Mazlumder Genel Başkanı Ensaroğlu, bunları "din ve vicdan özgürlüğünü doğrudan engelleyen" girişimler olarak değerlendirdi.
"Başörtüsü, kippa ve büyük haca yasak"
Cumhurbaşkanı Jacques Chirac'in, Stasi komisyonu raporu ışığında yaptığı açıklama ile, ilk ve orta dereceli devlet okullarında dini sembollerin kullanılmasının yasaklanmasını istediğini açıklayan Mazlumder Genel Başkanı Ensaroğlu, bunu "tek tipleştirme ve zorunlu entegrasyon çabası" olarak değerlendirerek şöyle dedi :
* Devlet okullarında Müslüman kız öğrencilerin başörtüsü takması, Musevi öğrencilerin kippa giymesi ve Hıristiyan öğrencilerin de gereğinden büyük haç takmalarının laik değerleri zayıflatacağı ve dini gruplar arasında ayrımcılığı körükleyeceği gerekçesiyle yasaklanması isteniyor.
" Zorunlu entegrasyon çabası"
* Hangi gerekçe ile yapılırsa yapılsın Fransa'da hayata geçirilmek istenen uygulama, din ve vicdan özgürlüğünü doğrudan engelleyen ve asla meşru gösterilemeyecek bir uygulamadır.
* Fransız yetkililerin laisizm adı altında korumaya çalıştıkları değer, ne yazık ki çok kültürlülük ve farklı toplumsal kesimler arasında diyalog kurmak yerine baskı ve dayatma ile tek tipleştirme ve zorunlu entegrasyon çabalarından başka bir şey değil.
* Çoğu kez özgürlükçü yasaları ve 1789 Devriminin kazanımları ile övünen Fransız toplumunun bu yasaklar karşısında gereken tepkiyi göstermemeleri de oldukça kaygı verici.
* Bir arada barış içinde yaşamayı tehlikeye sokan bu girişim, hiç şüphe yok ki toplumsal dokuyu bozacak ve kamplaşmalara yol açacak kadar ciddi sonuçlar doğuracak.
"Müslümanlara 'ya sev ya terket'"
* Fransız Hükümeti uluslararası insan hakları mekanizmaları karşısında da zor duruma düşecek.
* Son dönemde kimi Avrupa ülkelerinde özellikle Müslümanlara yönelik olarak yüksek sesle dillendirilmeye çalışılan yasaklar, 11 Eylül saldırıları ve Irak'ın işgali ile birlikte tehdit ve şantaj politikalarına dönüştürülüyor ve adeta "ya sev, ya terk et" baskısı yapılıyor.
* Güvenlik kaygılarının öne çıktığı Avrupa'da Müslüman kesimin potansiyel tehlike olarak gösterilmek istenmesi toplumsal uzlaşma ortamını bozacak ve ırkçılığı körükleyecek. Bu yaklaşımların biran önce sona erdirilmesi gerekiyor.
"Türkiye'deki yasakçı çevreler seviniyor"
* Fransa'da uygulanmak istenen yasakların Türkiye'deki yasakçı çevrelerce sevinçle karşılanması şaşırtıcı değil. Çünkü aynı çevrelerin dünyanın farklı bölgelerinde yaşanan insan hakları ihlallerini çoğu kez alkışlayarak desteklediği bilinen bir gerçek.
* İnsan hakları değerlerini ayrımsız ve önyargısız bir şekilde savunan herkesi, barış içinde bir arada yaşamanın vazgeçilmez güvencelerinden biri olan din ve vicdan özgürlüğünün hiçbir kısıtlama olmaksızın yaşanabilmesi doğrultusunda tavır almaya davet ediyor ve Fransız Hükümetini de bu yasakçı anlayıştan biran önce vazgeçmeye çağırıyoruz.