Yapılan çalışma şunu ortaya koyuyor:
* Bugün seçim olsa, hiçbir parti Meclis'e giremez!
* Türkiye'de seçime girebilecek tüm siyasi partilerin, alacağı toplam oy oranı toplam yüzde 50.4 .
* Seçmenlerin yüzde49.6'sı sorunlarının mevcut siyasi partilerce çözüleceğine inanmıyor .
ANAR'ın yaptığı ankete göre, Yarın bir seçim olması halinde:
Fazilet Partisi (FP) yüzde9.4, Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) yüzde8.9, Doğru Yol Partisi (DYP) yüzde7.2, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) yüzde6.4, Demokratik Sol Parti (DSP) yüzde4.9, Anavatan Partisi (ANAP) yüzde4.1, Halkın Demokrasi Partisi (HADEP) yüzde3.9, Büyük Birlik Partisi (BBP) yüzde2.4, diğer partiler ise yüzde 3.2 oranlarında oy alabilir.
Kararsız ve oy vermeyenler
*Seçmenlerin yüzde 16.8 'u kararsız olduklarını, yüzde 32.8'i ise hiçbir partiye oy vermeyeceklerini ifade etmektedir. Seçmenlerin yüzde 49.7'si, yani yaklaşık yarısı, sorunlarının siyasal partilerce çözüleceğine inanmamaktadır .
Şubat krizinden önce
*ANAR'ın Aralık ve Ocak ayları anketlerinde yüzde 36.7 ve 32.5 olarak belirlenmiş olan oranın ilk kez bu düzeye yükseldiği görülüyor.
Ankete göre; sözkonusu artışta en önemli etken, ekonomik koşulların ağırlaşması.
Daha önce barajı aşıyorlardı
*Bundan önceki anketlerde, partilerden bir kısmının barajı aşacak ölçüde oy alabildiği görülüyordu. Oysa bu kez, partilerden hiçbiri yüzde 10'lük ülke barajını aşacak oyu alabilir durumda değil. Bu da ilk kez rastlanan bir durum .
Anket sonuçları ne anlama geliyor
Toplumun siyasi partilere tümüyle güvenini yitirdiğini ortaya çıkaran anket sonuçlarını Radikal Gazetesi köşe yazarı Erol Tuncer şöyle değerlendiriyor:
*Siyasal partiler, - parlamento içi ve dışındaki iktidar ve muhalefet- seçmen nezdindeki inandırıcılıklarını önemli ölçüde yitirdi.
*Enerjilerinin büyük bölümünü parti içi iktidar yarışında tüketen , o nedenle toplumla bağlarını kesmiş olan siyasal partiler gerçek işlevlerini yerine getiremez duruma geldi.
*Sistemde büyük boşluk oluşmuştur.
*Anket sonuçları bu boşluğun aritmetik ifadesini yansıtmaktadır.
*Toplumun güvenini ve desteğini bu ölçüde yitirmiş bir partiler sistemiyle siyasal ve ekonomik istikrarın sağlanmasını beklemek fazla gerçekçi olmaz.
*Sağda ve solda tanık olduğumuz yeni parti arayışlarının arkasında bu gerçekleri aramak gerekiyor.
*Mevcut partilerden umudunu kesen seçmen; sorunlarına sahip çıkarak güvenini kazanacak, bir başka söyleyişle, inanarak oy vereceği partileri aramaktadır.
*Üst üste gelen bunalımların yarattığı umutsuzluk, bu arayışları yoğunlaştırmaktadır.
*Demokratik siyasal yaşamın; parti içi demokrasinin işletildiği, toplumsal katılıma açık, nitelikli kadrolarla donatılmış partilere ihtiyacı var.(YÖ/NU)