Sincan 1 Nolu F Tipi Cezaevi'nde bulunan tutuklu ve hükümlülerin haberleşme özgürlüklerinin gasp edilmesi
* Sincan 1 Nolu F Tipi Cezaevi'nde kalan Eyüp Baş, Ali Nazik, Selahattin Ünyay, Şemsettin Kalkan ve Ali Sinan Çağlar'ın haberleşme özgürlüklerinin gasp edildiği gerekçesi ile T.C Ankara İnfaz Hakimliği'ne verdikleri dilekçenin incelenmesi sonucunda; "şikayetçiler 26.4.2002 tarihli dilekçeleri ile; Kütahya E Tipi Cezaevi'nde kalan Kamile Kayır, Hatice Öğüt, Fatma Köse, Özlem Cibelik, Sergül Albayrak, İlkay Özçelik, Aysel Bölücek ve Yeliz Türkmen'in yazdığı mektuplarda Kütahya ve Sincan Cezaevi idarelerince önemli karalamalar yapıldığı, bu itibarla keyfi, hukuksuz davranışları sonucu haberleşme özgürlüklerinin gasp edildiği, tecavüze uğradığını ileri sürerek şikayette bulundukları, dilekçelerine delil eklemedikleri görülmüş, yapılan inceleme sonunda,
Gereği Düşünüldü:
Hukuka uygun olarak hazırlanan 6/8517-12662 sayılı Ceza İnfaz Kurumları ile Tevkif evlerinin Yönetimine ve Cezaların İnfazına Dair Tüzük'ün 147.maddesinde "...mektupların aynen veya sakıncalı görülen kısımları okunmayacak surette çizildikten sonra mahalline gönderilip gönderilmeyeceği..." hususu o yer disiplin kuruluna verilmiş bir yetkidir.
Bu itibarla Sincan Cezaevi İdaresi hakkında herhangi bir işlem yapılması söz konusu olmadığından :
1. Adı geçenlerin şikayet taleplerinin 4675. S.K.un 6/3 md.ce
Reddine..." şeklinde karar verilmiştir (Kaynak: T.C. Ankara İnfaz Hakimliği, Esas No:2002/41, Karar No:2002/37).
Haberleşme...
* Sincan F Tipi Cezaevi'nde kalmakta olan tutuklu ve hükümlülerden Özden Öz, Ali Sinan Cağlar, Nail Yollu, Mahmut Soner ve Selahattin Ünyay, "Haberleşme Hürriyetini Sınırlamak" savı Sincan F Tipi Cezaevi yönetimi hakkında, T.C Sincan Cumhuriyet Başsavcılığı'na verdikleri dilekçenin incelenmesi sonucunda;
"Her ne kadar müştekiler Başsavcılığımıza verdikleri ayrı ayrı dilekçeleri ile bazı köşe yazarlarına gönderdikleri mektupların ilgililere gönderilmeyerek el konulduğunu, bu nedenle haberleşme hürriyetlerinin kısıtlandığını ihbar ve şikayette bulunmuşlarsa da, ...müştekilerin mektuplarına yazılan mektupların okuma komisyonunca dışarıya gönderilmesini sakıncalı olduğu gerekçesi ile ve bu nedenle tüzüğün 147 maddesine göre kurulunun 25.04.2002 tarih ve 2002/75 ve 76 karar nolu kararından anlaşıldığından sanıkların haberleşme hürriyetini kısıtlama kasıtlarının olmaması nedeni ile haklarında CMUK. 164 ve 165 maddeleri gereğince itirazı kabil olmak üzere takibata yer olmadığına..." şeklinde karar verilmiştir (Kaynak: T.C Sincan Cumhuriyet Başsavcılığı, Hazırlık No:2002/1631, Karar No:2002/956).
Bayram kartına yasaklama
* Sincan 1.Nolu F Tipi Cezaevi'nde hükümlü olarak kalmakta olan Mesut Koca, "Disiplin kararına itiraz" konu, T.C Ankara İnfaz Hakimliği'ne verdiği dilekçenin incelenmesi sonucunda;
"...13.02.2002 tarihli Mesut Koca isimli ve imzası ile 21 kişiye gönderilmek üzere zarflanan 'Merhaba Dostlar' başlık bayram kartlarında '...16 aydır sürdürülen ölüm orucunu tarihi, görkemli ve şanla devam edeceği 85 şehit verildiği, her şehidin gittiği yerden halka direnme azmi ve umut taşıdığı, zorla yapılan müdahalenin 'işkence' olduğunu...' da belirterek konuda siyasi fikir ve telkinlerde bulunduğu, bu sebeple disiplin kurulu kararında ... 'ölüm oruçlarını destekler ve över nitelikte örgüt propagandası yapıldığı, cezaevi dışında bulunan pek çok kişiye postalanarak ölüm orucu ve açlık grevlerinde destek sağlamaya çalışıldığı...' kanaati ile verilen "mektupların imhasına" dair kararda takdir hatası olmadığı sonucuna varıldığından:
1. Mesut Koca'nın, disiplin kurulu kararına vakı itirazının 4675 Sk.nun 6/3 md.ce reddine. Disiplin kurulu üyeleri hakkında başkaca işlem yapılmasına yer olmadığına..."
şeklinde karar verilmiştir. (Kaynak: T.C Ankara İnfaz Hakimliği, Esas No: 2002/28, Karar No:2002/28)
* Ankara 1 No'lu F Tipi Cezaevi'nde hükümlü olarak bulunan Mesut Koca'nın yapmış olduğu mektupların imhasına dair Ankara 1 Nolu F Tipi Cezaevi Disiplin Kurulu'nun verdiği karara itiraz etmek amacıyla T.C Ankara Ceza Mahkemesi'ne verdiği dilekçenin incelenmesi sonucunda; "...Dosya üzerinde yapılan incelemede dosya içerisindeki tutanak ve ifadelere göre infaz hakimliğinin mektupların imhasına dair kararda bir isabetsizlik bulunmadığı, hükümlünün yaptığı itirazın reddine ilişkin kararında cezaevi tüzük ve yönetmeliklere göre usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından itirazın reddine..." şeklinde karar verilmiştir. (Kaynak: T.C Ankara Ceza Mahkemesi, Esas No:2002/714, Karar No:2002/714 Değ.İş.)
Gazeteciye mektup yazmak
* Sincan 1 No'lu F Tipi Cezaevi'nde kalmakta olan Selahattin Ünyay'ın 26.04.2002 tarihinde Ataol Behramoğlu ve Hikmet Çetinkaya adına gönderilmek üzere yazdığı mektuplar, Murat Yücesu adına Y. Taş tarafından 03.05.2002 tarihinde gönderilen mektup, Kemal Evcimen'in Sibel Şahanoğlu adına 07.05.2002 tarihinde gönderilmek üzere yazılan mektup ile Kemal Ertürk'ün 30.04.2002 ve 03.05.2002 tarihlerinde Ender Büyükçulha adına yazdığı mektupların T.C Ankara 1 Nolu F Tipi Cezaevi Müdürlüğü Disiplin Kurulu'nda incelenmesi sonucunda;
"...Yapılan incelemeler neticesinde yukarıda adı geçen hükümlü ve tutuklulardan Selahattin Ünyay ve Kemal Ertürk'ün göndermek istedikleri mektuplarda F Tipi Cezaevlerini karalayan ifadeler kullanılması ve asılsız suçlamalarda bulanması nedeniyle; Murat Yücesu'ya gelen mektupta ise 'üç kapı üç kilit açılsın, ölümler son bulsun', 'tecrit, izolasyon kaldırılsın' şeklindeki ifadelerle F Tipi Cezaevlerini suçlayıcı ifadeler görüldüğünden ve Kemal Evcimen'in göndermek istediği mektupta ise ölüm oruçlarını gerçekleştiren şahısların düşüncelerini söyleşi tarzında yazarak ölüm oruçlarını destekler nitelikte ifadeler bulunduğundan, yukarıda bahsedilen mektupların tüzüğün 147.maddesine göre imhasına... şeklinde karar verilmiştir." (Kaynak: T.C Ankara 1 Nolu F Tipi Cezaevi Müdürlüğü Disiplin Kurulu Başkanlığı, Karar Tarihi:13.05.2002, Karar No:2002/78 ve 79)
* Sincan 1 Nolu F Tipi Cezaevi'nde hükümlü olarak kalmakta olan Murat Yücesu'ya Y.Taş tarafından 03.05.2002 tarihinde gönderilen mektubun Cezaevi Müdürlüğü Disiplin Kurulu tarafından imhasına ilişkin karara itiraz için avukatı Kazım Bayaraktar'a göndermiş olduğu dilekçe metinin bir kısmı aşağıda sunulmuştur.
"...Sincan F Tipi Cezaevi'nde Disiplin Kurul Başkanlığı tarafından ablan Y.Taş'tan gelen ve içerisinde 'üç kapı açılsın, üç kilit açılsın ölümler son bulsun', 'tecrit ve izolasyon kaldırılsın' ibaresi nedeniyle imhasından dolayı gerekli suç duyurusu ve yapılan hukuksuzluğun düzeltilmesi amacıyla...
Gelen mektubun içerisinde acil bir haber olup olmadığından, ailevi veya genel haber olacak hiçbir haberden haberim olmamıştır... " (Kaynak: 20.05.2002 tarihinde Murat Yücesu'nun avukatı Kazım Bayraktar'a gönderdiği dilekçe)
* Sincan 1. Nolu F Tipi Cezaevi'nde hükümlü olarak bulunan Selahattin Ünay, Murat Yücesu ve Kemal Evcimen, " Görevi kötüye kullanmak, haberleşme hürriyetini engellemek" savı ile cezaevi idaresi hakkında T.C Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na verdikleri dilekçenin incelenmesi sonucunda;
"...Selahattin Ünyay'ın Cumhuriyet Gazetesi yazarlarından Ataol Behramoğlu ve Hikmet Çetinkaya'ya ve Radikal gazetesinden Nuray Mert'e yazdığı mektuplar, Kemal Evcimen'in Manisa F Tipi cezaevinde bulanan Sibel Şahinoğlu'na gönderilmek üzere yazdığı mektuplar, Murat Yücesu'ya ablası tarafından gönderilen mektupların içeriği itibarıyla cezaevini karalayıcı ölüm orucunu destekler ifadeler görüldüğünden tüzüğün 147 maddesine göre mektupların imhasına disiplin kurulunca 13.05.2002 tarihinde karar verilmiştir."
"Müştekiler sanıkların keyfi davranışları sonucu, haberleşme özgürlüklerinin kısıtlandığını iddia etmişlerse de, sanıkların tüzük hükümlerine göre hareket ettikleri kararın tüzüğe uygun olduğundan unsurları bakımından oluşmayan suçlardan dolayı kamu adına takibata mahal olmadığına... karar verilmiştir " (Kaynak: T.C Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Hazırlık No: 2002/40452)
* Sincan F Tipi 1 Nolu Cezaevi'nde bulunan 122 kişinin, haberleşme hürriyetlerinin kısıtlanmasına dair şahsen veya ikişer-üçer imzalı Sincan ve Ankara C. Başsavcılıklarına verdikleri 50 adet dilekçenin T.C Ankara İnfaz Hakimliği tarafından incelenmesi sonucunda;
"...Özetle dilekçelerin hemen hepsinde '...Kuruma zorla getirildikleri günden beri yazdıkları mektup, faks, aps, dilekçelerini ya muhataplarına, ulaştırılmadığı, geciktirildiği, gelen belgelerin vaktinde kendilerine verilmediği, çeşitli engellemeler yapıldığı, kaybedildiği, keyfi kısıtlamalar yapıldığı, böylece İdare ve Adalet Bakanlığınca haberleşme özgürlüklerini tümüyle ortadan kaldırılmaya çalışıldığı, en somut örneğinin ise mektup toplama günlerinin Pazartesi ve Perşembe'den alınıp, Salı-Çarşambaya kaldırılması...' vb. olduğu, dilekçelerin aynı tarihi, aynı paragrafları, aynı cümle ve kelimelerle yazıldıklarından, bir talimat sonucu dikte ettirilmedikleri anlaşılmaktadır.
Zorla cezaevine getirilmek
Objektif olarak düşünüldüğünde hiçbir tutuklu ve hükümlünün gerek cezaevi idaresince ve gerek Adalet Bakanlığınca zorla cezaevine getirildiğini kabul etmek mümkün değildir. Bu sebeple haksız olarak bu konuda kurumları itham etmek doğru değildir.
Tüzük'ün 144 ve müteakip maddeleri uyarınca haberleşmenin kontrolü kurum müdürlüğüne aittir. Resmi mercilerde yazılan dilekçeler buna dahil değildir. Bu sebeple tüm dilekçelerde (Sağlık Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı ve TBMM vb) resmi kurumlara verdikleri dilekçelerin ulaşıp-ulaşmadığına dair bilgi alamadıklarını dile getirmişlerse de (bu kadar çok kişinin aynı makamlara bir anda bu kadar dilekçe vermelerinin ciddiliği bir yana ) bu tür resmi makamlara verilen dilekçelerden kurum sorumlu değildir.
Ciddi ve olgun davranma görevi
Cezaevi personelinin cezaevinde inzibat ve düzenin temini, tutuklu ve hükümlülerin ihtiyaçları vs. konularda görevli ve sorumlukları vardır. Buna karşılık hükümlü ve tutukluların da "...Amir, memur ve müstahılanler karşı uygunsuz davranmamak, yok yere suçlayıp, husumeti tavır almama, gurup oluşturup, toplu harekette bulunmama, emniyet ve inzibatı bozacak fiil ve hareketlerde bulunmama...hülasa her konuda ciddi ve olgun davranma..." gibi görevleri vardır.
Cezaevinde birbirleriyle iyi anlaşıp uyumlu, samimi ve güzel geçinen, okuma-yazma alışkanlığı ve kültür seviyeleri yüksek olan dilekçe sahiplerinin; aynı hoşgörü, ağır başlı, doğru sözlü ve güvenilir kişiliklerinin, idareye karşı da aynı şekilde esirgenmemesi beklenir.
Manevi huzur ortamı
Bunun yerine sırf sorun yaratma amacı ile idare ile zıtlaşıp, lüzumsuz inatlaşmalarla meşgul etmeleri, mektup toplama günlerinin değiştirilmesi gibi, ileride bu günlerin de değişebileceği normal iken bunu mesele yapıp idareyi, aşağılayıp, kötülemek ve keyfilikle itham ederek suçlamaları hak ve hakkaniyete uygun bulunmamaktadır. Zira aynı çatı altında eşit şartlarda yaşama zorunda bırakılan görevlilerin de şahsi ve resmi sorunları ve sıkıntıları olabileceği takdir edilmelidir.
Mevcut Tüzük ve Yönetmelik hükümleri dahilinde, karşılıklı anlayış ve hoşgörü ile problemleri daha kolay çözüleceği, (eğer isteniyorsa) manevi huzur ortamının daha kolay sağlanacağı şüphesizdir.
Şikayetlerin reddine...
Hükümlü ve tutuklular tarafından gönderilen veya onlara gelen mektup vs. belgelerin okunup incelenmesi (bazen uzun öykülerin anlatılması nedeni ile) uzun zaman almakta olup, mümkün olan en kısa zamanda (Toplatma kararı olmayan veya sakıncalı görülmeyenlerin) muhataplarına ulaştırılması idarenin görevidir. Ancak diğer resmi vs. işlerin yanında aynı anda olmayabilir. Bu tür nedenlerle kasıtlı olarak geciktirildiğine dair kayıt ve belge bulunmadığı ve görevlilerin keyfi davranışta bulundukları saptanmadığından...' şikayetlerinin reddine karar verilmiştir." (Kaynak: T.C. Ankara İnfaz Hakimliği, Esas No:2002/53, Karar
No:2002/50)
* Sincan F Tipi 1 Nolu Cezaevi'nde hükümlü olarak kalmakta olan Ali Nazik, 19.03.2002 tarihinde Funda Davran'a göndermek üzere postaladığı mektubun, bir hafta sonra tarafına Cezaevi Disiplin Kurulu kararı ile birlikte iade edilmesi üzerine, Cezaevi Disiplin Kurulu hakkında "görevi kötüye kullanmak iddiası" ile verdiği dilekçenin T.C Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın incelemesi sonucunda; "...ölüm orucunu destekleyici ifadeler bulunduğu için bu kararın alındığının" belirtildiği...
Sincan 1 Nolu F Tipi Cezaevi'nde bulunan tutuklu ve hükümlülere yönelik yapılan kötü muameleler
* Sincan F Tipi 1 Nolu Cezaevi'nde bulunan 40 tutuklu ve hükümlünün, Sincan F Tipi 1 Nolu Cezaevi Jandarma Karakol Komutanlığı Askeri personelleri hakkında, "Sincan F Tipi Cezaevi koğuş aramalarında kötü muamele ve görevi kötüye kullanma" savı ile T.C Sincan Kaymakamlığı İdare Kurul Bürosu'na verdikleri dilekçenin incelenmesi sonucunda;
"...Sincan F Tipi Cezaevinde bulunan hükümlülerin Cumhuriyet Başsavcılığına vermiş oldukları Cezaevi koğuş aramasında görevli Askeri personel tarafından kötü muameleye maruz kaldıkları yolundaki şikayet dilekçesi 4483 sayılı yasa kapsamında bulunduğundan aynı kanunun 4/1.maddesi gereğince kaymakamlığımıza gönderilmiştir. Kaymakamlığımızca ilgililer hakkında 4483 sayılı yasaya göre yaptırılan ön inceleme sonucunda düzenlenen dosyanın tetkikinde;
Cezaevi yönetimi tarafından yaptırılan genel aramanın Cezaevi Savcısı, Cezaevi Müdürü ve diğer yetkililerin gözetiminde ceza infaz koruma memurlarınca yapıldığı görevli askeri personelin sadece güvenliği sağladığı, arama işinde hükümlülerle temaslarının olmadığı anlaşılmıştır. Şikayetçilerin iddia ettikleri gibi görevli askeri personel tarafından kötü muameleye maruz kaldıkları iddialarını doğrulayacak suç unsuru bulunmadığından görevli askeri personel hakkında 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlileri Yargılanması Hakkındaki Yasanın 6.ıncı maddesi gereğince soruşturmaya izin verilmemesine..." karar verilmiştir. (Kaynak: T.C Sincan Kaymakamlığı İdare Kurul Bürosu, Karar Sayısı:02/K-17, Karar Tarihi:04.06.2001)
X Ray Cihazı
* Sincan F Tipi Cezaevi'nde bulunan hükümlü 59 kişinin 19.12.2000 tarihinden bu yana cezaevine getirilmelerini müteakip hastaneye götürülmelerinde, avukatlarla görüşmelerinde, cezaevine girip çıkmalarında X ray cihazından geçirilme şeklindeki uygulamaya karşı olduklarını şikayet etmeleri üzerine, T.C Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesi şu şekilde karar vermiştir:
"...İnfaz Hakimliğinin 06.03.2002 tarih ve 2002/16-16 esas sayılı kararına karşı hükümlü 59 kişinin itirazının süresi içinde yapıldığı anlaşılmakla; infaz hakimliğinin dosyası ve ekindeki bilgi ve tutanaklara göre yürütülmesi amacıyla aldıkları kararların genelge, yönetmelik ve tüzük hükümlerine uygun bulunduğu gerekçe gösterilerek reddedilmesinde usul ve yasaya aykırı bir cihet görülmediğinden, İnfaz Hakimliği kararına karşı yapılan itirazın reddine..." (Kaynak: T.C Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesi, Esas No: 2002/709, Karar No:2002/709 D.İş.)
* Sincan 1 Nolu F Tipi Cezaevi'nde kalmakta olan 108 tutuklu ve hükümlünün "Efrada suimuamele, hakaret, görevi kötüye kullanmak" iddiası ile T.C Sincan Cumhuriyet Başsavcılığı'na verdikleri dilekçenin incelenmesi sonucunda;
"...ikisray cihazından geçirilmelerinin ayakkabılarının çıkarılmasının, çıkarılmak istenmediğinde kendilerine zor kullanıldığını, bazı kitap dergilerine elkonulduğunu, ölüm orucu eylemi sebebiyle durumu kötüleşen hükümlü ve tutukluların ilçe dışı hastaneye sevk edildiklerini vs. şeklindeki sözlerinin suç duyurusu mahiyetinde görüldüğü ve bu nedenle Ankara C.Başsavcığılınca dilekçelerini Adalet Bakanlığı C.T.Ev.Gen.Müdürlüğünün şikayetlerle ilgili verdiği cevap örneği Başsavcılığımıza gönderilmiş ise de; müştekilerin şikayetlerinin cezaevinde yapılan uygulamalarla ilgili olduğu bu konuya yukarıda belirtilen Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürlüğü'nün yazıları ile cevap verildiği, müştekilere karşı cezaevinde görevli personelin uygulamalardaki hareketleri ile ilgili münet suçları işlediklerine dair işkence ve fena muamele sayılabilecek ve hakaret niteliğinde eylem ve davranışlara rastlanmadığından sanıklar hakkında CUMK 164 ve 165 mad. gereğince itirazı kabil olmak üzere Takibata yer olmadığına kararın..." şeklinde karar verilmiştir. (Kaynak: T.C Sincan Cumhuriyet Başsavcılığı, Hazırlık No:2002/1261, Karar No:2002/714)
* Sincan 1 Nolu F Tipi Cezaevi'nde tutuklu ve hükümlü olarak bulunan 108 kişinin "Efrada Suimuamele, hakaret, görevi kötüye kullanmak " iddiası ile T.C Ankara Sincan Başsavcılığı'na açtıkları davanın olumsuz sonuçlanması sonucu, bulundukları yere en yakın ağır ceza mahkemesi olan T.C Kırıkkale Ağır Ceza Mahkemesine itiraz etmeleri sonucunda; "...Sincan C.Başsavcılığınca yapılan hazırlık tahkikatı sonunda, sanıkların müsnet suçları işlediklerine dair işkence ve fena muamele sayılabilecek ve hakaret niteliğinde eylem ve davranışlara rastlanmadığından sanıklar hakkında takipsizlik kararı verilmiştir..." şeklinde karar verilmiştir. (Kaynak: T.C. Kırıkkale Ağır Ceza Mahkemesi, Sayı:2002/661 Müt.)
* Sincan 1 Nolu F Tipi Cezaevi'nde kalmakta olan hükümlü Selahattin Ünyay'ın "Görevi kötüye kullanma" iddiası ile T.C Ankara Sincan C.Başsavcılığı'na verdiği dilekçenin incelenmesi sonucunda takipsizlik kararı ile sonuçlanması sonucunda (Kaynak: T.C. Ankara Sincan Başsavcılığı, Karar Tarihi:11.01.2002, Karar No:2002/121 Hz.2002/42), müştekinin bulunduğu yere en yakın ağır ceza mahkemesi olması nedeniyle T.C Kırıkkale Ağır Ceza Mahkemesi'ne itiraz etmesi sonucunda;
"...Sincan C.Başsavcılığınca yapılan soruşturma neticesinde; sanığın eyleminde müsnet suçu işlediğine dair kamu davası açmaya yeter delil bulunmadığından sanık hakkında takipsizlik kararı verilmiştir. İncelenen evrak kapsamına, Takipsizlik kararındaki gerekçeye göre verilen kararda usül ve yasaya aykırı bir husus bulunmadığından müşteki tarafından yapılan itirazın reddine..." şeklinde karar verilmiştir (Kaynak: T.C Kırıkkale Ağır Ceza Mahkemesi Sayı:2002/52 Müt.)
* Sincan 1 Nolu F tipi Cezaevinde 5.06.2002 günü yapılan arama sonrasında yapılan uygulamalarla ilgili olarak (a) Selmani Özcan ve 56 arkadaşının Sincan C. Savcılığına yazdıkları 6.6.2002 -7.0.2002 tarihli dilekçelerinin (b) Eyüp Baş ve 127 arkadaşının Ankara C. Savcılığına verdikleri 10.06.2002 tarihli dilekçelerinin Sincan (a gönderilmesi nedeni ile Sincan C. Savcılığının 05.07.2002 Ta. 2221/17 sayılı ( c ) İbrahim Akın ve 121 arkadaşının Adalet Bakanlığına hitaben yazdıkları dilekçelerin, Ankara C. Savcılığıca gönderdikleri Sincan C. Savcılığının 9.07.2002 Ta. 2230/18 sayılı görevsizlik kararıyla hakimliğimize intikal ettirildiğinde, birleştirilerek yapılan inceleme sonucunda
Gereği düşünüldü:
Gerek münferiden gerekse ikili-üçlü imzalanarak yazılan dilekçelerin hepsinde özetle "...05.06.2002 günü cezaevinde yapılan umumi arama sırasında ayakkabılarının insanlık onuruna aykırı olarak çıkarıldığını eşyalarının talan edildiğini ....battaniyelerinin alındığını... hukuksuz ve keyfi uygulamaların arttığını , sağlıklarının hiçe sayıldığını, ilaçlarının toplandığını, ölüme ve sakat kalmaya sevk edildiklerini, havalandırmanın iki saat geç açıldığını... bu haklarının gasp edildiğini ..." vs. ileri sürerek görevliler hakkında şikayetçi olduklarının belirtmişlerdir.
İç yönetmelik uyarınca cezaevinde güvenlik, asayiş ve huzurun sağlanması, olası kesici , delici, aşındırıcı alet , silah, uyuşturucu aramalarını yapılması gerekir. ...... işte emniyetin temini için yönetmelik gereği olarak hiç ödün verilmede ve insanlık dışı davranılmadan, icabında Şapka, ayakkabı., çorap içleri, açıp aramaları, elbise aramaları gibi kısımların dahil ciddi, detaylı arama yapılır. Görevliler bunu yapmaya mecburdur. İşte böyle zamanlarda arama yapanlar, yapılanların karşılıklı anlayış ve hoşgörülü olmaları, işi yapılışını kolaylaştırıcı davranmaları, ...... arama tutanaklarının incelenmesinde bir mahpua gözetiminde arama yapıldığı, kasten eşyaların dağıtılıp zarar verme gibi bir durumun olmadığı ancak odalarında fazladan bulunan ilaçların toplandığı, bunun da psikolojik durumları iyi olmayanların aşırı dozda alıp zarar görme ve intihar gibi istenmeye durumlara zuhur etmemesi bakımında alınmış oldukları ........ zabıtla tespit edilen bu durum, her fırsatta görevlilere karşı konulduğu , zorluk çıkarıldığını göstermektedir. ....... her gün saat 08.00 dan 19.30 a kadar havalandırmanın açık olduğu nazara alındığında genel arama günü 2 saat açıldığını, yaz sezonu olması itibariyle 2 battaniyeden 1 tanesinin toplanıp alınmış olması gayet normal davranışlar olduğu düşünüldüğünde bu konularda baskı, zorbalık, keyfilik yapıldığı, sağlıklarının hiçe sayıldığı, ölüme ve sakat kalmaya sevk edildikleri gibi iddialarla, görevliler aşağılayıp kötülemek, küçük düşürücü söz ve hakaretlerde bulunmak, çalışkan kültür seviyeli olanları yüceltmez. Her an telafisi mümkün olan basit konuları problem halinde büyütme yerine, tutuklu ve hükümlülere faydalı olabilecek tutarlı ciddi konuların dile getirilmesi halinde üzerinde durulacağı şüphesizdir. Yapılan inceleme ve araştırmada cezaevi görevlilerinin hak gaspı, keyfi tutum ve davranışları görülmediğinde. Dilekçe sahiplerinin taleplerinin reddine. ....(Kaynak T.C. Ankara İnfaz Hakimliği, Esas No: 2002/48 (54-55) Karar 2002/53 Tarih 18.07.2002)
Sorunlar
Sincan F Tipi Cezaevi'nde bulunan tutuklu ve hükümlülerin sağlık sorunları
* 03.07.2002 tarihinde hazırladığımız raporda "27 Haziran 2002 tarihinde Sincan Cezaevinde bilinmeyen bir nedenden kaynaklı olarak tutuklu ve hükümlülerde görülen salgın hastalık ya da zehirlenme" başlığı ile verilen bilgilere bu ayda eklenen yeni bilgiler aşağıda sunulmuştur.
"...28-30 Haziran 2002 tarihleri arasında Eyüp Baş, Ercan Şeker, Zeki Demir, Hamit Sürer, Ali Sinan Çağlar, Selahattin Ünyay, Emir Sefer, Z. Abidin Demir, Özden Öz, Süleyman Altunoğlu, Nail Yollu, Mustafa Sarıkaya, Fehim Horasan, İbrahim Çuhadar, Hasan Ünsal, Enver Yanık, Hayri Arpa, Kenan Karen, Türker Sucu, Dursun Kaş, Cumhur Bircan, Atilla Erol, İbrahim Akın, Savaş Özçelik, Turan Sivik, Serdar Demirel, Erdoğan Çınar, Savaş Karaçam, Serdal Gelir ve Rabbena Havdar isimli arkadaşlarda; ishal, kusma (bazı arkadaşlar kanlı kustu), bulantı, karın bölgesinde ağrı, baş dönmesi, ateş, bitkinlik, halsizlik, yorgunluk, iştahsızlık ve tiksinti gibi belirtilerle zehirlenme oldu. Hapishane genelinde adliler ve personelde dahil bir çok insan bu salgından etkilendi.
Muayeneler
Bu tarihler arasında, durumu ağır olan arkadaşlar revire çıkıp şikayetlerini belirtti. Revirde yapılan 'muayene'ler şu şekilde oldu:
* Ercan Şeker; 3-4 kişi daha aynı rahatsızlıktan geldi. 'Hava değişiminden ve yiyeceklerden olabilir. Bol bol su ve sıvı yiyecekler al' denilerek, revirden ağrı kesici (caprol) ve bağırsak düzenleyici (debridot) ilaç verilip 'önemli bir şey değil' denilerek gönderildi (28 Haziran).
Zeki Demir; 'Bir şeyin yok' denildi.
* Eyüp Baş, Atilla Demir, Emir Sefer; ishalin rengini 'öğrenmek' için makattan kontrol edilmek istediler. 'Örnek verilen tahlil ettirin', 'rengi şu' denilmesine rağmen makattan kontrol etmekte ısrar edilince, kabul etmediler. Bunun üzerine 'bir şeyiniz yok' denilerek geri gönderdiler (29 Haziran).
* Selahattin Ünyay, Hamit Süren; ağrı kesici verilerek 'bir şey yok' denilip gönderildi (29 Haziran).
* Ali Sinan Çağlar; 'bir şeyin yok' denilip gönderildi (29 Haziran).
* Özden Öz, Süleyman Altunoğlu; 'önemli bir şey değil, şikayetleriniz sürerse tekrar gelin' denildi (30 Haziran).
* Nail Yollu; 'bir şey yok' denildi (30 Haziran).
* Serdal Gelir, Serdar Demirel, Erdoğan Çınar, Savaş Karaçam; serum verildi.
İsmini saydıklarım zehirlenme olayından üst boyutta etkilenenlerdir. Genel olarak hemen herkeste aynı şikayetler vardır.
Hapishane revirinde yapılan bu 'muayeneler' tamamen baştan savma olup, 'bir şey yok', 'önemli değil' vb. denilerek, toplu zehirlenme olayının üstü örtülmeye, geçiştirilmeye çalışılmıştır. Öyle ki, hiçbir tetkik-tahlil yapılıp zehirlenmenin nedeni bile ortaya çıkarılmak istenmemiştir. Açıkçası zehirlenme olayı önemsenmemiş, sağlığımız tehdit edilmiştir..." (Kaynak: 03.07.2002 tarihinde Sincan F Tipi Cezaevinde B1-3/42 nolu hücrede kalan tutuklu Eyüp Baş'ın avukatı Betül Vangölü'ne gönderdiği fax)
* İHD Ankara Şubesi'ne 31.07.2002 tarihinde başvuran Nergiz Çağlar'ın (Sinan Çağlar'ın yakını) anlatımı:
"...Zehirlenmeyle ilgili raporları bizlerden gizliyorlar. Zehirlemeden sonra hastaneye sevk edilenlerin raporları konusunda kimseye bilgi verilmedi." (Kaynak: Sincan F Tipi Cezaevi Aile Anlatımı)
* İHD Ankara Şubesi'ne 9.07.2002 tarihinde başvuran Fatma Güçlü'nün (Arif Güçlü'nün yakını) anlatımı:
"Zehirlenmeden sonra üç kişi hastaneye götürüldü. 2-3 kişi revire çıkartılmış. Kuyu suyundan zehirlendiklerini düşünülüyor..." (Kaynak: Sincan F Tipi Cezaevi Aile Anlatımı)
* Sincan 1 Nolu F Tipi Cezaevi'nde bulunan toplam 122 kişinin ya münferiden yada iki-üç kişinin grup halinde imzalayarak verdikleri 59 ayrı dilekçelerinde özetle ".... 28 Haziran'dan beri bir çok arkadaşlarında ishal, baş ağrısı halsizlik, istifa, mide bulantısı gibi belirtilerle rahatsız olduklarını, tatmin edici bir araştırma ve tedbire başvurulmadığını, idarenin duyarsız davrandığı vs. ileri sürüldüğünden soruşturma yapılarak"...
Gereği düşünüldü :
'...29.06.2002 günü toplam 20 kişi 30.06.2002 günü 29 kişi bulantı- kusma - halsizlik gibi nedenlerle başvuruda bulunmuş, ilk gün vücutta sıvı kayba olan 4 kişiye, ikinci gün ise 7 kişiye serum takılarak tedavi yapılmış, takibe alınmış. ... dilekçe sahiplerinden Erkan Karataş, İdris Ay, Bayram İşlek ve Şahin Yasev Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne sevk edilerek gerekli tetkikler yapılmış, tavsiyelerde bulunulmuş, reçeteleri verilmiş olduğu celp edilen belgelerden de anlaşılmıştır. Dilekçe sahipleri hastalığın sularda da olabileceği kanaatinde iseler de su analizleri 12.10.2001 ve 24.10.2001 tarihlerinde yapılmış sağlığa zararlı olmadığı tespit edilmiştir. Her konuda olduğu gibi cezaevinde aynı şartlar altında bulunan cezaevi personeli ile tutuklu ve hükümlülerin sağlık durumlarının korunması ile gerekli tedbirlerin alındığı görülmüş olduğundan ... işlem yapılmasına yer olmadığına ... yapılan incelemeler sonucunda karar verildi." (Kaynak : T.C. Ankara İnfaz Hakimliği Esas no: 2002/56 Karar No:2002/52 Tarih 18.07.2002)
Tutuklu ve hükümlülükte başlayan sağlık sorunları
* Sincan F Tipi Cezaevi'nde bulunan tutuklu ve hükümlülerin sağlık durumlarına ilişkin F tiplerinde geçen 17-18 aylık sürede, Tutuklu ve hükümlülerde başlayan sağlık sorunları şöyle sıralanmaktadır:
* 35 kişi gözlük kullanıyormuş. Bunlarda 4'ü F tipinde kullanmaya başlamış, 15 kişinin gözlük numarası ise 0,25 ile 2.75 derece arasında artmış, 4 kişide astigmat, 1 kişide yakını görememe ve 1 kişide gözlerinde sinir zedelenmesi F Tipiden ortaya çıkmış. bunların dışında belirgin bir etkirde gözlerde kanlanma, yanma, ağrı, çabuk yorulma, aşırı çapaklanma, görmede zorlanma gibi rahatsızlıklar ortaya çıkmış, 54 kişide bu tip şikayetler başlamış, öncesinden de bu tür rahatsızlığı olan 21 kişinin rahatsızlıkları da artmış.
* Gözlerin üzerindeki bu etki, hücredeki görüş mesafesinin çok kısıtlı olmasının bir sonucu.
* Örneğin teklilerde bu mesafenin daha da azalması, bu tür etkilerin daha da hızlı yaşanması sonucunu doğurmuştur. Ortaya çıkan diğer bir noktada, 26 kişi bu rahatsızlıklara ilişkin tedavi görmüş. Ancak sonuç alamamış, 8 kişi de tedavisi engellendiği için tedavi olamamış.
* Kulaklarda ortaya çıkan en belirgin etki başta çınlama, uğultu olmak üzere, duymada zorlanma, zanklama, akıntı gibi şikayetlerin artmış olması. 37 kişide F Tipide başlıyor, 14 kişide önceden varolan artıyor. 11 kişi tedavi görse de sonuç alamıyor. 7 kişinin tedavisi engellendiği için tedavi olamıyor.
* Burunda en bariz etki koku alma duyusundaki kayıp , bunun yanında kanama ve burunda tıkanıklık gibi şikayetler 14 kişide yeni başlamış, 19 kişide daha önceden mevcutmuş, bunlardan 11 kişi tedavi gördüğü halde sonuç alamamış. 7 kişinin tedavisi engellendiği için tedavi olamamış.
* Boğazda kuruma, ağrı gibi şikayetler ... 16 kişide yeni başlamış, 17 kişide daha önceden mevcutmuş ve artmış.
* Dişlerde en belirgin ekti, dişetinin çekilmesi ve ortaya çıkan ağız yaraları, 37 kişi bu rahatsızlığı burada görmeye başlarken, 19 kişi de varolan rahatsızlık armış. Dişlerde görülen bir diğer etkide, çürümeyle, soğuğa ve sıcağa karşı hassasiyet. Şikayetler 23 kişide başlamış 26 kişide artmış.
* Mide ağrısı başta olmak üzere yanma, şişkinlik gibi şikayetleri 37 kişide başlamış. 17 kişi de mevcut şikayet artmış. Ayrıca 21 kişi de iştahsızlık, mide bulantısı, sürekli açlık-tokluk hissi gibi şikayetler başlamış.
* Bağırsaklarda çalışma düzeni bozulması, sürekli ishal ve kabızlık. Bu ikisinin sürekli değiştiği dengesiz ve gaz şikayetleri 35 kişide başlamış, 15'inde önceden varolan rahatsızlığın arttığı görülmüş. 10 kişide hemoroit başlamış 15 kişinin şikayetleri artmış.
* Böbrek, idrar yollarına ilişkin rahatsızlıklarda, ağrı, yanma, idrara çıkamama, gibi sorunlar 11 kişide başlamış. 25 kişide mevcutken artmış,
* Solumum sisteminde en belirgin etki nefes darlığı şikayetinin görülmeye başlamasıdır. Sürekli öksürük, aşırı balgam gibi şikayetler 24 kişide başlamış, 25 kişide mevcutken artmış. 17 kişi tedavi gördüğü halde düzelme görmemiş. 7 kişi tedavisi engellendiği için tedavi olamamış.
* 35 kişide kas, eklem ağrıları görülmeye başlanmış, 25 kişide mevcutken artmış.
* 41 kişide aşırı yorgunluk, halsizlik, güçsüzlük hissi görülmeye başlamış. 14 kişide mevcutken artmış.
* Vücudun her hangi bir yerinde hissedilen (ağırlıklı olarak, baş, kol, ayaklarda )uyuşma ve karıncalanma 41 kişide başlamış, 15 kişide mevcutken artmış.
* Ciltte en belirgin tüy ve deri dökülmesi 35 kişide başlamış, 17 kişide mevcutken artmış. Vücutta alerjik yanmalar, kabarcıklar yada mantar oluşması şikayetleri 36 başlamış, 16 kişide mevcutken armış. Bu tür rahatsızlıkların başlamasında, yemeklerin sağlıksız ve yeterli bir beslenme sağlamaması, içme su ve kullanma suyunun sağlıksız olması ve dezenfekte maddelerinin verilmemesinin de katkısının olduğu düşünülmektedir.
* F Tipi cezaevine getirildikten sonra görülen en belirgin etkilerde birisi de herhangi konuda konuşurken, okurken veya yazarken yoğunlaşamama, 45 kişide başlamış, 10 kişide mevcutken artmış. Sosyal uyarıcılardan yoksun F tipi Cezaevlerinde bir sayfalık metni bile okurken, anlayabilmek için birden fazla tekrar, konuşurken kullanacağı kelimenin - kavramın hatırlamaması, çok iyi bilinen şeylerin hatırlanamaması, yada konuşurken-yazarken ifade etmekte zorlanma gibi sorunlar 6. aydan itibaren yoğun olarak yaşanmaya başlanmış.
* Aynı nedenin yol açtığı bir başka etki ise zaman kavramının karıştırılması olarak görülüyor. 47 kişide başlamış, 9 kişide var olan durum artmış. Bir gün önce yaşanan bir olay bir hafta önce yaşanmış gibi hatırlanması, ya da bazı olayların hangi zaman diliminde yaşandığının hatırlanmaması, veya bir yıl önceki bir olayın kısa bir zaman önce olmuş gibi hatırlanması, gün içinde yaşanan olayların oluş sırasına göre hatırlanmaması 58 kişi olumsuz cevap verirken 36 kişide görülmeye başlamış.
* O gün yaptığı işleri yediği yemeği bile hatırlamakta güçlük çeken, hatta hatırlamayanlar da varmış. Sinirlilik hali 16 kişide başlamış, 23 kişide artmış.
* Çok küçük olaylar karşısında tahammülsüzlük sıkça yaşanan bir durum haline gelmiş.
* 33 kişide uyku düzensizliği, uyuyamama ya da çok uyuma şeklinde görülmekteymiş.
* Ani bir ses karşısında aşırı heyecan, titreme, terleme, kalp çarpıntısı gibi tepkiler 17 kişide görülmeye başlamış, bu durumu öncede var olan 5 kişiymiş.
* Baş dönmesi 30 kişide başlamış, 20 kişide mevcutmuş. 5 kişide sürekli ya da zaman zaman anti depresif ilaç 4 adli, bunlarda 3'ü bu ilaçları burada kullanmaya başlamış.
* 2 kişi astım, 1 kişi kanda pıhtılaşma, 8 kişi kronik Hepatit-B, 1 kişi Hidrosefali, 1 kişi sara, 4 kişi sinir sistemi zayıflığı-zedelenmesi, 1 kişi Raşitizm, 2 kişi Anemi, 1 kişi "tehlikeli" denilerek teşhis konulmayan alerjik sorun, 3 kişi hipertansiyon, 5 kişi Faranjit, 1 kişi sürekli düşük tansiyon, 1 kişi prostat, 7 kişi ülser, 1 kişi hipoglisemi diye ( doğuştan şeker alamama hastalığı), 1 kişi bel fıtığı, 2 kişi denge sorunu, 2 kişi ayak ve bacaklarda 3- santim kısalık, 1 kişi yüz felci, 1 kişi Bürger (damar tıkanıklığı), 1 kişi Nerofibramatise (vücutta oluşan yağ bezeleri), 1 kişi kronik bronşit, 4 kişi vücuduna saçma ve şarapnel parçaları, 1 kişi 19 Aralık operasyonunda el serçe parmağı kopmuş, yok."
* Zeynel Karabulut: Bacaklarında kangren var. Ellerine de yayılmış. Kendi başına ayakta duramıyor ve yürüyemiyor. İkinci derece Vernike Korsakof. Adli Tip'a üç-dört kez rapor vermiş olmasına rağmen tutuklu olduğu gerekçesi ile CMUK 399 maddeden tahliye edilmemektedir(Kaynak: 31.07.2002 tarihinde Kardeş Mapus'a Gönderilen Mektup).
* Kemal Ertürk: Hafızası zayıf ve çok fazla unutkanlık var. İleri boyutta el ve ayak morarması var. Gastrit düzeyinde mide rahatsızlığı mevcut.
* Cem Göçer: 19 Aralık operasyonu sonrası Sincan F Tipi'ne getirildi. Operasyonda ağır yaralandı. 30 dikiş kafasında var. Şu anda göz rahatsızlığı, sinüzit, bağırsaklarında problem ve yanı zamanda da psikolojik rahatsızlığı var. Hastaneye hiç sevk edilmedi(Kaynak: 17.07.2002 tarihli Sincan F Tipi Cezaevi Aile Anlatımı).
* Kemal Yarar: Ölüm orucunu bitirdikten sonra tedavisi yarım kesilerek 03.07.2002 tarihinde Sincan F Tipi'ne götürüldü. 04.07.2002 tarihinde ailesi ile görüştü. Görüşe tekerlekli sandalye ile getirildi. Sandalyeye gardiyan yardımı ile oturabiliyor. Yürüyemiyor, gözlerinde görme problemi, bacaklarda kas erimesi (yürüyememe nedeni kas erimesi) mide ve bağırsakta da problem var. Götürüldüğünde ilaçlarına, diş macununa, diş fırçasına, radyoya, sabuna, sigaraya el konulmuş. İlk gün müşahade tutulmuş. Hastalığından dolayı diyet yapması gerekirken, normal yemekler veriliyor. İlaçları düzenli olarak verilmiyor. Ailesi ve avukatı tarafından defalarca CMUK 399 maddeden tahliyesi için başvurulmuş ve Adli Tıp tarafından tahliye edilmesi ilişkin rapor olduğu halde, tutuklu olduğu gerekçesi ile tahliyesi yapılmamıştır (Kaynak: 05.07.2002 tarihli Sincan F Tipi Cezaevi Aile Anlatımı ).
* Hakkı Alpan: Ölüm orucunu bitirdikten sonra tedavisi yarım kesilerek 03.07.2002 tarihinde Sincan F Tipi'ne götürüldü. Vücudunda şişlik, gözlerinde görme sorunu ve yürüme problemi var. CMUK 399 maddeden tahliyesi için başvurulmuş ve Adli Tıp tarafından tahliye edilmesi ilişkin rapor olduğu halde, tutuklu olduğu gerekçesi ile tahliyesi yapılmamıştır (Kaynak: 05.07.2002 tarihli Sincan F Tipi Cezaevi Aile Anlatımı ).
Amasya E Tipi Cezaevi Hak İhlalleri
* Cezaevinde 15 kadın mahpus var. Erkeklerin koğuşları bölünmüş. 9-14 kişilik koğuşlar yapılmış. Kadın koğuşu da ikiye bölünecek. Şu an yaşadıkları tecridin daha da artacağından endişeliler. Kadın mahpuslar hiçbir kurs ve sosyal faaliyete katılamıyor, diğer koğuşlardaki arkadaşlarıyla görüşmelerine izin verilmiyor.
* Yemek sorunları var. Sürekli kuru gıdalarla besleniyorlar. Meyve hiç yok, sebze ise çok az.
* Mahpusun onayı olmadan, ailenin yatırdığı paradan elektrik parası kesiliyor.
* Ailelerle görüşmelerde Kürtçe konuşulmasına izin verilmiyor. Kürtçe konuşulduğunda görüşmeye idarece son veriliyor.
* Yazılı her tür çalışmaya (Şiir, hatıra, araştırma vb.) el konuluyor ve imha ediliyor.
* Dışarıdan gelen mektuplar en erken 20 gün sonra veriliyor. Maphusların normal posta gönderdikleri mektuplar ulaşmıyor. İadeli teahütlü mektup göndermek zorunda kalıyorlar. İadeli taahütlü mektup göndermek pahalı olduğundan sırayla ailelerine mektup yazıyorlar.
* Teyp ve kasetlerine el konmuş. Teyplerinin geri verilmesini talep ediyorlar.
* Evrensel ve İktisat Dergisi aboneliği var ama ellerine ulaşmıyor. Gündem gazetesi alamıyorlar ve 3 kitaptan fazla kitap bulundurmalarına izin verilmiyor.
(Kaynak: Av. F. Belgün Baba'nın cezaevi ziyareti sırasında müvekkilerinden ve ailelerinden almış olduğu bilgiler)
Tecritten kaynaklı intihar olaylarına ilişkin bilgiler
* 15 Temmuz 2002 tarihinde Kandıra F Tipi Cezaevi'nde tutuklu bulunan Volkan Ağırman hücresinde ölü olarak bulunmuştur. Cezaevi idaresinin yaptığı açıklama, Volkan Ağırman'ın intihar ettiği yönündedir. 24 Temmuz 2002 tarihinde, Volkan Ağırman'ın babası Niyazi Ağırman cezaevi yönetimi ve Adalet Bakanı H. Sami Türk hakkında suç duyurusunda bulunmuştur.
* Ayrıca, "...17.07.2002 tarihinde TUYAB yapılan yazılı açıklamada Ağırman'ın vücudunun çeşitli yerlerinde darp izlerine rastlandığı iddia edilerek olayın intihar olmayabileceği ortaya sürülmüştür..."
* F Tipi cezaevlerinde bugüne kadar gerçekleşen ikinci intihar olayı, tecrit uygulamalarının sürmesinin ilerde de benzer olayların tekrarına yol açabileceği konusundaki endişelerimizi artırmıştır. İnsan Hakları Derneği, bugüne kadar yapmış olduğu tüm açılmalarında tecritin insan psikolojisi ve fizyolojisi üzerinde yıkıcı etkilere yol açacağını ifade etmiştir. (Kaynak: TİHV Temmuz ayı bülteni 17.07.2002 tarihli Cumhuriyet Gazetesi )
Ankara Numune Hastanesinde kalmakta olan tutuklu ve hükümlülere ait son bilgiler
* Fatma Bilgin: 07.06.2001 tarihinde ölüm orucuna başlayan Fatma Bilgin, 01.08.20002 günü zorla müdahaleye maruz kalmıştır. Vücudu tedavi kabul etmemektedir. Ailesinden birisinin yanında refakatçi olarak kalma talebi, savcılık tarafından kabul edilmesine rağmen, jandarma bölük komutanı tarafından bir hafta boyunca keyfi olarak engellemiş. Bilincinin kapalı olduğu, ağızda hiçbir şekilde beslenmediği ve serum takıldığı, 08.08.2002 tarihinde saat 08:00 civarında kalbinin durduğunu ve elektro şokla müdahale edildiğini, vücudunda şişliklerin olduğu ailesi tarafından ifade edilmiştir. Fatma Bilgin 10. 08. 2002 tarihinde yaşamını yitirmiştir. (Kaynak , TAYAD Bülten ve Ailesinin anlatımı)
* Talat Şanlı: 28 Temmuz 2001 tarihinde ölüm orucuna başlayan Talat Şanlı, 06.08.2002 tarihinde zorla müdahaleye maruz kalmış, bilinci açık değilmiş, sürekli konuşuyormuş ve ne konuştuğu anlaşılmıyormuş. gözlerinin açamıyormuş. serum takılıymış. (Kaynak TAYAD Bülten ve Aile anlatımı)
* Serdar Karabulut, Feride Harman, Birsen (Melek) Hoşver, Tanju Mete: Sıvı almada zorlanma, denge problemi, şiddetli kas ağrıları ve yürümekte zorlanma. (Kaynak TAYAD Bülten ve Aile anlatımı)
22.07.2002 tarihinde Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü Ali Suat Ertosun'un Radikal Gazetesi'nde yayımlanan yazısına ilişkin açıklamalar
Radikal yazarlarından Yıldırım Türker'in 10 Haziran 2002 tarihli yazısına ilişkin Adalet Bakanlığı adına T.C Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü Hakim Ali Suat Ertosun'un yaptığı açıklama, 22.07.2002 tarihinde Radikal gazetesinde yayınlanmıştır. Yapılan bu açıklamanın bazı bölümlerinden alıntılar ve bu alıntılara karşılık deliller aşağıda sunulmuştur:
* "...Ceza İnfaz Kurumları'nda, Ceza İnfaz Kurumları ile Tevfikevlerinin Yönetimine ve Cezaların İnfazına Dair Tüzük hükümleri gereği sabah ve akşam olmak üzere, günde iki defa sayım yapılması zorunludur. Sayım sırasında hükümlü ve tutukluların giriş katında bulunmaları zorunlu olmakla birlikte, hasta ve açlık grevi nedeniyle sağlık sorunları olanların sayımları üst katta ve yataklarında yapılmaktadır. Sağlık problemi olmayıp, sadece örgütsel tavır nedeniyle sayım için giriş katına inmek istemeyen çok az sayıdaki hükümlü ve tutuklu ise ikaz edilmek suretiyle giriş katına indirilmektedir. Bu kişilere herhangi bir kötü muamelede bulunulmamaktadır. Bazı tutuklu ve hükümlülerin, sayım sırasında yatakhane bölümünden çıkmak istememeleri, kurallara karşı koyma gayretlerinden kaynaklanmaktadır... (Kaynak: 22.07.2002 tarihli Radikal Gazetesi)
* Cezaevi komisyonumuzun şimdiye kadar Sincan 1 Nolu F Tipi Cezaevi'nde yaşanan hak ihlallerine yönelik olarak hazırladığı raporlar incelendiğinde; sayım sırasında kötü muameleye maruz kalmaktan kaynaklanan ilgili makamlara çok sayıda suç duyurusunun yapıldığı görülecektir:
* "...Hükümlü ve tutuklulara gelen ve mahkemece, sokulması ve dağıtılması yasaklanmış olan bütün basılı eserler cezaevine alınmakta, talep edildiğinde hükümlü ve tutukluların odalarına verilmektedir... Odalardaki birikmiş gazetelerin kastî olarak veya ihmal sonucu yakılmaması için, güvenlik sebebiyle zaman zaman toplanması gerekmektedir. Aksi durumda odalar, gazete ve kitap deposu haline dönmekte, aramalarda zorluklara sebebiyet vermekte ve yangın riskini artırmaktadır... " (Kaynak: 22.07.2002 tarihli Radikal Gazetesi)
* Cezaevi komisyonumuzun şimdiye kadar hazırlamış olduğu Sincan 1 Nolu F Tipi Cezaevi'nde yaşanan hak ihlallerine yönelik olarak hazırladığı raporlar incelendiğinde; Ertosun'un iddia ettiği gibi, yasal olmayan yayınların girmesinin söz konu olmadığı gibi, Cezaevi İdaresince sakıncalı olduğu düşünülen yasal yayınların, hatta günlük gazetelerde yayınlanan cezaevleri ve ölüm oruçlarına yönelik bir kısım haberlerin üzerleri çizilerek verildiğine ilişkin yine ilgili makamlara çok sayıda suç duyurusunun yapıldığı görülecektir.
Not: Bu rapor cezaevlerinde uygulanan tecritten kaynaklı olarak sınırlı bilgilerden derlenmiştir.(Kaynaklar: TİHV Raporları, derneğimize yapılan başvurular, avukat anlatımları, kararlar ve ailelerden alınan bilgiler).