Fotoğraf: MA
Haberin İngilizcesi için tıklayın
Şırnak’ın İdil ilçesine bağlı Turgut Özal Mahallesi’nde, 3 Eylül 2021’de bisiklet sürerken zırhlı aracın çarpması sonucu hayatını kaybeden 7 yaşındaki Miraç Miroğlu’yla ilgili davanın 6. duruşması dün İdil Asliye Ceza Mahkemesi'nde görüldü.
Polis M.K., “taksirle öldürme” suçundan yargılandığı davanın duruşmasına katılmadı.
Avukatı, ölen çocuğu suçladı
MA’nın haberine göre, kimlik tespitinin ardından duruşma, sanık avukatı Sedef Kılıç Akarsu'nun savunması ile başladı.
Kazaya çocuğun neden olduğunu iddia eden Akarsu, şunları söyledi:
“Müvekkilin bulunduğu yol ana yoldur, müteveffanın bulunduğu yol ise tali yoldur. Müteveffaya ait yolda ‘dur’ tabelası ve hız sınırı mevcuttur ayrıca kavşağa yaklaşırken durması gereken tali yoldan gelmesi gereken kişidir, müvekkile ait araçta bir adet kamera vardır, dosya arasında bulunan kamera görüntülerinde kavşağa kontrollü bir şekilde girdiği görülmektedir.
İdil Jandarma Komutanlığı tarafından yürütülen disiplin soruşturmasında kullandığı araca ait hız tespiti yapılmıştır ve 30 kilometre olarak tespit edilmiştir. Müteveffa, müvekkilin aracına sol ön kapıdan çarpmıştır, kapıda bulunan kan izleri ve bisiklete ait izler bu hususu doğrulamaktadır.
Müteveffa kaza anında 7 yaşındadır, ancak karayolları trafik kanununa göre 11 yaş altındaki çocukların karayolunda bisiklet sürmemesi gerekmektedir, kamera görüntülerine göre 17:27:59 saniye de müteveffa kamera açısına girmektedir, 17:28:01'inci saniyede çarpma meydana gelmektedir, 2 saniye içerisinde müteveffa hızlı bir şekilde araca çarpmıştır, ayrıca katılan vekilinin ATK raporlarına yönelik itirazlarını kabul etmiyoruz.”
“Net bir araştırma ve tespit yapılmadı”
Ardından savcılık mütalaası sundu. Zırhlı aracın hız tespitinin yeniden yapılması talep edilen mütalaada, hız tespiti yapılması istendi:
“28.07.2022 tarihli genişletilmiş uzmanlar kurulu raporunda sanığın olay tarihindeki aracı kullandığı sıradaki hızının tartışmaya mahal vermeyecek bir şekilde tespit edilmemiş ve değerlendirilmemiş olduğu, aynı şekilde dosya içerisinde yer alan tüm belgelerde sanığın hızı konusunda net bir araştırma ve tespitin yapılmamış olduğu, bu hususun kazanın meydana gelmesinde önemli olduğu, dolayısıyla dosya içerisinde yer alan ve kazanın oluşumunu gösteren kamera kayıtlarının yolun mesafesi ile aracın kat ettiği mesafe ve saniyeler gözetilerek hız tespitinin yapılması gerektiği, bu hususta dosyanın yeniden incelemeye gönderilerek aracın hızının tespit edilmesi gerektiği hususunu talep ediyoruz.”
Tutanak ve raporlar arasında çelişki
Mütalaanın ardından söz alan Diyarbakır Barosu Kadın ve Çocuk Hakları Komisyonu’ndan Zeynep Eker, mütalaaya katıldıklarını ancak taleplerine tam olarak yer verilmediğini belirtti:
“Sadece hızın tespit edilmesi yönünde talebimiz yoktu, kaza tespit tutanağı ile ATK raporları arasında çelişki vardır. ATK raporunda sanığın kavşağa yaklaşırken yavaşladığı belirtilmiştir, kaza tespit tutanağında ise böyle bir tespit yoktur. Sadece sanığın beyanı bu yöndedir, ayrıca bir önceki duruşmada kamerada görünen kişinin tespitini de istemiştik, bu hususta da talebimiz karşılanmamıştır. Bu taleplerimiz yönünden de karar verilmesini istiyoruz.”
Şırnak Barosu’ndan Ferhat Altuğ da, sanığın açısının da tespit edilmesi gerektiğini dile getirerek, “Keşif yapılarak araçta sanığın açısının tespit edilmesini talep ediyoruz, ayrıca araç kendi şeridinde değil, orta şeritte seyretmektedir. Bu husus da ATK raporunda değerlendirilmemiştir. Bu yöndeki taleplerimizin de kabul edilmesini talep ediyoruz” dedi.
Trafik İhtisas Dairesi inceleyecek
Ara kararını açıklayan mahkeme, İdil İlçe Emniyet Müdürlüğü ve İdil Jandarma Komutanlığı’na müzekkere yazılarak, sanığa ait disiplin dosyasının mahkeme dosyasına gönderilmesinin istenmesine; dosyanın yeniden İstanbul Adli Tıp Kurumu (ATK) Trafik İhtisas Dairesi Genişletilmiş Uzmanlar Kurulu’na gönderilerek, kazaya karışan aracın kaza anındaki hızının ne kadar olduğu yönünde bir tespit yapılıp yapılamayacağı, şayet yapılabilir ise bu hususun kusur durumu yönünden bir değişiklik oluşturup oluşturmayacağı, eğer oluşur ise kusur durumunun nasıl olacağı yönünde tespit yapılması amacıyla ek rapor alınmasının istenilmesine karar verdi.
Bir sonraki duruşma 16 Ocak 2024’te görülecek. (AS)