Yürüyüşteki çocuklardan 13 yaşındaki Yunus Adıyeke simit satıyor. Gazi Mahallesi'nde oturuyor, Gazi İlköğretim Okulu'na gidiyor.
Yunus kahvelerde simit satıyor. Sabahları 06:00'da uyanıyor, okula gidiyor. 12.45'te okuldan eve dönüp, evde 1 saat dinlenip sonra simit satmaya çıkıyor.
"Çok yoruluyorum"
Yunus'un babası bir çamaşır suyu firmasında çalışıyor ama o babasının tam olarak ne iş yaptığını bilmiyor. 14, 13, 12, yedi ve dört yaşlarında dört kardeşi var. Yedi ve dört yaşındaki kardeşleri erkek, onlar da küçük oldukları için çalışmıyorlar.
Eve Yunus ve babası bakıyor. Yunus "çok yoruluyorum" diyor.
Günde 4-5 YTL kazanıyor, yarısı annesine
Yunus kahvelerde simit satarken en çok sigara dumanından rahatsız oluyor. Onun dışında insanların ona iyi davrandığını söylüyor. Günde 4-5 YTL kazanıyor, yarısını annesine veriyor, diğer yarısını da kendine ayırıyor. Günde 30 simit satıyor.
Öğretmenleri çalıştığını bilmiyor; sakladığından değil, lafı geçmemiş hiç. Karnesinde İngilizce'si zayıf gelecek. Daha çok zamanı olsa daha çok çalışacak.
14 yaşındaki Ercan Çiçek de simit satıyor, Gazi Mahallesi'nde oturuyor ve Gazi İlköğretim Okulu'nda okuyor.
Kahvelerde simit satan Ercan'ın babası o üç yaşındayken ölmüş. Annesi emekli, 17 ve dokuz yaşlarında iki erkek kardeşi var. 17 yaşındaki ağabeyi çalışıyor.
"Bazen serseri çocuklar simitleri alıyor "
Ercan, Yunus gibi her gün çalışmıyor, yalnızca hafta sonları simit satıyor. Parayı annesine veriyor. Dersleri orta. Karnesine matematik kırık gelecek. "Eğer ileride sınıfı geçersem başarılı olursam okumaya devam ederim, ama sınıfta kalırsam bırakırım" diyor.
Çalışmayı sevmiyor o da. "Bazen serseri ocuklar simitlerimi alıyorlar" diyor. (NZ/EÜ)