AB uyum yasalarının kabulünün memnuniyet verici olduğu belirtilen açıklamada, "Yasada yer alan 'Bakanlar Kurulu izni ile' ibaresinin gerek Anayasa'nın, gerekse Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası anlaşmaların ilgili hükümlerine aykırı olduğunu düşünmekteyiz" denildi.
Düzenleme olumlu
* AB Uyum yasalarının kabulü, AB normlarına bir adım daha yaklaştırdığı için memnuniyet vericidir. AB normları, evrensel insan haklarına saygılı demokratik, gelişmişliği ve çağdaşlığı ifade eden normlardır.
* Bu normlara sahip olmak yalnızca AB'ye girmek için bir ön koşul olarak değil, aynı zamanda ülkemiz vatandaşlarının en doğal yurttaşlık hakkı olmasından dolayı da gereklidir.
* Kabul edilen uyum yasalarına azınlıklar açısından bakıldığında, Meclis'in 4. maddede getirdiği düzenlemeyle, yıllardan beri süregelen "cemaat vakıflarının taşınmaz mal edinme sorunu"nu gidermeyi amaçladığı anlaşılmaktadır. Bu çabayı memnuniyetle karşılıyoruz.
* Bu düzenlemeyle, cemaat vakıflarının da tüm diğer tüzel kişiler gibi medeni haklardan yararlanma ehliyetine sahip olduğu kabul edilmektedir. Maddedeki diğer açıklamalar ise bu hakların kullanımı ile ilgilidir.
* Aslında cemaat vakıflarımız, tüm diğer tüzel kişiler gibi, medeni haklardan istifade ehliyetine geçmişte de sahiptiler.. Buna rağmen, Yargıtay içtihatları aksi görüşü yansıttıklarından vakıflarımız 70'li yıllardan bu yana, taşınmaz mal edinme konusunda Medeni Kanun'un tanıdığı haklardan yararlanma olanağını bulamamışlardır.
Bakanlar Kurulu İzni bir kısıtlamadır
* Yeni yasanın 4. maddesinin bütününe bakıldığında, cemaat vakıflarımızın yeni mal edinmelerinin Bakanlar Kurulu'nun iznine, dolayısıyla şarta bağlandığı görülmektedir.
* Azınlık vakıfları dışındaki kurumlar için gerekli olmayan 'Bakanlar Kurulu iznini' bir kısıtlama olarak algılamaktayız ve bu durumun gerek TC Anayasasının, gerek Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası anlaşmaların ilgili hükümlerine aykırı olduğunu düşünmekteyiz.
* Türkiye'nin önünü açan düzenlemeleri yoğun bir çalışma sonucunda başarıyla neticelendiren TBMM'nin, cemaat vakıflarının eşit vatandaşlık haklarından yararlanmalarını sağlayacak ek düzenlemeleri de çok kısa sürede gerçekleştireceğini kuvvetle ümit etmekteyiz.
* Kabul edilen yasa, cemaat vakıflarına, her ne surette olursa olsun tasarrufları altında bulunan taşınmazları vakıfları adına tapu kütüğüne tescil ettirmeleri için altı aylık süre tanımıştır.
* Bu süre içinde yapılmayan başvurular hak kaybına sebep olacağından vakıf yönetim kurullarının derhal hazırlıklara başlamaları gerekmektedir.
Yapılması gereken çalışmalar
* Tapu kütüğünde vakıf adına tescilli olmayıp fiilen vakıf tasarrufunda bulunan taşınmaz malların ilçe, mahalle, ada, pafta, parsel ve kütük numaralarının belirtilerek listesinin yapılması;
* Taşınmaz mallarla ilgili aşağıdaki belgelerin toplanarak bir dosya haline getirilmesi;
* Emlak vergi beyannameleri;
* Kira sözleşmeleri;
* Özel İdare ve Belediye vergi makbuzları;
* Bina sigorta poliçeleri;
* Osmanlıca tapu senetleri;
* Varsa vasiyetnameler;
* Varsa mahkemeden vasiyeti tenfiz kararları;
* Varsa el senetleri.
* Kanundaki bu düzenlemeler cemaat vakıflarının ortak hukuki çıkarlarını yakından ilgilendirdiğinden,, çalışmaların vakıf yönetim kurullarınca birlikte ve uyum içerisinde, yasayla ilgili çıkması muhtemel kararname ve yönetmelikler çerçevesinde yürütülmesini gerektirmektedir.(NK/BB)