Biz aşağıda imzası bulunan kişiler olarak, EMO'da mesleki ve siyasal
örgütlenme tarzı ile yeni bir mücadele ve Oda anlayışını deklare
ediyoruz.
Yeni ve alternatif bir dünya düşlerini ve eşitlikçi-özgürlükçü bir
yaşam mücadelesini doğrularcasına, kapitalizmden kaynaklı ekonomik
krizler ve savaşlar içinde debelenen dünyada hızlı değişimler ve
gelişmeler olmaktadır. Bir yandan insanlığın daha rahat yaşamasına
fırsat verecek teknik-teknolojik gelişmeler olurken diğer yandan kar
merkezli ekonomi-politikalar sonucu en temel hak olan insanca yaşam
hakkı yok edilmektedir.
Tüm bu derinleşen çelişkiler, ülkemizde de yansımasını
bulmaktadır. İşsizlikten teknolojik geri kalmışlığa, savurgan ve
plansız ekonomiden sıfırlanan sanayileşme ve kalkınma politikalarına
kadar yaşanan sıkıntılar bir dizi başlıkta EMO'yu, üyelerini ve üye
adaylarını da etkilemekte; daha etkili ve üretken, alanında yol
gösteren bir EMO örgütlenmesini zorlamaktadır.
Ancak, yıllardır mevcut olan çalışma tarzı, odaya emek veren nice
değerli üyemizi oda çalışmalarından uzaklaştırmakla kalmamış;
yönetimler, komisyonlar, gelişen ihtiyaçlara çözüm getirecek iradeyi
yansıtmak yerine "benden olmayanı çalıştırmam" mantığıyla
oluşturulmuştur. Bu da, takdir edilecektir ki, yaşanan gelişmelerin
gerisinde kalınmasına ve sorunların çözümü doğrultusunda verimli
çalışmalar örgütlenememesine yol açmış, Oda'nın üye ile olan
bağlantısını koparmıştır. Ortak çalışmalara yansıtılmayan samimiyetin
bedeli, odanın örgütsüzleştirilmesi, üyeleri ile arasındaki mesafenin
açılması ve güçsüzleştirilmesi olmuştur.
Öncelikle yapılması gereken, EMO'da mevcut çalışma tarzını örgütlenme
ve ortak işyapma noktalarında yeniden şekillendirmek ve Oda'nın resmi
organı olan Danışma Kurulu'nu işlevli kılmaktır. Daha katılımcı ve
yapıcı bir Danışma Kurulu, üyelerin ve toplumun ihtiyaçlarına
çözümler üretecek iradeyi ortaya koyacak organdır.
Toplumsal görevlerden ve üye tabanından hızla uzaklaşma ve
ticarileşme sonuçlarını doğuran hizmet üretimi ve yerelleşmeye karşı
EMO, örgütsel işleyişi düzeltecek, örgütlenmeyi ve katılımı artıracak
önlemler almalı; Oda'nın üye tabanından kopmasına yol açan
bürokratikleşme ve profesyonelleşmeye son vermelidir.
Özelleştirme ve düzenin liberal açılımları konularında teslimiyetçi
ve/veya sahiplenici tavırdan uzak durmalı, yalnızca hukuk mücadelesi
vermek yerine, bu liberal düzenlemelerden olumsuz anlamda etkilenecek
olan üyelerimizi ve toplumu, kendi geleceklerine sahip çıkmalarını
sağlama hedefi güdülmelidir.
Alanına giren teknik ve bilimsel konular üzerinden üretilecek
politikalar ile üyelerine ve topluma yol gösterici olması gereken
EMO, toplumsal duyarlılığa sahip, alanında uzman akademisyenler ve
mühendislerden oluşan bir "bilim kurulu" oluşturmalıdır. Bu kurul
alternatif bilim-teknoloji politikaları oluşturma çalışmaları da
yapmalı, bu konuda TMMOB'ye öncülük görevi üstlenmelidir. Odamız,
alanındaki teknik ve teknolojik gelişmeleri takip etme yetisine
ulaşarak, özellikle yıllardır ihmal edilen elektronik ve bilgisayar
alanlarında çalışmalar örgütleyebilmeli, bilgisayar mühendislerinin
örgütlenmesini gündemine almalıdır
Ancak, aynı zamanda Demokratik Kitle Örgütü olan EMO'nun, "sivil
toplum söylemi" ile etkisizleştirilerek, sadece kabul edilebilir
teknik çalışmalar yaparak düzene eklemlenen "Sivil Toplum Örgütü"
gibi bir yapı haline getirilmesine izin verilmemelidir. EMO, emekten
yana tavrını korumalı; yaşanan sorunların çözümünde emekten yana
güçlerle ilişkilerini geliştirilmelidir. Siyasi tutarlılığın bir
ispatı olarak, şube ve oda işçilerinin sendikalı olması, sendikalı
olarak çalışması doğrultusunda destek ve irade gösterilmeli, tersi
davranışlara izin verilmemelidir.
İşsizlik, toplumun büyük bir problemi olarak artmaya devam ederken;
"diplomalı işsizlik" olgusu, üniversitelerden yeni mezun olan
gençlerden deneyim sahibi mühendislere kadar mühendislerin çok büyük
bir bölümünü etkilemektedir. Örgütlü yaşam ve mücadele bilincini
ayakta tutmak, özellikle ücretli ve işsiz mühendislerin,
örgütsüzlüğe, yalnızlığa ve umutsuzluğa itilmesine karşı emeğin
örgütlenmesine ve mühendislerin sendikalılaşmasına somut katkıda
bulunmak, EMO'nun başlıca görevlerinden olmalıdır.
Oda gelirleri üye aidatlarına dayanmalı, bu aynı zamanda üye ile oda
arasındaki aidiyet ilişkisinin bir unsuru olmalıdır.
Üyelerle kurulacak ilişki, yaşanan sorunların ve ihtiyaçların
tespitinden çözümlerin üretilmesine kadar her aşamada
güçlendirilmeli, seçimden-seçime hatırlanan üye anlayışı terk
edilmelidir. Sonuçta, gelişen ve değişen dünyayı algılayarak, Oda'nın
gelişmelerin gerisinde kalmaması için, gençlerle kurulan ilişkiler
vazgeçilmezdir. Başarının göstergelerinden biri, alttan yetişen
gençlerin fazlalığı olmalıdır; bu yüzden çalışan gençlerin önü
açılmalıdır.
Tüm Danışma Kurulu üyelerimizi, yukarıda belirtilenler doğrultusunda
ortak çalışma yapmaya, mesleğimize ve ülkemize sahip çıkmaya, bunun
için siyasete ve örgütlenmeye çağırıyoruz. Bugün, kriz ve savaş
ortamlarında insanlığa ve ilerici değerlere yapılan saldırılar,
kamusal bir hizmet olan mühendisliği de hedef almaktadır.
Mühendisleri, yakınmacı ve muhalif bir kimlik yerine, mühendislik
yapabilmenin koşullarını, hep beraber yaratmaya çağırıyoruz.
Eksikliği görülen başlıklarda yürütülecek çalışmalar ve hedefler,
hazırlanacak olan yeni programın olmazsa olmaz başlıkları olmalıdır.
İçinden geçtiğimiz bu dönemde, bu programı hayata geçirecek ve
üyeleri yeni çalışmalara katacak irade, hem EMO, hem TMMOB hem de
ülke tarihinde yepyeni bir sayfayı açacaktır.
Tuncay ATMAN (EMO Ankara Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı)
Erdal APAÇIK (EMO Ankara Şubesi Yönetim Kurulu İkinci Başkanı)
Ertan SAYGINAR (EMO Ankara Şubesi Yönetim Kurulu Saymanı)
Haldun KILIÇ (EMO Ankara Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi)