Enternasyonalist sosyalist Haluk Ağabeyoğlu’nun yoldaşları ve dostları bugün İstanbul Mimarlar Odasında anma düzenledi.
Haluk Ağabeyoğlu
Ağabeyoğlu, 15 Eylül’de hayatını kaybetmişti.
“Adı ve emeği hep sevgi ve saygıyla anılacak”
Halkların Demokratik Partisi Onursal Başkanı, IPS İletişim Vakfı Genel Sekreteri Ertuğrul Kürkçü, anmaya gönderdiği video mesajında, Ağabeyoğlu’nun, sebatkârlığını, doğruda ısrarını, nezaketi elden bırakmadan yanlışları eleştirmesini anlattı, “Adı ve emeği hep sevgi ve saygıyla anılacak” dedi.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanları Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan da anmaya mesaj gönderdi: “Devlet ve sermayenin ezdiği her kesimle nasıl samimi bir dayanışma içinde olduğuna hepimiz şahidiz. Partimizin ortak yaşam ve mücadele fikrini tüm benliğiyle benimsemişti. Anısını yasatacağız.”
“Dolu dolu yaşanmış, mücadeleyle geçmiş bir hayat”
Eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş da bulunduğu Edirne Cezaevi’nden şu mesajı gönderdi:
“Çok değerli yol arkadaşımız Haluk Abi'yi cezaevinden anıyor olmanın üzüntüsünü yaşıyor, yürekten hissediyorum.
Dolu dolu yaşanmış, mücadeleyle geçmiş bir hayat ve onurlu dik duruş herkese nasip olmaz. Haluk abi unutulmayacak yoldaşlarımızın arasına, yıldızlara karıştı. Bize düşen de onun savunduğu tüm değerlere sahip çıkarak zafere ulaştırmaktır. Ruhun şad, mekanın cennet olsun.
Değerli eşine, sevgili çocuklarına ve tüm dostlara içten selam sevgilerimi gönderiyor, acınızı yürekten paylaşıyorum. Hepimizin başı sağ olsun. Özgür yarınlarda görüşmek dileğiyle.”
“Her hareketi samimi bir yoldaşımızı kaybettik”
Bugün onu anmak üzere düzenlenen toplantı, Haluk Ağabeyoğlu ve yitirilen tüm devrimciler için 1 dakikalık saygı duruşu ve hayatı ile mücadelesinin kısaca anlatılması ile başladı.
Oğlu ve yoldaşı Turgut Ağabeyoğlu anmada özetle şunları söyledi:
“Güzel bir insanımızı; her hareketi samimi, her hareketi iyilik, her iyiliği içten bir dostumuzu; her zorluğu birlikte karşılamaya hazır bir omzu, çelişkilerimizi sırtlamaya hazır bir zihni, hayatın ve mücadelenin bir deniz fenerini kaybettik.
Geride kalanların umabileceği, aklının ve sıcaklığının bizimle kalmaya devam etmesi, fenerimizin yolumuzu aydınlatmaya, doğruyla yanlışı göstermeye devam etmesi olabilir.
Hareketimiz fikrinde ve pratiğinde enerjik bir neferini, hakikatimiz en cesur, yılmaz bir arayışçısını kaybetti. Geride kalanlar olarak kendimize, toplumumuza, sınıfımıza, tarihe karşı sorumluluğumuz —o da sadece bu mercilere verilecek hesabı gözetirdi— onun yerini doldurmaya çalışmak, son nefesine kadar kendi sırtlamaya çalıştığı görevleri nihayet üstlenmek ve her nefesinde ısrar ettiği sosyalist yaşam tarzı ve mücadele pratiğini benimsemek olur.
Beşeri, toplumsal, devrimci görevleri, hayatta ve tarihte devrimin gerekliliklerini nefesinin yettiği kadar - kalbinin müsaade ettiğinden fazla - yerine getirdikten sonra, aramızdan bir örnek insan, örnek devrimci olarak ayrılmayı son görevi edindi.
Sınıflı tahakkümlü dünyanın kapasitelerimizi sınadığı hayatımızda Haluk gibi bir pusula büyük nimet ve Haluk adındaki o sevdiğimiz özlediğimiz pratik de işte bu pusulayı bize bırakma çabasından ibaret.
2007 senesinde solda ortak bağımsız aday girişimi üzerinde Express dergisine söylediklerini hatırlatarak bitireyim: ‘Bir yandan bu toplumsal yapıdan bize sirayet eden çürümüşlüklerimizi görüyoruz, onlarla iğrenmeden yüzleşiyoruz, notunu veriyoruz ve dersini çıkarıyoruz. Öte yandan, solun özündeki, yani kendi özümüzdeki iyiliği, o çok örselenmiş halimizi hızla bilincimize çıkaran süreçleri yaşıyor ve özümüzdeki iyiliği yeniden keşfetmeye başlıyoruz. Yıllarca kendimize güven duygumuzu yitirmemize paralel olarak neredeyse iyiliğimizi de unutmuşuz. Kendi içimizdeki bu kötü ve iyi adlandırmaları, keşifleri yaptıktan, bunda bir yol katettikten sonra, içinde yaşadığımız topluma, sokağa, hayata dönüyoruz, döneceğiz.’”
(AS)