye Bakanlığı'nın konuyu araştırmasını talep etmişti.
Aynı şekilde 20 Aralık 2000'de RTÜK Başkanı Nuri Kayış, benzer bir soruyu ATV logolu SATEL Sabah Televizyon Prodüksiyon A.Ş.'ne ait hisselerinin el değiştirmesi hakkında yine Maliye Bakanlığı'na sormuştur.
Her iki soruya ilişkin Maliye Bakanlığı'ndan cevap alınamamıştır.
1) Çeşitli televizyon kanallarında ortak olarak adı geçen kişiler -ödedikleri vergilerden yola çıkarak- milyonlarca dolarlık yatırım ve harcamayı karşılayabilecek maddi imkana sahip midir?
2) Hakkında yoğun söylenti bulunan, başta Kanal D, ATV ve Eko TV (CNN Türk) olmak üzere, bütün kanalların ortaklık yapısı nasıldır?
3) Bu kuruluşlarda hissedar görünen kişilerin, yıllar içinde ödedikleri verginin miktarı nedir?
4) Maliye Bakanlığı'nın değerlendirmesine göre, söz konusu kişilerin, televizyon kanalı ortağı olmaya, maddi imkanları kifâyet etmekte midir?
5) Kutlu Savaş ve Nuri Kayış'ın sorularına neden cevap verilmemiştir? NTV ve ATV hisseleri el değiştirince, bu hisseleri kim veyahut kimler satın almıştır?"
Kanunen suç
Şu anda, bir veya birden fazla televizyonda, % 20 oranını aşan miktarda pay sahibi olanlar, resmen suç işliyor. Bir televizyonda % 10'dan fazla hissesi bulunmasına rağmen, devlet ihalesine girenler de kanun önünde suçlu.
Hisselerini başkalarının üzerinde göstererek, RTÜK'e gönderdikleri lisans ihalesi başvuru formlarını yasal kılıfa uyduranlar da, en hafifinden evrakta sahtecilik, ihaleye fesat karıştırma gibi eylemlerden hemen yargılanabilir.
Bizim soru önergelerimiz, medyada yer alamıyor. Çünkü, hemen hemen her basın patronu "illegal" durumda.
Ama bakıyoruz etekleri tutuşmuş ki, kanunu değiştirme çabasına girdiler.
Anap zaten onların sesi ve nefesi. Depremle sel felâketini karıştıran Ecevit, Kanuni'nin Zigetvar'dan dönüşünü (!) hatırlatıyor.(1) Bu yüzden, medya patronları ile sıkı fıkı ilişki içinde olan Hüsamettin Özkan hem Ecevit'i yönlendiriyor, hem DSP'yi kontrol ediyor.
Ama MHP... Bakalım MHP % 20 ortaklık payının % 20 izlenme payına çıkarılmasına, ihale yasağının kaldırılmasına, RTÜK'ün yapısının değiştirilerek YÖK'leştirilmesine göz yumacak mı?
Dipnot(1): Kanuni'nin kendisi değil, mumyası at üzerinde getirilmişti.