Sezer, dört yıl önce yasalar değişsin demişti
Alataş, sivil toplum örgütlerinin, hukuk kuruluşlarının, aydınların ve tüm kamuoyunun da özgürlüğüne sahip çıkmasını, bu konuda hükümeti ve TBMMyi desteklemesini istedi.
Cumhurbaşkanı Sezerin Anayasa Mahkemesi Başkanlığı görevini yürütürken, Anayasa Mahkemesinin 27 Nisan 1999daki 37. kuruluş yıldönümünde yaptığı ve düşünce özgürlüğünü savunduğu konuşmasını hatırlatan Alataş, sözlerini şöyle sürdürdü:
Dün düşünceyi sonuna kadar savunanlar, bugün düşünceyi hapsetmek için yetkilerini zorluyorlar. Sayın Cumhurbaşkanı, başta ayrılıkçı hareketlerin güçlü olduğu İngiltere ve İspanya olmak üzere, tüm Avrupa ülkeleri vatandaşlarının sahip olduğu düşünce özgürlüğünü, kendi vatandaşları yönünden neden sakıncalı gördüğünü açıklamalıdır.
Düşüncenin açıklanması sınırlandırılamaz
Cumhurbaşkanı Sezerin 1999da yaptığı; düşünce özgürlüğünün tam olarak sağlanması için anayasada ve yasalarda ivedilikle değişiklik yapılmasını; evrensel standartların Türkiye hukukuna kazandırılmasını istediği konuşması şöyleydi:
"...Ancak, düşünce açıklama kavramına girmeyen eylemler, yasaklanıp, cezalandırılabilir. Demokratik ülkelerde, salt düşünce açıklaması cezalandırılamaz. Maddî eyleme dönüşmeyen düşünce açıklamasının cezalandırıldığı durumlarda, demokrasiden söz edilemez. Kimi düşüncelerin açıklanmasının yasaklanması, o düşüncedeki kimselerin özgürlüğünü ortadan kaldırır. Özgürlüğün düşünce açıklanmadan önce sınırsız olduğu, düşünce açıklandıktan sonra bunun suç oluşturabileceği görüşü demokratik toplum düzeninin gerekleriyle bağdaşmaz. Açıkça eyleme ve suç işlemeye tahrik niteliği taşımayan, somut bir tehlike yaratmayan düşünce açıklamalarının sınırlandırılmaması gerekir. Düşünce açıklaması, eylemden ayrılmalıdır.
Demokratik toplumlarda, düşünce açıklamasının değil, eylemin sınırlandırılması söz konusu olabilir. Eşitlik kuralı, düşüncenin açıklanması özgürlüğünün sınırlandırılmasına olanak vermez. Özgürlüğe getirilen sınır, insan kişiliğine sınır sayıldığından bu konuda çok özenli davranılması gerekir. Sınırlama, özgürlüğü ortadan kaldıracak ya da onu kullanılmaz duruma getirecek ölçüde olmamalıdır.
Uygarlık düzeyinin bir göstergesi olarak kabul edilen ve uluslararası alanda büyük gelişme gösteren insan hakları hukuku verileri hukukumuza yansıtılmalı, uluslararası sözleşmeler karşısında Anayasa ve yasa kurallarının gözden geçirilerek, sözleşmelerde öngörülen evrensel standartlar hukukumuza kazandırılmalıdır." (BB)