"12 Eylül Anayasası'nın bütünüyle değiştirilmesi, bu değişiklikler sırasında 66 ve 85 sayılı KHK ile yapılan kamuda çalışanların meslek odalarına üye zorunluluğunu kaldıran, siyasal iktidarın vesayetine, meslek alanlarımızın düzenlenmesinde müdahaleye yol açan anti-demokratik düzenlemelerin de geri alınması zorunludur " denilen TMMOB basın açıklamasında kamuoyu ile paylaşmak üzere şu görüşler dile getirildi:
"Özellikle son yirmi yılda üretim ekonomisinin bir yana bırakılarak rant ekonomisine ağırlık verilmesi ülkemizin ve halkımızın geleceğini tehlikeye atmaktadır. Ulusal bilim, teknoloji ve sanayileşme politikalarının belirlenmesi ve gerçekleştirilmesi, yalnızca mühendislerin varlık nedenlerinin perçinlenmesi için değil, halkımızın refah düzeyinin yükseltilebilmesi için de en önemli hedeftir.
"Tarım, enerji, doğal kaynaklar, yerleşim, doğal ve kültürel mirasımızın korunması, çevre, vb. alanlarda IMF ve Dünya Bankasının değil, ulusal politikaların belirlenmesini ve yaşama geçirilmesini sağlayacak siyasal iradenin yokluğu, ülkemizi bir çok alanda, gelişmiş ülkelerin taşeronu durumuna düşürmektedir.
"Özelleştirme uygulamalarının ve kamu kurumlarında sürdürülen politikaların nelere mal olduğu ve yaşanan çürümüşlük özellikle de son günlerdeki, "Beyaz Enerji" operasyonu gibi soruşturmalarla gözler önüne serilmiştir. Son 17 yılda yapılan sözleşmelerin dikkatle incelenmesi, henüz çok küçük bir bölümü ortaya çıkan yolsuzlukların gerçek boyutunu ortaya çıkaracaktır.
"Bu süreç, özelleştirme uygulamalarının ve kamu kurumlarında sürdürülen politikaların iflası olarak tescil edilmek durumundayken, "her şeye rağmen özelleştirme" politikası inatla sürdürülmektedir . Telekom sıradadır. Stratejik öneme sahip, dünya rezervlerinin yaklaşık olarak dörtte üçü ülkemizde bulunan bor madenleri, bilimsel ve teknolojik araştırmalarla ülkeye daha çok katkı sağlayacak yatırımlara konu olması gerekirken, uluslararası tekellere teslim edilmek istenmektedir.
"Endüstri Bölgeleri Yasa Tasarısı ise, yabancı sermaye yatırımlarını teşvik adı altında her türlü tavizi vermek üzere hazırlanmıştır. Dileyenin dilediği yerde; İmar, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma, Maden, Çevre ve Belediye yasaları gibi bir çok yasadan muafiyetle işletme ve tesisler kurmasına, hukukdışı olanlara ise af olanakları sağlayacaktır. Bu uygulamayla bilim ve uzmanlık devre dışı bırakılarak , ülkemiz her alanda "küresel yağmaya" tam ve engelsiz teslim edilmek istenmektedir. Bu düzenlemeden yararlanmak için ne ülkenin kalkınması koşulu vardır ne de kamu yararı koşulu aranacaktır. Özetle bu tasarı "koşulsuz" teslimiyet anlamına gelmektedir."
Üyelerimizin içinde bulunduğu kıskaç
"Kamu kesiminde çalışan üyelerimizin önemli bir bölümü, yaklaşık 600 milyon TL olarak hesaplanan asgari geçim düzeyinin yarısı kadar ücret almaktadırlar. IMF direktifleri çerçevesinde uygulanan ücret politikaları, mühendislerin ve mimarların mesleki kimliklerinde de onarılması güç hasarlar yaratmıştır . Özel sektör de kamu sektöründeki ücretleri bir veri olarak ele aldığından, bu olumsuz durum bütün üyelerimize yansımaktadır. Ayrıca, kamu sektöründe çalışan üyelerimiz arasında da ücret ve özlük hakları açısından önemli ayrımlar bulunmaktadır. Bu sorunların temel çözümü olan grevli ve toplu sözleşmeli sendikal hakların yasalaşması geciktirilmektedir. "