"Kuzey Kıbrıs, ne Ecevit'in mülkü ne de Denktaş'ın çiftliğidir" denilen bildiride şu saptama yapılıyor:
"Ayrılıkçı, taksimci politikalar ve yaratılan fiili durumlarla Kıbrıs Türkünü kendi ülkesinde nerdeyse yabancı konumuna düşüren Ecevit-Denktaş ikilisi ile arkalarındaki şahinler Kıbrıs Türkünü yok etmekte olan taksimci-ilhakçı politikalarında ısrar etmektedirler."
İzzet İzcan'ın imzasını taşıyan bildiri, Ecevit'in demecinin ardında duran fetihçi anlayışa dikkat çekiyor:
* Kıbrıs Türkü, Rum-Yunan fanatizmine karşı durduğu gibi, Ecevit-Denktaş bağnazlığına da boyun eğmeyecektir.
* Ecevit, uzlaşmaz tavrını sürdürerek, çağdışı kalmış fetihçi bir anlayışla, "KKTC'yi feda etmekle Türkiye'nin bir toprağını feda etmek arasında bir fark yoktur"demekte, Kuzey Kıbrıs'ın işgal altında olduğunu deklare etmektedir.
* Halkın büyük çoğunluğu tarafından istenmeyen Denktaş, Kıbrıslı Türkleri yok olma noktasına getirmiş olmasına karşın, halkın tepkisini hala daha "3-5 kişinin kaynattığı kazan" olarak nitelemekte, "Beğenmeyen çeksin gitsin" demektedir.
* Kuzey Kıbrıs ne Ecevit'in mülkü ne de Denktaş'ın çiftliğidir. Kıbrıs Türkü, asırlardır bu topraklarda sürdürdüğü var olma mücadelesi ile kendi geleceği hakkında söz söyleme ve karar verme hakkını çoktan elde etmiştir.
"Denktaş'ın halkın çoğunluğu tarafından seçilmediğini, bu nedenle taksimci şoven yaklaşımlarının sadece kendini bağladığını" ileri süren Yurtsever Birlik Hareketi'nin bildirisinde, bir "kınama" ve ardından bir "çağrı" da yer alıyor:
* Yurtsever Birlik Hareketi Ecevit-Denktaş ikilisinin çıkışlarını Kıbrıslı Türklerin onurlu barış istemelerine ters görür ve şiddetle kınar.
* Kıbrıslı Türkler'e dayatılmak istenen ilhaka karşı tüm barışçı güçleri yeniden güç ve eylem birliğine çağırır.(NU)