Kürtçe dilinin "seçmeli ders" olarak okutulmasını isteyen "dilekçe sahiplerinin" maruz kaldıkları uygulamalar için ise Noyan şunu vurguluyor:
" Bu uygulama, gerek Anayasanın 10. maddesinde ve gerekse Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 14. maddesinde belirtilen "yasa önünde eşitlik" ilkesine aykırılık oluşturmaktadır."
Yetkili makamlara "yazı" ile başvurma hakkı
Son dönemde çeşitli üniversitelerde ve diğer öğretim kurumlarında Kürtçe'nin seçmeli ders olması ya da Kürtçe'nin okullarda okutulması istemli dilekçe verenlere karşı, dilekçeleri kabul etmeme, disiplin soruşturması açma, gözaltı ve tutuklama gibi uygulamalar yapıldığına dikkat çeken İzmir Barosu Başkanı Av. Noyan Özkan'ın yazılı açıklaması şöyle:
* Anayasanın 74. maddesi "vatandaşlar ve karşılıklılık esası gözetilmek kaydıyla Türkiye'de ikamet eden yabancılar, kendileriyle veya kamu ile ilgili dilek ve şikayetleri hakkında, yetkili makamlara ve TBMM 'ne yazı ile başvurma hakkına sahiptirler" hükmünü düzenlemektedir.
* Anayasanın 74. maddesinin devamında "kendileriyle ilgili başvurmaların sonucu, gecikmeksizin dilekçe sahiplerine yazılı olarak bildirilir." denmektedir.
"Dilekçe hakkının" yasal dayanakları
* Dilekçe hakkı, ayrıca 3071 sayılı Yasa ile daha ayrıntılı bir biçimde düzenlenmiştir. Yasanın 3. maddesi TBMM ve yetkili makamlara yazı ile başvuru hakkını, 4. maddesi dilekçede bulunması gereken unsurları ve 7. maddesi de dilekçenin sonucundan muhataplarının 2 ay içinde bilgilendirileceğini belirtmektedir.
* Yasa, dilekçelerin kabul edilmezliğinden bahsetmemekte ancak belli durumların varlığında incelenemeyeceğini belirtmektedir.
* Anayasal ve yasal düzenlemelerden anlaşılacağı gibi, verilen dilekçenin içeriğinin kabul edilmez olduğu durumda dilekçelerin bu nedenle işleme konulamayacağının başvurucuya bildirilmesi hukuk devleti ilkesinin bir gereği olarak ortaya çıkmaktadır. Bu açık düzenlemelere karşın uygulama; dilekçe sahiplerinin saiklerinin sorgulanması, bazılarının gözaltına alınmaları ve tutuklanmaları biçiminde olmuştur.
* Anayasa'nın 38. maddesine göre; "Kimse, işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı fiilden dolayı cezalandırılamaz; kimseye suçu işlediği zaman, kanunda o suç için konulmuş olan cezadan daha ağır bir ceza verilemez." Aynı düzenleme Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 7. maddesinde de yer almaktadır.
"Dilekçecilerin gördüğü muamele: Yasadışı"
* Dilekçecilerin talebi Kürtçe dilinin seçmeli ders olarak okutulmasıdır. Dilekçe veren yurttaşların demokratik bir toplumun temel bileşenlerinden olan hak arama özgürlüklerini kullandıkları için gördükleri bu muamele Anayasanın 38.maddesinde düzenlenen "suçların ve cezaların kanuniliği" ilkesine aykırıdır, yasadışıdır.
* Dilekçe sahiplerinin maruz kaldığı bu uygulama gerek Anayasanın 10. maddesinde ve gerekse Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 14. maddesinde belirtilen "yasa önünde eşitlik" ilkesine aykırılık oluşturmaktadır.
* Günümüzde artık, toplumsal sorunların çözümü önemli olduğu kadar bu sorunlara nasıl yaklaşıldığı daha da önem kazanmıştır. Gerekçesi ne olursa olsun Anayasal bir hakkın kullanımında çifte standarda yer verilmemelidir.Bu nedenle, özgürlükler alanını daraltarak çözüm arayışından vazgeçilmelidir.
Anayasa güvencesi altında
* Yurttaşların yasal ve şiddete dayanmayan hak arama talepleri zor ve baskı ile karşılanmamalıdır.
* Anayasa'nın da güvencesi altında olan hakların kullanılması engellenmemelidir. (NU)