TMMOB Şehir Plancıları Odası İl Başkanı Erhan Demirdizen, "Düzenleme yapılırken, ilgili kamu kurum ve kuruluşları, belediyeler, Odamız gibi uzun yıllardır bu konularda teknik bilgi birikimi bulunan sivil ve kamusal kuruluşların görüşlerine başvurulması yararlı olacak" dedi.
"Konu günlük tartışmaya alet ediliyor"
Şehir Plancıları Odası, 16 büyükşehir belediyesinin sınırlarında genişleme yapmayı öngören bir yasa teklifinin Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) İçişleri Komisyonunda kabul edilerek hızla Meclis Genel Kuruluna sunulmak üzere olduğunu hatırlattı; şu açıklamayı yaptı:
* Geçmişte olageldiği gibi böylesine hassas bir konu yine politikacıların günlük tartışmalarına alet ediliyor. Oysa büyükşehir belediyelerinin sınırlarının genişletilmesi konusu tamamen teknik bir konudur ve öncelikle teknik çerçevede değerlendirilmesi gerekiyor.
* Şehir Plancıları Odası, büyükşehirlerin sınır ve mücavir alan sorunlarının olduğunu yıllardır dile getiriyor. Başta İstanbul, Ankara ve İzmir olmak üzere hemen bütün büyükşehir belediyelerimizin mücavir alanlarının yeterli olmadığını söylüyoruz.
* Bu belediyelerin etrafında, büyükşehir belediyesine bağlı olmadan faaliyet gösteren belediyeler giderek daha fazla soruna yol açıyor. Büyükşehirler, etraflarında kontrolsüz bir biçimde gelişen "belde belediyeleri"nin baskısı altındadır.
* Bu tür belediyeler, bugüne kadar büyükşehirlerdeki kentleşme taleplerini karşılayarak dev boyutlarda büyüdü. Buralarda sağlıklı bir kentleşme ve altyapı sağlanması mümkün olmadı. Adeta büyükşehirlerin etrafında dev konut banliyöleri haline gelmiş olan bu beldeler, büyükşehir belediyelerinin hizmet sunumunda da ciddi aksamalara yol açtılar.
"Bedeli şehirde yaşayanlar ödüyor"
* Buralardaki gelişmeyi bugüne kadar politikacılar da teşvik ettiler. Büyükşehir belediyesi sınırları içinde yapılan yatırımlarda sağlanmayan vergi, resim, harç vb avantajların buralarda sağlanması, bu tür yerleşmelerin büyükşehirlerin etrafında adeta "mantar gibi" türemesine yol açtı.
* Büyükşehirlerimizin daha yaşanabilir duruma getirilebilmesi için, büyükşehirlerin etki alanlarında kalan bütün metropoliten bölgenin koordinasyon içinde planlanması ve yönetilmesi gerekiyor.
* Türkiyede 1980'li yıllarda uygulanmaya başlanan büyükşehir belediyesi modeli bu arayışın bir sonucudur. Aradan geçen zaman içinde büyükşehir belediyesi modelinin bu planlama bütünlüğü ve yönetim koordinasyonunu sağlamakta yeterince başarılı olamadığı da izlendi.
"Belediye sayısı azalmalı, sınırı genişlemeli"
* Bu başarısızlığın tek nedeni idari sınırlarının yetersizliği değildir. Ancak sınırların yetersiz kaldığı; İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Adana gibi büyükşehirlerimizin etrafında bazan bağlı ilçe belediyelerinin nüfuslarından daha büyük "belde belediyeleri"nin oluştuğu da bir gerçektir.
* Bugüne kadar bu "belde belediyeleri"nin kurulmasına onay veren siyasiler yaşanan sorunların başlıca sorumlularıdır.
* Türkiye'de 3300'den fazla belediye bulunuyor ve bunların bir bölümü siyasi amaçlarla kuruldu. Örneğin, bu belediyelerin büyük bir çoğunluğu belediye hizmetlerini etkili bir biçimde sunamıyorlar.
* Belediye sayısının azaltılarak belediye sınırlarının bütün olarak ülke genelinde genişletilmesinin teknik çalışmasına zaman yitirilmeksizin başlanmalı.
* Büyükşehirlerin etrafında kurulan "belde belediyeleri" ise, yaşanan deneyimler ışığında, çoğunlukla birer "kent suçu" anıtı yarattılar.
* Buralar kent bütünü içinde kanayan birer yara durumunda. Bu beldelerin çok kısa zamanlar içinde kaçak yapılaşma yoluyla büyüdüğü ve aceleci siyasi kararlarla belediye haline getirildikleri açık bir gerçek.
* Sonuç olarak, hükümetin Meclise sevk ettiği yasa tasarısı prensip olarak doğrudur. Ancak, hangi şehirde hangi beldelerin ve ilçelerin büyükşehir sistemine bağlanması gerektiği tamamen teknik olarak üzerinde çalışılması gereken bir konudur.
"Denizli Büyükşehir olmalıydı"
* Eğer bu teknik çalışmanın yeterince yapılmadığı kuşkuları oluşursa, yasanın tamamen siyasi amaçlarla hazırlandığını söylemek mümkün olabilecek.
* Öte yandan, tasarı ile yapılan sınır düzenlemeleri, büyükşehir belediye modeli ile ilgili yapılması gereken çalışmaların yalnızca bir bölümüdür.
* Bugün Türkiye'de Denizli gibi büyükşehir belediyesi olması gerekip de yapılmamış belediyeler olduğu gibi, Adapazarı gibi depremden sonra hızla büyükşehir belediyesi yapılmış belediyeler bulunuyor.
* Bu tür siyasi kararların bu vesileyle gözden geçirilmesi de yararlı olacak. Yine Adapazarı ile İstanbul'un benzer belediye modeli içinde yönetilmeye çalışılması da çözülmesi gereken başka bir sorundur.
"Birikimli kuruluşlara başvurulmalı"
* Ülke nüfusunun yarısına yakınının yaşadığı böylesine önemli şehirlerimizin belediye yapısında değişiklik yapılırken, siyasi acelecilik yapılırsa, teknik yönleri yeterince ele alınmazsa, Türkiye önemli bir fırsatı daha kaçırmış olacaktır.
* Bu yasal düzenleme yapılırken, ilgili kamu kurum ve kuruluşları ile belediyelerin yanısıra, Odamız gibi uzun yıllardır bu konularda teknik bilgi birikimi bulunan sivil ve kamusal kuruluşların görüşlerine başvurulması yararlı olacak.
"Önemli olan çözüm getirmesi"
* Aslolan, 28 Mart seçimlerinde ne getirip ne götüreceğini tartışmaktan çok, bu düzenlemelerin büyükşehirlerde yaşanan kentleşme, şehircilik ve planlama sorunlarının çözümüne katkısının olup olmayacağının anlaşılmasıdır.
* Eğer yasa tasarısı ile bu sorunların hiç değilse belirli ölçülerde hafifletilmesi sağlanabilecekse, tasarının yasalaşmasının toplum yararına olacağı açıktır. Ancak bunların anlaşılabilmesi için öncelikle tasarının ilgili uzmanlar ve kamuoyunda tartışmaya açılması yararlı olacaktır. (EÖ)