1. AKEL M.K. Plenumu direk müzakerelerin 16 Ocak 2002 tarihinde yoğun bir biçimde başlaması konusunda varılan anlaşmayı, 2002 yılına özel önem veren önemli bir gelişme olarak değerlendirir. Dolaylı görüşmeler devrini çok önceden tamamlamıştır ve yerini direkt görüşmelere bırakması gerekiyordu.
Türk tarafı direk diyaloğu önerirken olumlu bir izlenim ve sorunun çözümünü arzulayan taraf görünümü vermek istiyordu. Kıbrısrum tarafı doğru bir yaklaşımla Kıbrıs sorununun çözümünü iIeri götürme doğrultusunda bu görüşmeler BM çerçevesinde gerçekleştiği sürece bu sürece katılma kararı Verdi.
2. AKEL M.K. Plenumu direk görüşmelerin BM Genel Sekreteri gözetiminde başlamasını olumlu bir gelişme olarak değerlendirir. Aynı zamanda bugünkü verilerin özel bir iyimserliğe ve özellikle de yurt dışında yaratılmaya çalışılan beklentileri haklı kılacak bir ortam olmadığı tespiti yapar. AKEL aşağıda belirtilen nedenlerden dolayı sürece ihtiyatla yaklaşır:
BİR: Türk politikası Kıbrıs sorununda değişmediği görünümü veriyor. Türk resmi çevrelerin ve Denktaş'ın açıklamaları, taktik nedenlerde konfederasyon kavramına değinilmemekle birlikte iki egemen devlet çözümünde ısrar edildiğinin ispatıdır. Eğer Türk tarafı soruna yaklaşımda felsefesinde ve politikasında değişiklik yapmazsa adil, kalıcı ve karşılıklı kabule dilebilir bir çözüm bulunması mümkün değildir.
İKİ: Açık ki görüşmeler, AKEL'in Kıbrıs sorununun çözüm arayışlarında doğru temelden sapma olarak değerlendirdiği BM Genel Sekreterinin 12 Eylül 2000 tarihinde yaptığı konuşmasında ortaya koyduğu parametreler çerçevesinde yapılacaktır. Bu sapma bundan sonraki gelişmelere de mührünü vuracaktır. Sonuç olarak görüşmelerde, diyaloğun doğru temelde yapılması için sürekli bir mücadele verilmelidir.
ÜÇ: Uluslararası faktör, Doruk Anlaşmaları ve BM kararlarına uyum için Türkiye ve Denktaş üzerinde baskı uygulamaya hazır olmadığı görünümü veriyor. Tersine tüm göstergeler, Amerikalılar ile İngilizlerin BM'in somut bir anda görüşmeler masasına BM kararlarının öngördüğü federasyon ile Türk tarafının konfederasyon talebi arasındaki mesafeyi kapatacak bir öneri koyma çalışması yaptığı yönündedir.
3. Cumhurbaşkanı Kleridis görüşmelere giderken Kıbrısrum tarafının Kıbrıs sorununun çözümü yönünde var olan iyi niyetini ve samimi arzusunu ifade ediyor. Cumhurbaşkanının bunun yanı sıra Kıbrıs sorununun çözümünde BM kararları ve Doruk Antlaşmaları tarafından belirlenen ilkeleri yakından ve kararlı bir şekilde savunan görevi vardır. AKEL siyasi liderliğin zamanında ve tam olarak bilgilendirilmesini, gelişmelerin Ulusal Konsey tarafından kollektif olarak ele alınmasını ve Ulusla Konsey kararlarına saygı gösterilmesini bekliyor. Cumhurbaşkanı bu çerçevede hareket ettiği sürece Kıbrıs sorunun çözümünde üstlendiği yeni uğraşında AKEL'in desteğine sahip olacaktır.
4. AKEL bu aşamada Kıbrıs'a ve Kıbrıs halkına karşı sorumluluğunu sütlenerek tüm dikkatini önümüzdeki görüşmelere yoğunlaştıracaktır. Fakat bu doğal olarak bugünkü zor duruma gelinmesinde Kleridis- DİSİ hükümetinin sorumluluğunu ortadan kaldırmaz. Kleridis'in cumhurbaşkanı seçtirilmesi için 1992 yılında ortaya çıkan çözümün ileri götürülmesi engellendi. Kleridis'in yeniden seçilmesi hedefi ile yanıltıcı "yanardağ" ve "füze söylemi" de 1998 yılında kendi bedelini getirdi ve bunun etkileri bugün de görülüyor. Kıbrıs sorununun çözüm arayışının temelinden sapmasının başlangıcı olan G-8'lerin açıklaması, hükümet tarafından alkışlandı. BM Genel Sekreterinin sapmayı tamamlayan 12 Eylül 2002 açıklamasına ilişkin sözlü güvenceleri hükümet edenler tarafından yeterli görüldü. Sonuç olarak hükümet edenler bugünkü zorlukların ve yarınki ikilemlerin sorumluluğunu taşımaktadır.
5. AKEK M. K. Plenumu Kıbrıs sorununda yeni kritik ve belki de ülkenin geleceği açısından belirleyici bir döneme girdiğimiz değerlendirmesi yapar. Gelişmeler sürecinde Kıbrıs sorununun içeriği konusunda Avrupa Birliğine tam üyelikle bağlantılı ciddi ikilemlerle karşı karşıya kalınması olasılık dışı değildir. Ciddi ikilemler olasılığı vardır. Aynı zamanda Türkiye'nin entegrasyon ve dahası işgal bölgesini ilhak tehdidi vardır. Hükümet edenlerin durumu gözle gösterme uğraşılarının bir yararı yoktur, tersine bu bizi atalete götürür. AKEL, Türkiye'nin tehditlerini ve ciddi ikilemleri Kıbrıs sorununda ve AB'ye tam üyelikte tezlerini değiştirmek için değil, tüm olasılıklara karşı durma konumunda olmak için Yunanistan hükümeti ile birlikte ciddi olarak düşünmek için gündeme getiriyor. Hedef, nereden kaynaklanırsa kaynaklansın tüm tehlikeleri ortadan kaldırmak ve Kıbrıs'ın Avrupa Birliği sürecini ve üyeliğini, , BM çerçevesinde ve uluslararası örgüt kararları ve Doruk antlaşmaları temelinde her iki toplumun da çıkarına Kıbrıs sorununun doğru bir çözümü için gerçekten katalizöre dönüştürmektir.
6. Direkt görüşmelerin başlaması öncesi M. K. Plenumu BM'yi , Güvenlik Konseyini ve üye devletleri, Avrupa Birliğini ve genel olarak uluslararası faktörü, Kıbrıs sorununun BM kararları ve Doruk anlaşmaları ile uyumlu çözümü doğrultusunda görüşme masasına samimi olarak dönmesi için Türkiye ile Denktaş üzerinde baskı uygulayarak doğru bir rol oynamaya davet eder. Uluslararası faktörün , Kıbrıs sorununun çözüm ilkelerini desteklememesi, ve bu ilkelerden uzaklaşmasının Kıbrıs sorunun çözümsüzlüğüne, barıştan ve Doğu Akdeniz'de istikrarın güçlenmesinden uzaklaşılmasına katkı yapar
7. AKEL M. K. Plenumu eşit olmayan , çok zor koşular altında barış ve federasyon için mücadele eden Kıbrıslıtürk vatandaşlarımıza saygı duyguları ile seslenir. AKEL, hem toplumların hem de tüm Kıbrıs'ın geleceğine yönelik haykırışlarına dikkatli bir şekilde kulak verildiğinin güvencesine verir. AKEL yaklaşımlarında Kıbrıslıtürklerin insan haklarının ve Kıbrıstürk toplumunun güvenlik gereksinimlerini ciddi bir şekilde dikkate almaya devam edecektir. AKEL iki toplumun yeniden yakınlaşması ve dostluğu için mücadeleye devam edecektir.
AKEL M. K. Plenumu Ankara ve Denktaş'ı aşırı görüşlerini terk etme ve iki bölgeli, iki toplumlu federal bir çözüme katkı yaparak uluslararası hukuka, BM karalarına ve doruk antlaşmalarına saygı göstermeye davet eder. Kıbrıs sorununa bulunacak adil ve kalıcı bir çözüm Kıbrıslıtürklerin fakat aynı zamanda Türkiye'nin de çıkarınadır.
8. Direk görüşmeler en iyi koşullarda başlaması dahi AKEL M.K. Plenumu, Kıbrıs sorununun Kıbrıs'ı işgalden, yerleşiklerden kurtaracak, ülkemizi ve halkımızı yeniden birleştirecek, Kıbrıs Cumhuriyetinin birliğini, toprak bütünlüğünü sağlayacak bir çözüm için mücadele verilmesi gerektiği görüşündedir. Hedef iki toplumun güvenliğini ve haklarını sağlayacak bir çerçevede iki bölgeli, iki toplumlu bir devlet ile bir ve tek egemenliği, bir uluslararası kimliği, ve bir vatandaşlığı olan federasyondur. AKEL bu temelde bir çözümün başarılması için yaratıcı tavrını koruyarak bütün gücüyle çalışmasına devam edecektir. Bu çözüm Kıbrıslırum, kıbrıslıtürk, Maronit, ermeni, Latin tüm Kıbrıs halkının olumlu anlamda çıkarlarına hizmet edecektir.
9. AKEL M. K. Plenumu kayıplarla ilgili özel görüşmeden duyduğu memnuniyeti ifade eder. Açık bir şekilde insancıl bir konu olan kayıplar konusu her koşulda Kıbrıs sorundan bağımsız olarak son kayıp kişinin akıbetinin netleşmesi ile çözülmelidir. AKEL direk görüşmelere paralel olan bu sürecin kısa sürede sonuç gitmesini diler.