" Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri'nin Kıbrıs problemini çözüm planını sunması ile Kıbrıs tarihinin en kritik dönemine girmiş bulunuyor. Akademik camia'nın üyeleri olarak bizler, açık diyalog ihtiyacının bilinci içerisinde, son günlerdeki gelişmeler hakkındaki görüşümüzü ifade etmek isteriz."
Çağrıcı 48 akademisyen
Athanasia Anagnostopoulou, Ahmet Adalıer, Bekir Azgın, Hülya Akbil, Stelios Georgiou, Dilek Behçeoğulları, Mehmet Çağlar, Hamit Caner, Andreas Demetriou, Omiros Dionysiou, Barış Emin, Ugur Dağlı, Hüseyin Demirel, Fatoş Erozan, Sylvain Gautier-Kizilyurek, Ulaş Gökçe, Ayla Gürel, Fatma Güven Lisaniler, Hasan Hacışevki, Ahmet Hıdıroğlu, Panagiotis Thanasas, Yiannis Ioannou, Joseph Joseph, Altay İstillozlu, Cafer Kızılörs, Niyazi Kizilyurek, Kostas Konstantinou, Leonidas Kiriakides, Ceasar Mavratsas, Mustafa Mehmetçik, Biran Mertan, Berna Numan, Derya Özcan, Yiannis Papadakis, Nikos Papamichael, Timos Papadopoulos, Andreas Papapavlou, Athanasios Raftopoulos, Eleni Stavrou, Cemil Sarıçizmeli, Berna Serener, İbrahim Sezai, Stavros Tombazos, Rasime Uyguroğlu, Hatice Vudalı, Maria Hatzipavlou, Kostas Hristou, Mine Yücel.
48 akademisyen açıklamada Yunanistan ve Türkiye'deki siyasi şartların "Kıbrıs problemini herkesin yararına olacak şekilde çözmeye hiç bir zaman bu kadar müsait" olmadığına işaret ediyor, böyle bir fırsatın bir daha elde edebileceğine ilişkin kuşkularını ifade ediyorlar.
Tarafları tümüyle tatmin etmiyor ama
"Önerilen planın tarafların hiç birini tümüyle tatmin etmediği aşikardır. Ancak bunu başarabilecek bir plan bulmak mümkün değildir. Mamafih, biz bu planda her iki tarafın da çıkarlarını hesaba katmaya çalışan istisnai bir çaba bulunduğuna ve planın dengeli bir çözüme şans veren bir temel oluşturabileceğine kuvvetle inanıyoruz."
Çokkültürlü ve adil ortamın yaratılmasına
Her iki taraftan da bu planı kabul ederken bazı zor ödünler talep edilmekte olduğu da açıktır. Ancak önerilen plan uzun vadede birlikte yaşamanın ve işbirliğinin koşullarını yaratarak adadaki herkesin yaşamına katkıda bulunabilir. Amaçladığımız çok-kültürlü ve adil ortamın yaratılmasına aynı zamanda gerçekleşecek olan AB üyeliği de ayrıca yardımcı olacaktır.
Ortak açıklama şöyle,
* Önerilen siyasi yapı egemen bağımsız devlet bünyesinde siyasi eşitlik ve ademi merkeziyetçilik ilkeleri üzerine kuruludur. Dünyada bir çok ülke geleneksel üniter 'ulus-devlet' modelinden daha adil bir yönetim biçimi olarak bu tür bir siyasi yapılanmayı benimsemiştir.
* Diğer bir çok ülke de bu yöne doğru hareket etmektedir. Siyasi eşitlik ilkesi, hala hazırda, sağlam demokratik temellere sahip bir çok Avrupa devletini, özellikle etnik parçalardan oluşan ve 'çeşitlilik içinde birlik' ilkesini benimsemiş devletleri, karakterize etmektedir.
* Ademi merkeziyetçilik fikri AB'nin, daha geniş özerklik ve sosyal adalet amaçlarını gerçekleştirmek yönünde, en temel ilkelerinden biri haline gelmiştir.
* Her hangi bir siyasi yapının çalışabilmesi için, özellikle de bu yapı birbirine bağımlı olmayı kurumsal hale getiriyorsa, karşılıklı işbirliği ve karşılıklı güven ortaya koymak hayati önem taşımaktadır.
* Plandaki ilkelerin kendi başlarına ileride problem çıkmayacağının garantisi olması beklenemez. Hiç bir plan böyle bir şeyi garanti edemez. Ancak eğer her iki taraf da gerekli iyi niyeti gösterirse Kıbrıs'taki siyasi görüntüyü tamamen değiştirecek işbirliği için ihtiyaç duyulan şartların ortaya çıkması kuvvetle muhtemeldir.
* Bu şartları yaratmak için bölünmenin ve güven duymamanın ağır mirasını yenmek zorundayız. Bu belki de üstesinden gelmeye davet edileceğimiz en zor durumdur.(NM)