Belediyecilik hizmetlerinin ticarileştirilmesini öngören yeni liberal yaklaşıma alternatif olarak, Porto Allegre'de belediye bütçesi başta olmak üzere bütün kararlar örgütlü toplum kesimlerinin katılımıyla alınıyor; uygulama şeffaf; denetim ise yine toplumsal örgütlerin temsilcilerine tanınan bir hak.
Yıllardır Davos'ta toplanan, ama bu yıl güvenlik gerekçesiyle New York'a alınan Dünya Ekonomik Forumu'na alternatif olarak geçen yıl birincisi yapılan Porto Allegre Dünya Sosyal Forumu'nun ikincisi yine geniş bir katılımla toplanacak. Forum'a küreselleşme karşıtı hareketlerden sendikalara, yazar ve sanatçılardan akademisyenlere, gazetecilerden partilere, geniş bir yelpazede katılım olacak.
Kimler katılacak?
Şimdiye kadar katılması kesinleşen aydınlardan bazıları Brezilyalı yazar ve eleştirmen Alfredo Bosi, göçmen kadınların sorunları alanında mücadele eden Malezyalı aktivist Irene Fernandes, Brezilyalı ilahiyatçı ve yazar Leonorda Boff, Portekizli iktisatçı Maria da Cenceiaco Tavares, Noam Chomsky, Kolombiyalı senatör Piedad Cordoba, yerlilerin haklarıyla ilgili mücadelesiyle 1992'de Nobel Barış Ödülü kazanan Guatemalalı Rigoberta Menchu. Bu isimlere özellikle Avrupa'dan çok sayıda muhalif aydının katılması bekleniyor.
Türkiye'den ise Prof.Dr.Erinç Yeldan Forum'a katılacak.
Forum'da temsil edilecek örgütler ise burada sayılamayacak kadar çok. Küreselleşme karşıtı eylemlerde öne çıkan hemen hemen tüm uluslararası örgütlenmeler ve koalisyonlar ile çok sayıda ulusal örgüt Porto Allegre'de temsil edilecek. Ayrıca bu yılın bir başka özelliği ICFTU'nun da (Dünya Özgür İşçi Sendikaları Konfederasyonu) Forum'a aktif biçimde katılacak olması. ICFTU, küreselleşme karşıtı hareketlerle ilişkiyi geliştirmek ve giderek ortaklaştırmak için bir süredir izlediği çizgiyi sürdürüyor.
Ana tema: Başka Bir Dünya mümkün
Katılımcıların çeşitliliğinin yanısıra hepsinin ortak özelliği, mevcut yeni liberal küreselleşme politikalarına karşı "başka bir dünyanın mümkün" olduğuna inanmaları. Bu dünyanın nasıl bir dünya olması gerektiği ve bu dünyaya hangi yollardan ulaşılacağı ise yapılacak tartışmaların ana gündem maddesini oluşturuyor.
Bu açıdan Forum, 11 Eylül sonrasında yoğun olarak tartışılan ama bir süre sonra 11 Eylül hadisesinin sadece "terör ve güvenlik" sorununa indirgenmesiyle "bilinçli" olarak gündemden düşürülmeye çalışılan, "güvensizliğin ana kaynağı yeni liberal küreselleşme politikaları ve sosyo-ekonomik sonuçlarıdır" tezinin yeniden ele alınıp ete kemiğe büründürülmesi ve alternatif politikaların üretilmesine zemin olacak.
Neler tartışılacak?
Forum süresince düzenlenecek çok sayıda konferansta bu ana gündem maddesine bağlı olarak bir dizi soru ele alınacak ve tartışılacak; deneyimler ve fikirler ortaya konacak. Konferansların yanısıra düzenlenecek sanatsal gösteriler, yürüyüşler vb. Forum'un diğer etkinlikleri. Düzenleme komitesi yaptığı çağrıda "Dünya Sosyal Forumu'nun, yeni liberalizme alternatif olarak yeni bir sosyal düzenin kurulmasından yana bir uluslararası birleşik hareketin inşasına yönelik sürekli ve uzun dönemli bir faaliyet olduğunu ve farklı sosyal hareketler arasında kalıcı ve açık bir ilişki sağlamayı amaçladığını" söylüyor.
Forum kapsamındaki konferanslar 4 ana başlıkta toplanıyor: Zenginliğin üretimi ve sosyal yeniden üretim, zenginliğe ulaşma ve sürdürülebilirlik, sivil toplum ve kamusal alan, yeni toplumda politik güç (iktidar) ve etik.
Bu ana başlıklar altında tartışılacak konuların bazıları ise şunlar: Uluslararası ticaret, ulusaşırı şirketler, finansal sermayenin denetimi, dış borç, emek, dayanışmacı ekonomi, fikri mülkiyet ve patent, ilaç ve sağlık,AIDS, çevre, su, kentleşme, gıda güvenliği, ayrımcılık ve hoşgörüsüzlük ile mücadele, iletişim ve medyada demokratikleşme, kültürel üretim,çeşitlilik ve kimlik, şiddet kültürü,göç ve göçmenlik, katılımcı demokrasi, egemenlik ve ulus devlet, küreselleşme ve militarizm, ilkeler ve değerler, insan hakları...
Küreselleşmenin tehditleriyle mücadele
Bu konular hakkında şimdiden birçok tartışma metni Forum'a iletilmiş durumda. Bunlara ilişkin bilgi < {="" www.forumsocialmondial.org}=""> sitesinde bulunabilir.
Güney Afrika Sendikalar Konfederasyonu (COSATU) tarafından "emek" konulu konferansa sunulan bildiri 21. yüzyılda uluslararası sendikal hareketinin stratejik yaklaşımlarına ilişkin bir dizi öneride bulunuyor. COSATU, uluslararası sendikal hareketin küreselleşmenin tehditleriyle başedebilmek için ortak ilkeler ve değerler temelinde bir mücadele yürütmesi gerektiğini belirtiyor.
Bu çerçevede sendikal hareketin özgürlüğü ve bağımsızlığına, sendikal demokrasiye ve işçi denetimine vurgu yapılıyor. Bunun yanısıra sendikal hareketin toplumun güçsüz ve ezilen kesimleriyle buluşturulmasını, küreselleşmenin mağduru olan tüm kesimlerin sözcüsü haline getirilmeye çalışılmasını, bunun içindeki diğer ilerici güçlerle işbirliği ve dayanışmanın güçlendirilmesini, sendikal birliğin sağlanması için çaba gösterilmesini ve toplumsal demokrasinin geliştirilmesi için mücadele edilmesini öneriyor.
Sendikal hareketin gündemi
COSATU bildirisinde sendikal hareketin yeni liberalizme karşı kapsamlı bir alternatif program üretmesinin aciliyetine de değiniyor. Böyle bir programın içermesi gereken unsurları ise şöyle sıralıyor:
Ülkeler ve bölgeler içinde/arasındaki eşitsizliklere karşı uluslararası dayanışma, yoksulluğa karşı istihdam yaratan, beslenme ve konut gibi yaşamsal ihtiyaçları gideren, işçilerin eğitim olanaklarından yararlanmasını sağlayan kalkınma stratejileri ve kapsamlı bir sosyal koruma, insan haklarının ve işçi haklarının küreselleştirilmesi, yoksul ülkelerin borçlarının silinmesi,spekülatif para hareketlerinin kurallara bağlanması vb.
Bildiride ayrıca sendikal hareketin örgütlenme sorunlarına değinilerek bu konuda da öneriler geliştiriliyor. Bu bağlamda sendikal hareketin zayıflamasının nedenlerine vurgu yapılarak, yeni bir örgütlenme atağı, özellikle "örgütsüzlerin örgütlenmesi" için küresel bir platformun oluşturulması gerektiği söyleniyor. Bu konuda çeşitli ülkelerde geliştirilen yeni örgütlenme stratejilerinin yol gösterici olabileceği belirtiliyor.
Yine bu çerçevede örgütlenme kampanyaları, uluslarararası toplu pazarlık, enformel sektör çalışanlarının ve kadınların örgütlenmesine ilişkin öneriler de getiriliyor.
Eric Toussaint ve Arnaud Zacharie tarafından borç konulu konferansta tartışılmak üzere hazırlanan bildiri, kalkınmanın özgür bırakılması (önünün açılması) için borçların silinmesi gerektiğine işaret ediyor. ATTAC hareketince sunulan bildiri ise mali sermaye hareketlerinin kontrolünün ve vergilendirilmesinin önemine değiniyor.
Ulusaşırı şirketler başlıklı konferansa sunulan bildiri CorpWatch'dan Joshua Karliner ve Global Exchange'den Karolo Aparicio tarafından hazırlanmış. Bu bildiride şirketlerin kar maksimizasyonunu insan hakları, işçi hakları ve çevre haklarının önüne koyan mevcut küreselleşme paradigmasının değiştirilerek evrensel yaşam değerlerinin öne çıkarılması savunuluyor.
Forum'da "başka bir dünya" için çok sayıda öneri tartışılacağa benzer. Bu konuda sunulan bildiriler ve yazarları şunlar: "Başka Bir Dünya Mümkün", M.P. Parameswaran;"Çoktaraflı Örgütlenmeler ve Küresel Yönetimin İnşası",Walden Bello, Focus on the Global South; "Egemenlik, Ulus, İmparatorluk", Daniel Bensaid;"Katılımcı Demokrasi Üzerine Bir Not", M.P. Parameswaran, Kerala Sastra Sahitya Parishad, People´s Science Movement; "Yeni Bir Uygarlığın Değerleri", Michael Löwy ve Frei Betto.
Yeni değerler
Löwy ve Betto'nun bildirisi şöyle bitiyor:
"Başka bir dünya mümkün, eğer bugün dünyada egemen olan değerlere taban tabana zıt başka değerlere dayanırsa. Ancak unutmamalıyız ki, gelecek şimdi başlıyor: Bu değerler, bugün hareketimize rehberlik eden inisiyatifler içinde canlanıyor.
"Bunlar Üçüncü Dünya'nın borçlarına karşı kampanyaya ve Dünya Ticaret Örgütü projelerine karşı direnişe, genleriyle oynanmış ürünlere karşı mücadeleye ve finansal spekülasyonun vergilendirilmesi önerilerine ilham veriyor.
"Bu değerler, -Hindistan'daki köylülerin çevreci mücadelesinden Rio Grande do Sul'un katılımcı bütçesine; Güney Kore'deki sendikal hak mücadelesinden Fransa'da kamu hizmetlerinin savunulması için yapılan grevlere; Chiapas köylerindeki Zapatistalardan MST'nin (Brezilya Topraksız İşçiler Hareketi) yerleşimlerine kadar - sosyal mücadelelerde, taban inisiyatiflerinde, dayanışma, işbirliği ve katılımcı demokrasi deneyimlerinde bulunuyor.
"Gelecek,şimdi ve burada başlıyor, mücadelemizle, ve militanlar olarak yaşamımızda yer eden öznel ve etik değerlerimizle yeni erkeği ve kadını yaratma çabamızla ektiğimiz yeni bir uygarlığın tohumlarında..." (NU)