Sahnelerken farklı şivelerden yararlandık, geleneksel kostümler kullandık. Yedi kişilik ekibimle Toplum Merkezi'nde ve Taksim'de oynadık oyunu. Gerçekten çok ilgi gördü. Biz bu oyuna çok emek verdik. Kasetimiz bile var. Tiyatroya ilk başladığımda sadece oynamak için can atıyordum. Şimdi hem en zor rolü cadı kaynanayı oynuyorum, hem de bu oyunu çıkaran, oluşturan benim.
Kendi isteklerimi fark ettim
Hep böyle girişken değildim ben. Eğitim sürecinde nasıl mutlu olduğumu, kendi ihtiyaçlarım ve isteklerim olduğunu fark ettim ve bunları dile getirdim. İşte ben bu iki saatlik tiyatro oyununu yaratmayı başarabildiysem daha başka şeyler de kazandım bu süreç içinde. Kendimi tanıdıkça içimde gizli kalmış şeyleri de dışarı çıkarabildim. Kendimi buldum.
İletişimi öğrendim
Kadının İnsan Hakları Eğitimi'nde iletişimi öğrendim. Daha önce de başka eğitimler, kurslar almıştım. Ama ancak Kadının İnsan Hakları Eğitimi Programı'yla aldığım bu eğitimlerin hepsi bütünleşti, kavramlar yerine oturdu. Süreç içinde eşim ve çocuklarım da değiştiler. Beni takdir edip destekler oldular.
Kızım da şanslı
Bu eğitim programına katılmasaydım, eski kafamla kalsaydım, belki bugün kızım biriyle sokağa çıktığında, ona orospu derdim, çünkü biz öyle yetiştirildik. Oysa şimdi benim kızım bana erkek arkadaşını anlatıyor. Bu eğitimi aldığım için ben de kızım da şanslıyız.
Yeni şeyler yaratıyorum
Önceleri, boş vaktimde kime oturmaya gitsem diye düşünürdüm. Artık böyle bir ihtiyacım yok. Hatta bu vakit kaybı gibi geliyor. Sergilere gidiyorum, müze gezileri planlıyorum. Maddi imkanlar elverdiğince tabii. Tiyatroya gidip oyuncuların mimiklerini gözlemlemeyi seviyorum. Gördüğüm sanat eserlerinin kafamda yeni bir şeyler yarattığını fark ediyorum.