Sağlık Bakanlığı görevlisi AB Uluslararası İlişkiler Uzmanı Nilüfer Avcıışık, Diyarbakır, Mardin, Şanlıurfa, Kırıkkale ve Çankırı'dan sonra tıoplantılardan altıncısını Bolu'da gerçekleştirdi.
Toplantı, vali Yardımcısı Osman Ebiloğlu, Abant İzzet Baysal Üniversitesi (AİBÜ) Rektörü Nihat Bilgen, daire müdürleri, Sağlık Müdürlüğü çalışanları, hastane başhekimleri, eczacılar, hemşire ve Sağlık Meslek Lisesi öğrencilerinin katılımıyla Bolu Ticaret ve Sanayi Odası salonunda yapıldı.
gerçekleştirilen Bilgilendirme Toplantısı'nda, 367 sayılı Kanun Hükmündeki Kararname ile 1987 yılında bütün Bakanlıklarda oluşturulan AB Koordinatör Daire Başkanlıkları'nın AB ile ilgili raporlar hazırladıklarını belirten AB Uluslararası İlişkiler Uzmanı Nilüfer Avcıışık, AB konusunda Türkiye olarak nereye ve hangi kuruma girme mücadelesi yapıldığı, AB'nin ne yaptığı, hangi politikalardan oluştuğunu, Türkiye'nin AB konusunda yaptığı çalışmalar ile bu konuda Sağlık Bakanlığı'na düşen görev ve yapılan çalışmalar hakkında açıklamalarda bulundu.
AB'nin, büyük devletlerin bulunmasından ötürü büyük savaşların çıktığı Avrupa'da, savaş sorunlarından kurtulmak isteyen devletlerin bir araya gelmesiyle kurulduğunu belirten Avcıışık, "1. ve 2. Dünya Savaşları'nın çıkış noktası olan Avrupa ülkelerinin 'ekonomik bütünleşme barışı sağlar' düşüncesiyle hareket etmelerini gündeme getirmiş. 1952 yılında Almanya ve Fransa'nın oluşturduğu Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu, İtalya -Hollanda - Belçika ve Lüksemburg' un da katılımıyla sayısını 6'ya çıkararak Avrupa Ekonomik Topluluğu' nu oluşturmuşlardır" dedi.
Şu an 15 ülkeyi kapsayan AB'ye girebilmek için, aralarında Türkiye'nin de bulunduğu 13 ülkenin beklemekte olduğunu belirten Avcıışık, "Avrupa'lı olmayan devletin, AB üyesi olamayacağı kesin. AB'de, gümrük olmadan işlem görülürken, sermaye ve hizmetler üye ülkelerde serbest bir şekilde dolaşır. Ortak para (Euro) politikası olan, ortak enerji, ortak vergilendirme, ortak ticaretin yanısıra, vergi kaçakçılığı, insan kaçakçılığı ve göç konularında ortak hareket ediliyor" dedi.
Türkiye'de 20 AB uzmanı olduğunu, bunun yetiştirilen personellerle 40'a çıktığını söyleyen Avcıışık, "Türkiye'de 40 AB uzmanı il il dolaşıp bilgilendirme çalışması yaparken bu sayı Polonya'da 600 civarında. Kopenhag kriterleri, AB girmek için belirlenen kriterlerdir. 1959 yılında AB'ne girmek için müracaatta bulunan Türkiye aradan geçen 43 yıl içersinde inişli çıkışlı bir yol izlemiş, 1963 12 Eylül'ünde imzalanan Ankara Anlaşması'nın 28. maddesi de Türkiye'nin nihai hedefinin tam üyelik olduğunu ortaya koymuştur" dedi.
AB tam üyelik koşullarından da bahseden Avcıışık, "Her yıl 20-30 milyar dolar zarardan kurtulabilmek için Türkiye'nin AB'ye girmesi gerekir. Nihai hedefte tam üyeliktir. Gümrük Birliği imzasından sonra, Türkiye'nin tek çıkarı AB tam üyeliğidir" dedi.