Gazeteci Mahalli, Irak'a sınır ülkelerdeki savaş karşıtı tepkilerin yetersiz olduğunu belirterek, "Özellikle Arap ülkelerindeki tepki ve dayanışma büyük olsaydı, Irak halkının direnme gücü artardı" diye konuştu.
Televizyon haberlerine göre, Apaçi helikopterini bir köylünün düşürdüğünü hatırlatan Mahalli, "Amerikalılar, İngilizler, orta ve uzun vadede, belki Bağdat'ı, diğer şehirleri ele geçirebilirler ama bu onların zaferi olmayacaktır" dedi.
Suriyeli gazeteci Hüsnü Mahli, Özgür Radyo'nun sorularını yanıtladı:
Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve İngiltere'nin Irak'a yönelik saldırısı boyunca Irak halkının direnişi dikkat çekti. 1991 yılında Irak halkının böylesi direnişine tanık olmamıştık. Bugün Irak halkı açısından değişen nedir?
1991'de farklı bir durum vardı. 91'de savaş Kuveyt topraklarında olmuştu, yani Irak Kuveyt'i işgal etmişti, orada bir haksızlık vardı. Bunun farkındaydı Irak halkı. Zaten işgalci Amerika ve İngiliz birlikleriyle karşı karşıya da gelinmemişti. Çünkü havadan bombardıman yapılmıştı.
Şimdi biraz daha farklı, ABD'nin bütün söylemlerine rağmen, Amerikalılar Saddam Hüseyin'den kurtulmak ya da kitlesel silah, nükleer silah gibi iddialarla Irak'a yönelik bu saldırısını gerçekleştirmiyor. Burada Irak halkı tarafından çok net görülen bir işgal harekatı var.
Iraklılar, 7 bin yıllık tarihleri boyunca hep işgale karşı diremişlerdir. Özellikle ilk gün Amerikan birliklerinin Umr Kasr kasabasına girip Amerikan bayrağını asmaları sonucu, bu işgal belirtileri Irak halkının vicdanında hemen tepki gördü ve nitekim 5 gündür, bütün Amerikan, İngiliz üstünlüğüne rağmen, havadan, karadan, denizden saldırıya rağmen, o küçücük kasabayı ele geçiremiyorlar.
Halkın, anti demokratik yönetim biçiminden dolayı Saddam Hüseyin'e karşı tepkisi olabilir, ama her şeye rağmen, bir İngiliz ya da Amerikalıyı Saddam'a tercih etmeyeceklerini gösterdiler. Çünkü sonuçta, topraklar onların toprağı, o indirilen bayrak halkın bayrağıdır.
Irak halkının direnişinde, dünya halklarının tepkisinin payı var mı?
Vardır, ama maalesef bunun yeterli olduğunu söyleyemiyoruz. Bugün dünya ülkelerinde birçok başkentte, özellikle Batı ülkelerinde diğer ülkelerden fazla olarak daha çok yükselen bir tepki var. Ama Irak'a komşu ülkelerde, bir çok Arap ülkesi de dahil olmak üzere, bu tepkiyi göremiyoruz. Türkiye de buna dahil.
Oysa bugün ekranlara yansıyan, yüzlerce çoluk-çocuk, kadın, sivil insanın Amerikan misket bombalarıyla öldürüldüğü bir günde vurdumduymazlık maalesef her tarafta egemen. Özellikle İran'da, Suriye'de, Türkiye'de. Irak'a komşu olan ülkeler bunlar olduğu için söylüyorum.
Amerikan yanlısı yönetimlerin yönettiği Arap ülkelerinde, daha fazla bir dayanışma ve tepkiyle Irak halkının bu Amerikan-İngiliz saldırısına karşı gücünün daha da artacağını düşünüyorum.
Irak'a saldırı öncesinde, medya ABD'nin silah gücünden, akıllı bombalardan bahsediyordu. Geride bıraktığımız günleri düşündüğümüzde, işgalci güçlerin savaş yeteneğine ilişkin ne diyebiliriz?
Savaş yeteneğini kimse göz ardı edemez, Amerikalıların en gelişmiş teknolojilerle saldırmaya başladığını görüyoruz. En gelişmiş silahlarını Irak halkı üzerinde deniyorlar.
Ama şu bir gerçektir artık, teknoloji ne kadar üstün olursa olsun, insan iradesinden daha güçlü olamıyor.
Amerikalıların yıllardır övündükleri Apaçi helikopteri dün bir köylü tarafından Kerbela yakınında düşürüldü. Hem de normal bir tüfekle. Orada çok büyük anlamlar var. Köylü bir apaçiyi düşürebiliyor, demek ki insan iradesini ele aldığımız zaman apaçiyi değil, bilmem ne olursa olsun, sizin insan olarak direnme gücünüzü, inanç gücünüzü kanıtlayabiliyorsunuz. Bu nokta da karşı tarafın zaafı oluyor.
Havadan bu kadar üstünlüklerine rağmen aşağıda nasıl duruma düştüklerini görüyorsunuz. Fav yarımadasında bütün İngiliz birlikleri her tarafı işgal etmesine rağmen Iraklı çıkıyor, bir molotof şişesiyle karargaha giriyor ve oraya molotof atıyor. Bu aptalca gelebilir bazılarına ama o insanın inanç gücü. Halkının, toprağının gücünü kendinde hissediyor, her şeyi göze alarak, onu yapıyor.
Bunlar savaşın 5. gününde ilk belirtileri, giderek yayılacaktır, Amerikalılar, İngilizler, orta ve uzun vadede, belki Bağdat'ı, diğer şehirleri ele geçirebilirler ama bu onların zaferi olmayacaktır.
ABD, güneydeki ve kuzeydeki halkın ABD ile işbirliği yapacağını söylüyordu, birkaç günde "Saddam Hüseyin'in işini bitireceğini, Bağdat'a gireceğini ilan etti." ABD neden bu yalanlara ihtiyaç duyuyor?
Bu savaş propagandası. Bunlar dünyanın her tarafından olan, emperyalist güçlerin hep alışageldikleri bir yöntemdir. Dün hatırlarsanız, çıktılar, dediler ki; "hiçbir esirimiz yok". Görüntüler çıkınca "olabilir" gibi laflar etmeye başladılar. Medya gücüne sahip olan bu ülkelerin medya ile Irak halkının psikolojisini yıkmaya, Irakla dayanışma içindeki insanların moralini bozmak için kullandıkları klasik yöntemlerdir.
Ama bunların doğru olmadığını, Irak halkının direndiğini, Irak ordusunda hiçbir teslimiyet olmadığını, Bağdat'ta, bütün şehirlerde hayatın normal olduğunu televizyon ekranında izliyoruz. Amerika'nın ve onun yandaşı medya, bu yalanları şişirerek vererek, gerçekler çıktığında bu gerçekleri görmezlikten gelmeye çalışıyorlar. (BB/NK)