Denizde arama-kurtarma gönüllüleri Sarah Mardini ve Sean Binder’in bu kez de casusluk ve sahtecilikle suçlandıkları davaları 10 Ocak’ta Midilli’de başlayacak.
Mültecilere yardım etmeye çalışan iki gönüllü için sekiz yıla kadar hapis cezası öngören yargılama öncesi Uluslararası Af Örgütü, Yunanistan yetkililerine Sarah ve Sean’a yönelik tüm suçlamaları düşürme çağrısını yineledi.
Eğitimli bir kurtarma dalgıcı olan Sean ve Suriyeli mülteci ve aktivist Sarah, kurtarma faaliyetlerine gönüllü olarak katıldıkları sivil toplum örgütünün diğer 22 çalışanıyla birlikte yargılanıyor. Bu kişilerin tamamı yalnızca, denizde boğulma riski altında olan mültecilere ve göçmenlere yardım ettikleri için haksız ve temelsiz suçlamalarla karşı karşıya.
Sean Binder, “Su şişelerini dağıtmak ve gülümsemek dışında fazla bir şey yapmadığım halde suçlanabiliyorsam herkes suçlanabilir demektir. Bu davanın benimle veya Sarah ile, hatta yargılanan diğer 22 kişiyle bile bir ilgisi yok. Bu davanın, şefkati yok etmeye ve güvenlik arayışında olan insanları engellemeye çalışan Yunanistan yetkilileriyle ilgisi var. Ancak adaletin üstün geleceğine ve hayatlarımıza geri dönebileceğimize inanıyorum” açıklamasında bulundu.
"Çok sayıda ülkede benzer bir tutuma tanıklık ediyoruz"
Uluslararası Af Örgütü Avrupa Bölgesel Ofisi Direktörü Nils Muižnieks ise konu hakkındaki açıklamasında, şöyle dedi:
“Sarah ve Sean, onların yerinde olsaydık hepimizin yapması gerekeni yaptı. Avrupa’daki en ölümcül deniz rotalarından birinde boğulma riski altında olan insanlara yardım etmek ve kıyıya çıkmalarına yardımcı olmak suç değildir.
"Bu dava, Yunanistan yetkililerinin insani yardımı caydırmak ve mültecileri ve göçmenleri güvenlik arayışıyla ülkenin kıyılarına gelmekten vazgeçirmek için ne kadar ileri gidebileceğini gösteriyor. Çok sayıda Avrupa ülkesinde de benzer bir tutuma tanıklık ediyoruz. Bu davanın görülmesi bile başlı başına saçmalıktır. Kurtarma gönüllülerine yöneltilen tüm suçlamalar derhal düşürülmelidir."
"Avrupa’daki en ölümcül deniz rotalarından birinde boğulma riski altında olan insanlara yardım etmek ve kıyıya çıkmalarına yardımcı olmak suç değildir."
Neyle suçlanıyorlar?
Sarah ve Sean 2018’de gözaltına alındıklarında, adli kontrol şartıyla serbest bırakılmadan önce 100 günden uzun süre cezaevinde tutuldu. Gelecek hafta başlayacak olan dava, casusluk ve sahtecilik dahil sekiz yıla kadar hapis cezası öngören kabahat suçlarını içeriyor.
Sarah ve Sean aynı zamanda 20 yıla kadar hapis cezası öngören insan kaçakçılığı, dolandırıcılık, suç örgütüne üyelik ve kara para aklama gibi temelsiz suçlamalarla açılan bir başka soruşturmayla da karşı karşıya. Soruşturma açılalı dört yılı aşkın bir süre geçti ve bu süre zarfında her ikisi de olağan hayatlarını sürdürmekten alıkonuldu.
Arka Plan
Sarah Mardini
Suriye asıllı Sarah 2015’te mülteci olarak Midilli’ye ulaştı. Yolculuk ettiği teknenin motoru arızalanınca Sarah ve kız kardeşi Yüsra, batan tekneyi kıyıya çekerek beraberlerindeki 18 yolcunun hayatını kurtardı. Yüsra, Mülteci Takımı’nda yüzücü olarak Rio Olimpiyatları’na katıldı. Kız kardeşlerin hikayesi, “Yüzücüler” adlı Netflix filmine konu oldu.
Sarah 2016’da Yunanistan’a döndü, Yunanistan merkezli bir arama-kurtarma örgütünde gönüllü olarak çalışmaya başladı ve burada Sean ile tanıştı. Şu an Berlin’de yaşıyor ve öğrenimini sürdürüyor.
Seán Binder
İrlanda’da büyüyen Almanya vatandaşı Sean eğitimli bir kurtarma dalgıcı olarak, Avrupa’ya başlıca giriş noktalarından biri olan Yunanistan’ın Midilli adasında mültecileri ve göçmenleri denizde kurtarma çalışmalarına katıldı. Şu an Londra’da çalışıyor.
10 Ocak’ta Midilli’de, Kuzey Ege Temyiz Mahkemesi’nde başlayacak olan dava Kasım 2021’de usulle ilgili sebeplerle ertelenmişti. Karar açıklanıncaya kadar yargılamanın haftalar, hatta aylar sürmesi bekleniyor.
Uluslararası Af Örgütü Yunanistan Şubesi 9 Ocak 2023 akşamı saat 18.00’de, Midilli’deki Arion Sineması’nda “Yüzücüler” filminin halka açık bir gösterimini düzenliyor. (EMK)