*Dilimiz,kimliğimizdir.
Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşundan itibaren Kürtçenin kamusal ve eğitim alanlarında kullanımı yasaklandı. Kürt dili görmezden gelindi ve Türkçenin egemenliği ön plana çıkarıldı.
1980 askeri darbesinden sonra bu tutum daha da sertleşti; Kürtçe konuşma, şarkı söyleme hatta isimler bile yasaklandı.
Türkiye’de Kürtçeye yönelik resmî tutum, dönemsel değişiklikler göstermekle birlikte, genel olarak sınırlayıcı bir çizgide seyrediyor.
1990'lar Kürt kimliğinin en sert baskılara maruz kaldığı dönemlerden biri. PKK ile çatışmaların yoğunlaştığı bu dönemde, Kürtçenin kullanımı ciddi şekilde kısıtlandı. Kürtçeye yönelik baskılar yasaklanmalarla sonuçlandı. Kürtçe kitaplar, müzikler, tiyatrolar yasaklandı, düğünler basıldı; Kürtçe konuşma ise kamusal alanlarda ve devlet kurumlarında yasaklandı.
2000'lerin başında, özellikle Avrupa Birliği’ne üyelik süreciyle birlikte, Türkiye’de bazı demokratikleşme adımları atıldı. Bu bağlamda Kürtçeye yönelik kısıtlamalar gevşetildi. 2009 yılında TRT Kurdî’nin kurulmasıyla devlet, Kürtçe yayın yapılmasına izin verildi. Özel okullarda Kürtçe eğitim de bu dönemde tartışmaya açıldı.
BİR YÜZYIL, BİR REJİM VE ANADİLİ|KÜRTÇE
Cumhuriyetin 100 yılı ve Kürt dili politikası
Gözaltı ve tutuklamalar
Çözüm Süreci’nin 2015'te sona ermesinin ardından, Kürtçeye yönelik baskılar tekrar arttı. Özellikle Kürt dilinin kamusal alanda kullanımı, Kürtçe müzik, eğitim ve yayınlar üzerindeki denetim ve kısıtlamalar yeniden gündeme geldi. Belediyelerde Kürtçe hizmetler sunan tabelalar indirildi, Kürtçe konuşan yurttaşlar hedef haline getirildi ve birçok kültürel etkinlik yasaklandı.
Devletin, Kürtçeye yönelik "resmî olmayan" sert tutumları çoğunlukla yasal olarak kısıtlanmasa da fiili baskılarla devam ediyor. Kürtçe müzik, kültürel etkinlikler ve dil kurslarına yönelik baskılar, tutuklamalar ve soruşturmalar sürüyor.
Son dört aylık süreçte Kürtçe konuşma, müzik dinleme ve Kürtçe müzik eşliğinde halay çekme gerekçesiyle pek çok gözaltı ve tutuklama oldu. Sıralamak gerekirse bunlardan bazıları şöyle vuku buldu:
15 Mayıs 2024'te Kürtçe Dil Bayramı’nın ardından sadece Kürtçe hizmet verme kararı alan kafeye baskın düzenleyen polis, 29 Mayıs’ta kafe sahibini gözaltına aldı. Pîne (Yama) Cafe’nin sahibi Ramazan Şimşek’e ev hapsi cezası verildi. Şimşek, o günden beri ev hapsinde.
28 Temmuz’da İstanbul’da farklı tarihlerdeki düğünlerde Kürtçe şarkılar eşliğinde halay çektikleri gerekçesiyle gözaltına alınan 18 kişiden 11’i tutuklandı.
29 Temmuz’da Diyarbakır Valiliği'nin talimatıyla yaya yolundaki Kürtçe "Hedî" (Yavaş) ve "Peşî Peya" (Önce Yaya) uyarıları karanladı.
29 Temmuz’da Türkiye'nin farklı kentlerinde gözaltına alınıp tutuklanmasına karşı Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi'nin (DEM Parti) Van'da gerçekleştirdiği halaya polis saldırdı.
29 Temmuz’da Hakkâri'de katıldıkları düğünde söyledikleri "Keçe Kurdan" ve "Şervano" şarkıları nedeniyle gözaltına alınan Koma Özgün üyesi dört kişi "örgüt propagandası" yaptıkları gerekçesiyle tutuklandı.
6 Ağustos’ta aralarında DEM Parti Osmaniye ilçe eş başkanlarının da olduğu beş kişi, bir düğünde Kürtçe müzik eşliğinde halay çektikleri ve düğün araçlarını sarı, kırmızı renk flamalarla süsledikleri için gözaltına alındı.
11 Ağustos’ta Esenyurt ilçesinde bir düğüne baskın düzenleyen polisler, düğün sahipleri ve müzisyenlerin de aralarında olduğu sekiz kişiyi gözaltına aldı.
12 Ağustos’ta Bodrum’da bir otelin iç ulaşım hizmetleri ile golf sahasında çalışan gençlerin Kürtçe konuşmaları otel yetkililerince yasaklandı.
15 Ağustos’ta Erzurum, Mardin, Adıyaman ve Batman’da ev baskınlarıyla 14 kişiye “örgüt propagandası yapmak” iddiasıyla gözaltına alındı. Batman’daki gözaltıların nedeni, bir düğünde Kürtçe şarkı eşliğinde halay çekmek.
22 Ağustos’ta bir parkta Kürtçe müzik dinledikleri esnada gözaltına alınan üç inşaat işçisi, "örgüt propagandası" ve "polise mukavemet" suçlamalarıyla tutuklandı.
4 Eylül’de Batman T Tipi Cezaevi'nde 15 mahpusa Kürtçe şarkı eşliğinde halay çektikleri gerekçesiyle 15 gün hücre cezası verildi. Hücre cezası verilen mahpuslardan biri de İnsan Hakları Derneği’nin (İHD) ağır hasta mahpuslar listesinde yer alan ve felç geçirdiği için yürümekte zorlanan 72 yaşındaki Mehmet Emin Çam da var.
Gözaltı ve tutuklamalarla ilgili DEM Parti Milletvekilleri pek çok soru önergesi verse de yetkililer, henüz hiçbir soru önergesine yanıt vermedi.
DEM Parti’li Turhallı: Yasal değişiklik gerekiyor
Kürt dili ve kimliğine yönelik günbegün artan baskıları DEM Parti Dil ve Kültür Komisyonu Eş Sözcüsü Cemile Turhallı ile konuştuk.
Turhallı, Kürt halkının folklorlarını ve dillerini yasaklara rağmen yaşatarak ayrımcılığa karşı direnişlerini sürdürdüklerini ve partilerinin de eşit yurttaşlık ve çok dillilik politikalarıyla barışçıl bir toplumsal düzenin inşasını hedeflediklerini söyledi.
Turhallı, açıklamasına şöyle devam etti:
“Suçlama konusu olan şarkıların içeriğinde ‘gerilla’, ‘direniş’ ve ‘halkımız kazanacak’ gibi Kürtçe ifadeler yer alıyor. Kürtçenin kamusal alanda görünürlüğü her seferinde iktidarın ve onun ayrımcı politikalarının hedefi haline geliyor. Kürtçe yasaklanmış olsa da Kürtler, kendi yaşamlarında ve özellikle düğünlerinde folklorlarını ve dillerini canlı tutmayı başardı; şarkılardan güç alarak bu kimliklerini yaşattılar. Toplulukların eğlenceleri, onların tarihsel miraslarından kopmadıklarını, ruhsal bir bütünleşme ile var olduklarını gösterir.
“Son 30 yılda Kürtler, folklorlarına politik bir içerik katarak coşkularını muhalif bir tutuma dönüştürdüler. Yasaklara rağmen dillerini istikrarlı bir şekilde korudular ve ayrımcı politikalara karşı tepkilerini örgütleyen imgeleri şarkılarında dile getirdiler. Bu şarkılar, kolektif kimliklerinin altını çizen, örgütlenmeyi ve direnişi temel alan bir motivasyon sağladı. Baskıların temel amacı, adli şiddet ile kişileri yıldırmak ve cezalandırmak. Ancak yıllardır devam eden bu baskılar karşısında, kolektif kimliğinden vazgeçmeyen ve direnen bir halkın gücü de var.
“Anayasadaki tekçilik, ayrımcı bir kültür oluşturdu”
“Ayrıca, gözaltı ve tutuklamaya gerekçe yapılan bu şarkıların içerikleri, sayısız Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) ve Yargıtay kararına göre suç teşkil eden ifadeler olarak kabul edilmemektedir. Dolayısıyla buradan bir suç çıkarmaya çalışmak tamamen keyfi bir uygulamadır.
“DEM Parti olarak geldiğimiz siyasi gelenekte, halkların eşit ve onurlu vatandaşlığı temel ilkemizdir. Çok kültürlülük ve çok dillilik politikalarını bir tehdit değil, halkların hoşgörüsünden doğan bir zenginlik olarak görüyoruz. Tekçilik ise bu hoşgörüye ve zenginliğe zarar verir. Ne yazık ki Türkiye Anayasası'ndaki tekçilik, devlet eliyle topluma da yayılarak ayrımcı bir kültür oluşturmuştur. Bu nedenle, Türkiye'de yaşayan herkesin ‘Türk’ olarak tanımlanmasından, Türkçe dışındaki dillerin eğitim ve öğrenim dili olarak öğretilmesine dair yasal engellerin kaldırılmasına kadar pek çok değişiklik gerekiyor. Tüm halklar için birer toplum sözleşmesi olan anayasanın ve yasaların değişmesi; eşit, onurlu bir vatandaşlık hakkının sağlanması için en önemli güvence olacaktır.
“Türkiye'de yaşayan her yurttaşın barışçıl ve hoşgörülü bir yaşam sürmesi için toplumsal bir kültürün inşası üzerinde çalışıyoruz. Partimizin çok bileşenli yapısı, Türkiye'deki tüm halklar için bir model oluşturma amacına hizmet ediyor. Azınlığın çoğunluğun tahakkümüne maruz kalmadığı, cinsiyet eşitliği ve temsiliyetin sağlandığı, azınlıkların bir irade gücü olarak var olabildiği, emek ve doğa sömürüsüne karşı çıkan bir toplum inşasını siyasetten başlayarak tüm topluma yaymak istiyoruz. Çünkü barışçıl fikirlerin oluştuğu bir toplumda, totaliter ve otoriter hiçbir yapı toplumu kutuplaştıramaz, baskının meşru dayanaklarını sağlayarak rıza üretemez.”
AİHM kararları
Kürtçe yasaklara dair AİHM ve Yargıtay'ın olumlu kararları, Kürtlerin dil haklarına yönelik ihlallerin hukuki yollarla engellenmesine ve bazı yasakların kaldırılmasına katkı sağladı.
Bu bağlamda öne çıkan örnek kararlardan bazıları şöyle:
AİHM – Kaya ve Şahin v. Turkey (2003)
Davada AİHM, Kürtçe isimlerin verilmesine ilişkin yerel yönetimlerin getirdiği kısıtlamaları incelemiş ve bu kısıtlamaların Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne aykırı olduğunu belirterek Türkiye'yi mahkûm etti. Karar, Kürtçe isimlerin kullanımının önündeki engellerin kaldırılmasında etkili oldu.
AİHM – Şerif Fırat v. Turkey (2005)
Davada AİHM, Kürt bir yurttaşın Kürtçe mektup yazdığı gerekçesiyle ceza almasını hukuka aykırı buldu. Mahkeme, Kürtçe mektuplaşmanın ifade özgürlüğü kapsamında olduğunu ve bu tür yasakların temel haklara aykırı olduğunu kararlaştırdı.
AİHM – Yumak ve Sadak v. Turkey (2008)
Dava, Türkiye'deki Kürtçe konuşan siyasi figürlerin ifade özgürlüğü bağlamında incelendi. AİHM, davada Kürt diline yönelik kısıtlamaların Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne aykırı olduğunu belirtti ve Türkiye'yi ifade özgürlüğüne müdahale etmekten mahkûm etti. Bu karar, Kürtçenin siyasi ve kamusal alanda kullanımını destekleyen önemli bir örnek.
AİHM – HADEP v. Turkey (2010)
Öte yandan AİHM, Kürt muhalefet partileri arasında önemli bir yer tutan ve Kürt dil kursları açtığı için de binaları ekseriyetle polis tarafından basılan Halkın Demokrasi Partisi'nin (HADEP) 2003 yılında kapatılmasının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin örgütlenme özgürlüğü ile ilgili 11. maddesini ihlal ettiğine de karar verdi.
AİHM – Demirtaş v. Turkey (2020)
Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın tutukluluğuna ilişkin davada AİHM, Kürt siyasi liderlerin ve Kürtçe konuşmanın ifade özgürlüğü kapsamına girdiğini vurguladı. Mahkeme, Türkiye’nin Demirtaş’ın ifade özgürlüğünü ihlal ettiğine karar vererek, bu tür yasakların meşru olmadığını belirtti.
AİHM – Baydemir v. Turkey (2023)
Davada AİHM, HDP eski Milletvekili Osman Baydemir’in Meclis’te “Kürdistan” ifadesini kullanması nedeniyle disiplin ve para cezasına çarptırılmasının, ifade özgürlüğünü ihlal ettiğine karar verdi. AİHM, Türkiye'yi Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 10. maddesini ihlal etmekten 11 bin 150 Euro tazminat ve 5 bin 807,90 Euro masraf ödemeye mahkûm etti.
Siyasi parti kapatmanın aşırı bir tedbir olduğunu ifade eden AİHM, parti yöneticilerine toplamda 26 bin 200 Euro tazminat ve masraf ödenmesine hükmetti. (TY)