Gülbahar, "Kadınların bu başarısı; dinsel, ahlaki geleneksel görüşler ve yaşam biçiminin, toplumun bütününe dayatılma şansının kolay olmayacağını gösteriyor. Milletvekilleri, kadınların yaşamları ve bedenleri hakkında söz söylemenin kolay olmadığın gördüler" dedi.
"Kadınların aldatmayı savunduğu iddiaları, zinanın suç olması önerisinin tartışıldığı dönemde itibar görmedi" diyen Gülbahar şöyle konuştu:
* Kamuoyunun önemli bir kesiminin zina tartışmasına kişilerin bireysel ve hak ve özgürlükleri ve bu özgürlüklere devlet müdahalesinin sınırları yönünde yaklaşması önemli.
* Zina tartışmalarına sadece AB üyesi ülkelerden değil, dünyadaki farklı ülkelerden de tepki geldi. Türkiye'deki kadın hareketi, dünyadaki kadın örgütlerinden ve kadınlardan destek aldı.
* Bu, tüm kadınların, hakları için edindiği kazanımları koruması anlamına geliyor. Hıristiyanlık ve Musevilikte de kadını cezalandırılmasını öngören "zinanın" Türkiye'de ceza yasasına girmesi, din hukukunun kabul edilmesi, yani çağdaş hukuktan geriye gidilmesi anlamına gelecekti.
* Zinanın yasaya girmemesi, Ankara'daki protestolarıyla kendi yaşamları ve bedenleri hakkında söz isteyen kadınlar sayesinde oldu. Ankara'daki 1500 kadın, ceza yasasındaki hükümler nedeniyle hayatları etkilenen, baskı altında yaşayan kadınlardı. Türkiye'nin bir çok yerinden TCK için aynı talepleri isteyen kadınların sesini yansıttılar. (ÖG/YS)