TMMOB Şehir Plancıları Odası'na göre, bu tasarı 17 Ağustos ve 12 Kasım depremlerinden hiç ders alınmadığının belgesi:
"Hazırlanan yasa tasarısı ile kaçak yapılar tarafından işgal edilmiş orman alanları ve kamu mülklerinin işgalcilere satılması öngörülmektedir. Bu düzenleme tümüyle kaçak ve kontrolsuz oluşmuş alanların yasallaştırılmasından başka bir şey değildir."
Hazine'nin değil toplumun "ortak varlığı"
TMMOB Şehir Plancıları Odası Genel Başkanı Necati Uyar 'ın imzasıyla yapılan açıklamada şu noktalara dikkat çekiliyor:
* "Tasarı ile satışı öngörülen 'hazine' arazileri, aslında toplumsal mülkiyeti 'kamu'ya ait olan, yalnızca 'hüküm ve tasarruf' yetkisini kamu adına hazinenin kullandığı arazilerdir.
* 'Hüküm ve tasarrufu' Hazineye ait olan araziler , satışı halinde geri dönüşü mümkün olmayan, toplumun ortak varlığıdır.
Ormanlarımız ve Anayasa'ya aykırılık
* Anayasanın 169. Maddesinde 'Devlet ormanların korunması ve sahalarının genişletilmesi için gerekli kanunları koyar ve tedbirleri alır... Devlet ormanlarının mülkiyeti devrolunamaz ... Ormanlara zarar verebilecek hiçbir faaliyet ve eyleme müsaade edilemez. Ormanların tahrip edilmesine yol açan siyasi propaganda yapılamaz; münhasıran orman suçları için genel ve özel af çıkarılamaz.' denilmektedir.
* Bu nedenle; Kanun tasarısının Orman Alanları ile ilgili 3'ncü maddesi ile 4'ncü maddesi Anayasanın 169 ve 170'nci maddelerine aykırı düzenlemelerdir. Bilerek bu tür düzenlemelerin yapılması anayasal suçtur .
Belediyelere sus payı: Yüzde 10
* Tasarının beşinci maddesinin ikinci bendindeki düzenleme, belediyelere rüşvet önerisidir.
* Bir tür 'sus payı' olarak nitelenebilecek bu uygulamaya en çarpıcı örnek, satış işleminden elde edilecek miktarın %10'nun belediyelere devredilmesi ile ilgili düzenlemedir.
* Belediyelerin bu 'nemalandırılma' ve suç ortaklığı teklifini kabul etmeyeceklerini umarız.
Yerel Yönetimler Yasa Tasarısıyla Çelişki
* Bu düzenleme bir yandan da hükümetin samimiyetsizliğinin açık göstergesidir. İki yıldan bu yana elden ele dolaşan, uğrunda Belediye Başkanları'nca eylem yapılan, çıkarılacağı sözü verilen ancak bir türlü çıkarılmayan 'Yerel Yönetimler Yasa Tasarısı'nda tümüyle Belediyelere devredilmesi düşünülen arazilerin yerine bu düzenlemede satıştan elde edilecek gelirin yüzde 10'luk bölümünün Belediyelere verilmesi önerilmektedir.
* Düzenlemede Belediyelere verilecek payların en az yarısının altyapı ve imar giderleri için harcanması zorunluluğu da getirilmiştir.
* Oysa, düzensiz, kaçak yapılaşmanın bulunduğu alanların arsa bedelinin % 5'i gibi bir oranıyla altyapı sorunlarının giderilmesi , bu alanların planlanarak dönüşümünün sağlanması olanaksızdır .
* Bu düzenleme ile Belediyeler bugün içinde bulunduklarından daha büyük bir borç yükü altına gireceklerdir.
* Tasarının beşinci maddesindeki düzenleme ile gecekondu işgali altındaki alanlar 'toptan' Belediyelere satılmakta ,
* Belediyeler eliyle de işgalcilere satılması ve bu alanların öncelikle planlanması istenilmektedir.
* Bu düzenleme ile Belediyeler hem büyük bir yükün altına sokulmakta, hem de suça ortak edilmektedir.
* Her yönüyle tam bir İmar Affı olan bu düzenleme; kentlerin çevresindeki doğal yaşam alanlarında ve ülke ormanlarındaki işgalleri özendirecek ve arttıracaktır.
Odalara da "Rüşvet" verilmek isteniyor
* Yine hükümet,' TMMOB ve bağlı Odaları da, belediyeler gibi, belirli bir düzeyde bu satışlara 'dahil etme' yolunu tercih etmiş bulunmaktadır.
* Satışa çıkarılacak hazine arazilerinin 'kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşları' tarafından 'amaçlarına uygun olarak' alınabileceği düzenlenmiştir.
* Kanunla kurulmuş bulunan meslek odamız , bu kamu arazilerinin 'ekonomiye kazandırılması' söyleminin aracı haline gelmeyeceği gibi, 'amaçlarına uygun olarak' hazine arazilerinin 'topluma kazandırılması' amacıyla kamuoyunu bilgilendirme görevini sürdürecektir.
* Şehir Plancıları Odası, tasarı ile getirilen düzenleme uyarınca, Türkiye'nin hiçbir bölgesinde arazi satın almayacaktır .
Anayasa'yı çiğniyor
* Türkiye Cumhuriyeti Anayasası , planlı kentleşmeyi, yurttaşların konut hakkını ve sağlıklı bir çevrede yaşamalarını güvence altına alan, bu konuda devlete görevler veren hükümler taşımaktadır.
* Oysa, kamu arazilerinin krize kaynak aramak üzere 'planlanarak' satılması ile ilgili yasal düzenlemeler, bu Anayasal hükümleri çiğnemektedir .
Devletin arazi rantı yaratması: Hukuk devletine aykırı
* Devletin 'arazi rantı' yapmak suretiyle kaynak yaratması'demokratik hukuk devleti' ilkesine aykırıdır .
* Tasarı kanunlaşırsa, kamu, planlama yetkisini 'maksadı dışında kullanmak' durumuyla karşı karşıya kalacaktır.
* Kişi başına düşen yeşil alanın ve kamunun gereksinimi olan diğer sosyal donatı alanlarının Avrupa'da en düşük düzeylerde kaldığı ülkemizde, bu çağdaş kent standartlarına, gelecekte erişilebilmesi için başlıca 'kaynak' olan kamu arazilerinin krize 'yem' edilmesi , hiçbir biçimde bilimsel ve mesleki ölçütler ile kamu yararı ilkesine uygun bir siyasi tavır değildir. "