"Saldırıların ardından, Bush yönetimi ve geniş bir milletler koalisyonu, haklı olarak sorumlularının adalete teslim edilmesi için ortak hareket etme kararı almışlardır. Fakat terörizme karşı yürütülen bu kampanya, pek çok açıdan uluslararası hukukun uygulanmasından ziyade dışına çıkılmasına sahne olmuştur. İnsan hakları, en çok uyulması gereken zamanda göz ardı edilmiştir."
Açıklamadan
Afganistan üzerindeki el-Kaide ve Taliban kıskacı kırılmış ve uzun süredir baskı altında olan Afgan halkına Bonn Anlaşmasına uygun yeni bir gelecek vaat edilmiştir. Kabil'de yeni bir hükümet kurulmuş ve pek çok Afgan mülteci yıkık ülkelerine geri dönmüş olmasına karşın, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve müttefikleri Afganistan'ın yeniden inşası için gereken ülke çapında güvenliği yeterli ölçüde sağlayamamışlardır.
İnsan hakları ihlalleri
Bu kısa görüşlü Amerikan stratejisi,yerel savaş ağalarının güçlerini sağlamlaştırmalarına ve Afganistan'ın yeni hükümetini göz ardı etmelerine ve insan hakları ihlallerinin --özellikle kadınlara karşı-- devam etmesinin görülmesine yol açmıştır.
Taliban ve el Kaide üyeliği iddiaları
ABD, Taliban ve el-Kaide üyesi olduğu iddia edilen mahkumlara karşı uyguladığı muamelelerde, Cenevre Anlaşmasıyla yüklenen sorumluluklarından kaçınarak tehlikeli bir örnek yaratmıştır.
Yasallığı şüpheli askeri mahkemeler
Cenevre Anlaşması'na uygun olarak, gözaltında tutulanların hukuki durumunu düzgün bir şekilde belirlemek ve terörist eylemlerden sorumlu olanları yargı önüne çıkarmak yerine, Bush yönetimi, yasallığı şüpheli özel askeri mahkemeler yaratarak eğlenmiştir.
Cenevre Anlaşması'nın askıya alınması
Bu politikanın, bizzat Amerikan ordusunun kendisinden gelenler de dahil olmak üzere, yaygın bir şekilde eleştirilmesi, görünen kadarıyla Bush yönetimini sıkıştırarak yeni ve talihsiz bir yöne sevk etmiştir: Uzun vadeli ve süresiz gözaltılar uğruna Cenevre Anlaşması'nın askıya alınmasına.
Finans kontrolü
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin yeni girişimleri doğrultusunda, G8 Sanayileşmiş Ülkeler Zirvesi ve pek çok yerel grup, siyasi amaçlı vahşet uygulayan grupların çalışması ve finanse edilmesi üzerindeki kontrolün arttırılmasına katkıda bulunmuştur.
76 hükümetin yetki donanımı
Yetmiş altı hükümet, 11 Eylül'de uygulanana benzer suçların yargılanması yetkisiyle donatılmış, yeryüzünün ilk kalıcı Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin oluşturulmasına katkıda bulunmuştur. Yabancılaşma ve vahşi aşırı uçlara kayma davranışlarını besler görünen fakirlik, borçlanma ve hatta baskı konularının çözümü için yeni girişimler konusunda vaatler verilmiştir.
Arap ve Müslüman erkeklere
Fakat geçtiğimiz yıl boyunca pek çok hükümet, yabancılara, özellikle de Arap ve Müslüman erkeklere karşı yüzeysel, keyfi ve ölçüsüz terör karşıtı önlemlere başvurmuştur. Bunlar arasında, ayrımcı politikalar, keyfi gözaltına almalar, normal süreçlerin askıya alınması, keyfi sınır dışı etmeler ve yeniden cezalandırmalar yer almıştır.
"Terör" bahanesiyle
Bazı hükümetler, teröre karşı kampanyayı fırsat bilerek, muhaliflerine karşı suiistimal ve baskılarına bahane olarak kullanmışlardır. Örneğin Hindistan'da hükümet, azınlık gruplarının ve siyasi muhaliflerin keyfi olarak gözaltına alınması ve işkence edilmesini kolaylaştıran eski bir güvenlik kanununu güncelleştirerek Terörizmin Engellenmesi Kanunu adı altında yeniden çıkarmıştır.
Pakistan
Pakistan'da General Müşerref bu durumu, şüpheli militanların ezilmesi, ordunun iktidar üzerindeki kıskacının sağlamlaştırılması ve kendi başkanlığının tek taraflı olarak beş yıl daha uzatılması için kullanmıştır.
Çin
Çin ise uluslararası anti-terörist gündemi, barışçı eylemciler ve Müslüman dini gruplar da dahil olmak üzere Xinjiang'daki etnik Uygur'ların yaygın bir şekilde baskı altına alınmasını meşrulaştırmak için kullanmaya çalışmıştır.
Avustralya
Özellikle Batı'daki bir kısım başka hükümetler, sığınmacı ve göçmenlerin cezalandırılması ve kısıtlanmasına yönelik önlemler almışlardır. Avustralya'da hükümet, uluslararası iltica kanununu açıkça ihlal ederek, Avustralya sınırlarına ulaşmayı başaran sığınmacıları kısa yoldan geri göndermesini meşrulaştırmak için 11 Eylül paranoyasından faydalanmıştır.
İngiltere
Birleşik Krallık'ta çıkarılan yeni bir kanunla, terörist eylemlerinden şüphelenilen yabancıların keyfi ve uzun süreli olarak gözaltına alınmasına imkan tanınmıştır. Dahası, çok taraflı çabalarla, mültecilerle terörizm arasında bağlantılar kurularak mültecilerin hakları ciddi boyutlarda törpülenmiştir.
ABD'de "düşman savaşçılar"da gayri meşru genişleme
ABD'de Bush yönetimi, ceza hukuku sistemini devre dışı bırakmak ve 11 Eylül araştırmaları süresince gözaltında tuttuğu insanların gözaltına alınış ve sonrasındaki. süreçlerdeki yasal haklarına ilişkin usullere uyma zorunluluğundan kaçınmak için, ülkeye giriş yasalarını ve "düşman savaşçılar" kavramının gayrı meşru derecede genişletilmiş bir yorumunu kullanmıştır. Yönetim, kamunun denetimini engellemeye, Kongre'nin kontrolünü ve adli denetleme yetkilerini sınırlamaya çalışırken kendi denetim, sorgulama ve gözaltına alma yetkilerini arttırmıştır.
Özbekistan, Çin, Rusya, İsrail: savaşın "yarar"ları
ABD'nin bu eylemleri kötü bir örnek oluşturmuş ve başka ülkelerin de yasal garantilerden kaçınmaları için yeşil ışık yakmış ve uluslararası insan hakları standartlarını ihlal eden terörizm-karşıtı önlemler uygulamalarına yol açmıştır. Dünyanın dört bir tarafındaki ABD müttefiklerinin pek çoğu -- Özbekistan'dan İsrail'e, Rusya'dan Mısır'a kadar-- Amerika'nın onayından cesaret alarak insan hakları ihlallerini meşrulaştırmak için savaştan faydalanmışlardır.
Bush yönetiminin insan haklarını genişletme vaadi
Bush yönetiminin kendisi de, insanlara farklı görüşleri ifade etmek için barışçıl çıkış noktaları bırakmadığı için, terörizme karşı mücadelenin bu tür baskılar sonucunda zayıfladığını bir ölçüde kabul etme noktasına gelmiştir. Teröre karşı uzun vadeli mücadelenin bir parçası olarak, göstermelik de olsa insan haklarının genişletilmesi için girişimlerde bulunmak için vaatlerde bulunmuştur.
Yardımda demokrasi koşulu
Bir kaç vakada bu göstermelik vaatler gerçek eylemlere dönüştürülmüş ve barışçıl bir liderin serbest bırakılması için Mısır'a yapılan Amerikan yardımının arttırılmasıyla bağlantı kurulmuş ve Kongre'nin gelecekte Özbekistan'a yapılacak yardımları demokrasi ve insan haklarının gelişmesini şartına bağlaması doğrultusundaki hareketlere karşı çıkılmamıştır.
Ancak, öncesindeki Soğuk Savaş döneminde olduğu gibi, terörizme karşı kampanyada yaratılan ittifakların, diğer çıkarları göz ardı etmesine ve en suiistimalci hükümetler ile ilgili olarak yapılan eleştirilerin ve bu hükümetler üzerinde uygulanan baskıların dağıtılmasına izin verilmiştir.
Endonezya, Özbekistan, Pakistan, Malezya, Çeçenya
Endonezya ve Özbekistan gibi ülkelerde askeri eğitim ve işbirliği faaliyetleri, uzun süredir devam eden insan hakları ihlallerinde anlamlı herhangi bir iyileşme olmamasına karşın uzatılmış veya yeniden ihdas edilmiştir. Pakistan veya Malezya gibi bir kısım başka ülkelerde ise ABD, terörizme karşı savaş nedeniyle demokrasi ve insan hakları konusundaki endişelerini göz ardı ederek siyasi ilişkilerini arttırma yoluna gitmiştir. ABD ve Avrupa Birliği, Rusya ile yeni bir uzlaşmaya vararak Çeçenya'daki Rus suiistimalleri ile ilgili eleştirilerinden büyük ölçüde vazgeçmişlerdir.
ABD'yi uluslar arası hukukun üstünde gören hayaller
Bush yönetimi , terörizme karşı mücadelede temel bir araç olarak uluslararası hukuka dayanmak yerine, bunu giderek bir yük olarak görmüştür. Bush yönetimi içinde sürekli daha fazla güç kazanan bir grup, ABD'yi uluslararası hukukun üzerinde gören radikal bir hayalin peşindedir. Bu tek tarafçı, hakimiyetçi ve istisnacı ideoloji, en açık ve en zararlı ifadesini, Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne karşı yaptığı saldırılarda bulmuştur.
İnsan hakları kültürü
Geleceğe bakıldığında, terörizme karşı kampanyanın gerçekte neye karşı olduğunu yeniden ihdas etmekte fayda vardır: İnsan haklarının ve hukukun üstünlüğünün korunması. Terörizm, sivillere ayrım gözetmeden saldırarak en temel insan haklarını zedelemektedir.
Terörizmle mücadelede güvenlik önlemleri tek başına yeterli değildir. Bunun yanı sıra insan hakları değerlerinin yeniden teyidi ve terörizmin destekçilerinin ayakları altındaki zemini eriterek, terörizmin yenilmesinde anahtar rol oynayacak insan hakları kültürünün yeniden oluşturulması da gerekir. (NM)