Usama bin Ladin'in tutumunu, Taliban'ın krize yaklaşımını, Arap halklarının duygularını, sokaktaki sıradan Müslüman'ın düşüncelerini önemseyen yayın politikasıyla El Cezire TV, Washington ve Londra kadar Kahire ve Riyad'ta da kaşların havaya kalkmasına yol açıyor.
Aşağıda, Kasım 2000'de Washington Post'tan,, Howard Schneider'ın Kahire mahreçli olarak geçtiği El Cezire öyküsünün kısaltılmış çevirisi, şimdi Türkiye kanallarında da sık sık logosunu ve ekranını görmeye başladığımız bu kanalın Arap-İslam dünyasındaki anlamı hakkında bir fikir veriyor.
Bağımsız TV Kanalı Araplara Yeni Bir Haber Perspektifi Sunuyor
Howard Schneider, Washington Post Dış Haberler Servisi
7 Kasım 2000 Salı, Sayfa A22
Kahire - Son Arap doruğunun sona ermesinden birkaç dakika sonra, Katar'dan yayın yapan El Cezire Televizyonu doruk sonuçlarını topa tutmaya başlamıştı bile. Radikal İslamcılar ve sonuçlardan memnun olmayan önemli Arap muhaliflerle röportajlar yayınlıyor ve ancak Arap ülkelerindeki devrimler ve İsrail'e karşı silahlı mücadeleyle bölgenin geleceğinin değiştirilebileceğini söylüyordu.
Mısır'ın başkenti Kahire'nin dış mahallelerinde Nil Vadisi'nin sulak tarlalarının ortasındaki bir köyün halıcı dükkanının sahibi Nasır Mondi dört yıldır yayın yapan kanalın katı yorumlarına, Arap hükümetlerini sözünü sakınmadan eleştirmesine dikkat çekiyor, İsrail'e yönelik ağır yayınlarının milyonlarca Arabın düşüncelerini dillendirdiğini söylüyor.
Sıkı resmi denetim altındaki yaygın medyanın çok seyrek yansıttığı duygular bunlar.
On yıllar boyu İsrail'de pek çok şiddet olayı meydana gelmiş ve devlet denetimindeki gazete ve yayın organlarından zehir gibi sözler sarf edilmişti. Ama ancak son birkaç yıldır El Cezire gibi bağımsız Arapça kanallar hem bölgeden yaygın çatışma haberleri geçiyor hem de Arap hükümetlerini İsrail saldırılarına karşı ne yanıt verileceği konusunda zorlu sorularla sıkıştırıyorlar.
Geçtiğimiz haftalarda, milyonlarca insan Arap başkentlerinde Filistinlilere destek vermek için sokaklara döküldüğünde, El Cezire ve diğer Arapça kanalların, hatta yeni Arapça İnternet sitelerinin sundukları geniş haberler, Kudüs'teki yerel protestonun bölgesel bir harekete dönüşmesini sağladı.
"Bu yayınlar, insanların daha çok şey öğrenmesini ve İsraillilerin yalancı oldukların görmelerini sağladı," diyor Mondi. "Bunlar CNN'de BBC'de ve öteki Batı yayınlarında gösterilmiyor."
"Onlar benim lisanımdan konuşuyor," diyor Mondi. "Arap ülkelerindeki bütün görüşleri aktarıyorlar... Ve başkalarının ne dediklerini duyunca, sizin duygularınızın da desteklendiğini anlıyorsunuz... Bu da insanların bir şey yapmak istemelerine yol açıyor."
Son günlerin savaşları, yalnızca Gazze Şeridi ve Batı Yakası'nın sokaklarında değil, gitgide çeşitlenen özel, yarı resmi ve resmi uydu yayınları İnternet ve diğer medya servislerinin haber merkezleri ve idarehanelerinde de veriliyordu.
Bir zamanlar hükümet sansürü altında haberciliğin kural olduğu ve Irak gibi ülkelerde süregittiği bu bölgede Mısır Ürdün, Lübnan ve Basra Körfezi ülkelerinde yaşayanlar, artık yalnızca kendi hükümetlerinin resmi görüşlerini değil, öteki hükümetlerin görüşlerini de öğrenebiliyorlar. El Cezire gibi kanalların bağımsız yayınlarını izleyebiliyor, Filistinlilerin kendi kanallarından onların görüşlerine ulaşabiliyorlar.
İngilizce biliyorlarsa BBC ve CNN'i de izleyebiliyorlar. Bir zamanlar dünyadan yalıtılmış Şam gibi kentlerde şimdi insanlar internet bağlantıları varsa evlerinde, yoksa İnternet kafelerde Filistin ya da Radikal İslamcılık davasına adanmış siteleri izleyebiliyorlar. Güney Lübnan'da üslenen radikal İslamcı grup Hizbullah İnternet , uydu televizyonu ve saha kameralarıyla Lübnan'daki dikkatli izleyicilerin olayları gerillaların bakış açısından görmesini sağlıyor. İsrail'de bile moral bozukluğuna neden olabiliyor.
"Nil International" TV
İsrailli ve Batılı yorumcular, Arapça yayınların tek yanlı ya da (bir Filistin karakolunda İsrailli askerlerin linç edilmesi olayında olduğu gibi) olayın önemini azaltan yayınlar yaptıklarını söyleseler de... Arap yayıncılar, nihayet bölgedeki olayların tek yanlı aktarımına son verdikleri kanısındalar.
"Hep Arapların, Mısırlıların, Filistinlilerin duygularının Batılılarca iyi anlaşılmadığını düşünüyorduk. Klişelerden yakınıyor ve bunun değişmesini istiyorduk," diyor Mısır'da yayın yapan "Nil International" TV kanalının baş politika yorumcusu Nihal Saad. Yayının büyük bölümünü İngilizce gerçekleştiren Mısır Enformasyon Bakanlığından lisanslı kanal, Orta Doğu ve Avrupalı diplomat ve aydınlara, olaylara ilişkin Mısır perspektifini sunma amacında.
"Öteki tarafın, İsrail tarafının görüşleri biliniyor ve aydınlatılıyor," diyor Saad. "Filistinlilerse işgal altında Burada direniş var. Bu Hindistan'la Pakistan arasındaki sınır çatışması türünden bir şey değil."
(...)Yayınlarının Filistin'deki protestoların bölgesel bir çapta hareketlenmeye yol açması konusunda görüşlerini belirten El Cezire'nin yeni yayın yönetmeni Salah Negem, "bu bölgede yeni bir olay olması El Cezire'nin kamuoyunu değiştirmesini ya da halkın duygularının kuvvetlenmesini sağlamış olması mümkün," diyor.
"Ama bizim rolümüz bu değil. Amacımız...yalnızca Arap izleyicilere mümkün olduğunca doğru ve çabuk haber aktarmak.. Amacımız duyguları alevlendirmek ya da öfkeyi yaygınlaştırmak değil."
El Cezire konuşma ve demeçlerinin bölgesel ya da uluslararası bir etki uyandırmasını isteyen Arap önderlerin tercih ettikleri bir platform artık. Kanalın Aden Körfezi'nde ABD zırhlısı Cole'un bombalanması sonrasında ilk konuştuğu Arap lider Yemen Devlet Başkanı Ali Abdullah Salih, görüşme sırasında görüşlerinin haber ajansları tarafından hızla öğrenilmesi ve uluslar arası medyaya ulaşmasını istediği için El Cezire'yi seçtiğini açıkça belirtmişti.
Libya Devlet Başkanı Muammer Kaddafi de Arap Zirvesi'ni alaya almak istediğinde El Cezire'ye demeç vermiş kanal Saddam Hüseyin'in demeçlerini de yayımlamıştı. El Cezire radikal İslamcıların ve muhalefetin görüşlerini de düzenli olarak yayımlıyor.
Negem, "biz geleneksel Arap medyası değiliz," diyor. El Cezire Katar hükümetinden fon almakla birlikte kendi gelirleriyle ayakta durmaya çaba gösteriyor; geleneksel Arap yayınları gibi, resmiyete tutsak değil ve suçlama ve ihtilaf yaratmaktan kaçınmıyor.
Jon Alterman Washington Yakın Doğu Enstitüsü için 1998'de yaptığı bir incelemede El Cezire ve diğer yeni medya kuruluşlarının "Arap dünyasında bir ortak kader duygusu" yarattıklarını ve "hükümet tarafından şekillendirilmekle kalmayan ama hükümetin görüşlerini şekillendiren" daha angaje bir kamu oyu oluşmasına yol açtıklarını saptıyordu.
Bu Arap dünyasında haberlerin devletin yayın organlarından yayınlandığı ve diğer ülkelerin görüşlerinin öğrenilemediği on yıl öncesinden çok farklı bir durum (...)
Yeni kanalların sayısı ve gelişmişlik düzeyleri artık Aldura'daki linç türünden olayların yalnızca CNN ya da başka Amerikan haber şebekeleri aracılığıyla ve İngilizce konuşan akademisyenler ya da resmi enformasyon görevlilerin yorumlarıyla aktarılmalarının sonuna gelindiğini haber veriyor.