"AB'nin, PKK'yı söz konusu değişime yönelten nedenler ne olursa olsun, onun silahlı eyleme son verdiği, önüne siyasal mücadele yöntemlerini koyduğu, hatta kendisini bile feshedip yeni bir yapılanmaya gittiği bir aşamada terörist saymasının haklı bir yanı yoktur, sorunun çözümüne bir yararı da olmaz. Bu karar Türkiye'nin uzlaşmaz ve saldırgan tutumuna cesaret kazandırır."
Burkay, partilerinin geçmişte PKK'nin pek çok saldırı ve tehdidiyle karşılaşmasına karşın, AB'nin "PKK'nın silahlı eyleme son verdiği" bir aşamada böyle bir karar almasını düşündürücü bulduğunu açıkladı.
"Türk devletinin bugün de yapmaya çalıştığı budur: Kürt hareketini bir PKK ve terör olayı gibi göstermek, legal siyasal mücadele alanını Kürtlere kapamak ve onlara hiçbir siyasal ve kültürel hak tanımamak.."
Burkay, açıklamasında, "oysa teröre karşı olan, ülkesinde barış ve demokrasi isteyen bir rejimin yapması gereken, hazır silahlar susmuşken, sorunun çözümü için adımlar atmak ve siyasal, barışçı alanı açmaktı" dedi.
Burkay açıklamasında şu noktalara dikkat çekti:
* PKK çevrelerinin bu karara yönelik yorumları da gerçekçi değildir. Öncelikle, bununla tüm Kürtler terörist diye suçlanmış ya da tüm Kürt hareketi yasaklanmış değildir.
* PKK bindiği dalı kesti. Şimdi ise, yıllar boyu düşmanlık ettiği, yok etmeye çalıştığı diğer Kürt örgütlerinden yanık yanık, hatta suçlama ve tehditle karışık bir şamatayla, destek istemekte. Oysa kendi düşen ağlamaz ve yere düşen dalı da kimse artık oraya monte edemez..
* Biz, Kürdistan Sosyalist Partisi olarak kendimiz ve tüm öteki Kürt örgütleri için yurt içinde legal siyasal çalışma hakkı istiyoruz. KADEK de dahil, demokratik normlara uygun siyasal çalışmayı kabul eden herkese bu hak tanınmalıdır.
* Avrupa Birliği değerlerine, normlarına uygun davranmalı ve aday ülke olan Türkiye'nin pervasızca baskı uygulamalarına karşı çıkmalıdır. (NM)