1982 Anayasası'nın ormanlar ve orman köylüleri ile ilgili 169 ve 170. maddelerini değiştirme tasarısının Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde (TBMM) görüşülmeye başlandığını ve her iki maddenin de referandumsuz kabul sayısını bulduğunu hatırlatan TMMOB açıklamasında, değişikliklerin "Türkiye'de devlet ormanlarının özel kişi ve kuruluşlara peşkeş çekilmesine engel olan anayasal güvenceleri ortadan kaldırmayı amaçladığı" vurgulandı.
TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Kaya Güvenç, TBMM üyelerinin ilk oylamada referandumsuz kabul sayısını bulamayan değişiklik önerilerini reddetmelerini istedi.
Düzenlemeyi dört gözle bekleyenler...
Orman arazisini hukuk dışı yollarla kullanan ya da kullanmayı planlayanların düzenlemeyi dört gözle beklediklerini vurgulayan Güvenç, düzenlemelerin ekolojik, ekonomik ve toplumsal sakıncaları bulunduğunu açıkladı:
"Bu düzenlemeyi dört gözle bekleyenler arasında; orman arazileri içinde Beykoz'da, Ömerli Barajı koruma alanı içinde, sahillerde kaçak villaları konduran, küçük villa parsellerini ormandan kattığı alanlarla genişletip çiftliğe dönüştürenler; orman işgalcisi vakıf üniversiteleri; ülkenin sahillerindeki orman alanlarını kiralama yolu ile sözde yap-işlet-devret modeli ile turistik tesisleri yapanlar bulunmaktadır.
Anayasanın 169 ve 170. maddelerini değiştirme girişimleri öngörüldüğü gibi gerçekleştirildiğinde; orman alanlarımızın arazi vurguncularının yağmasına açılacağı ve ekolojik, ekonomik ve toplumsal yönde son derece sakıncalı sonuçlara yol açılacağı açıktır."
Yönetim ve işletme hakkı özel kişi ve kuruluşlara
TMMOB açıklamasında, tasarıda yer alan düzenlemeler ve sonuçları da yer aldı. Tasarıya göre;
* Hükümet, ormanların korunması ile ilgili Anayasa'nın 169. maddesinin 2. fıkrasındaki "Devlet ormanları kanuna göre, Devletçe yönetilir ve işletilir" hükmü yerine, "Devlet ormanları kanuna göre, Devletçe yönetilir, işletilir ve işlettirilir" hükmünü getirerek, Devlet ormanlarının yönetim ve işletme hakkını yerli ve yabancı özel kişi ve kuruluşlara devretmeyi amaçlamaktadır.
Bu düzenleme, ormansızlaştırma uygulamalarını hızlandıracağı gibi, orman köylüsünün çevrelerindeki ormanlardan yararlanma olanaklarını da kısıtlayacaktır. Orman köy kooperatiflerini işsiz ve işlevsizleştirecek bu düzenleme ile orman köylülerinin geçim kaynaklarının sermayeye verilmesi amaçlanmaktadır.
Araziler satılabilecek
* Hükümet, Anayasanın orman köylülerinin korunması ve desteklenmesi ile ilgili 170. maddesinin 1. fıkrasını ikiye bölerek, "31.12.1981 yılından önce bilim ve fen bakımından orman niteliğini kaybetmiş ve orman sınırları dışına çıkarılmış yerlerin devri, tahsisi, terki, kiraya verilmesi, üzerinde sınırlı ayni hak tesisi, satışı ve satış gelirlerinden, orman köylülerinin kalkındırılmalarının desteklenmesi amacıyla ayrılacak payın belirlenmesi kanunla düzenlenir. Orman Köyleri sınırları içinde kalan yerlerin satışında, kullanıcısı orman köylüsüne öncelik tanınır" şeklindeki 3. bir fıkra eklemektedir.
Oysa, Anayasanın 170. maddesi, bu alanların "Orman köylüsünü kalkındırabilmek amacı ile, bu köyler halkına tahsisini" öngörmektedir.
Bu değişiklikle, 2. ve 3. şahıslara satılması hedeflenmektedir. Bu düzenleme yeni bir imar affına yol açacaktır. Aynı zamanda, devlet ormanı sayılan arazileri işgal etme eylemlerini özendirecek ve yaygınlaştıracaktır.
170. madde, orman köylerinin sınırları içinde kalan yerlerin bile orman köylüsü olmayanlara da satılabilmesine olanak verecek biçimde değiştirilmektedir. Böylece, 17 bin orman köyündeki 8-9 milyon yurttaşımızın onlarca yıldır üzerinde yaşamaya çalıştıkları, tarım ve hayvancılık yapageldikleri yerler de satılabilecektir. Bu ise, milyonlarca orman köylüsünün işsizlikle ve yoksullukla yüzyüze gelmesine neden olacaktır.
Metrekareye 5 dolar
Gündeme getirilen bu Anayasa değişiklikleri büyük bir iddiaya dayandırılmaktadır. Bu düzenlemeler sonunda 25 milyar doları bulacak bir gelir elde edileceğini söyleyen iktidar bu iddiasıyla kamu oyunu yanıltmaktadır.
Anımsanacağı gibi, 1997'de orman köylülerine satışı yapılan 6 bin 700 hektar karşılığında 14.9 trilyon gelir elde edilmiştir. Bu satışın ortalama metrekare geliri bir doların altındadır.
Bu yeni düzenleme ile ilgili olarak verilen bilgilere göre, satışa sunulacak alan 470 bin hektardır. Yani beklenen gelir metrekareye 5 dolar olmaktadır. Dolayısıyla, beklenen gelir abartılmaktadır.
Kaldı ki, diğer özelleştirme gelirlerinde olduğu gibi, yapılacak harcamaların da hesaba katılmadığı görülmektedir. Bu durum da, yapılmak istenen değişikliğin az sayıda kişiye işgal ettikleri orman arazilerinin satışı olduğuna ilişkin bir kanıttır. (BB/NK)