Oysa, aile bir ekonomik birim olarak yeniden üretimini yalnızca piyasayla değil, piyasa dışı mekanizmalarla bağlantılı olarak da sağlamaktadır. Ücretli emek, ticaret, meta üretimi, kiraya verme gibi gelir kazanma yolları piyasa içinde, sosyal yardımlaşma ve geçimlik faaliyetler ise piyasa dışında gerçekleşir. Aile olanakları ve sınırlılıkları ölçüsünde, hem piyasa hem de piyasa dışı alanlardan yararlanmaya çalışır.
Geçinme yolları ve yoksulluk
Piyasa dışında gerçekleşen süreçlerden biri geçimlik üretimdir ve geçimlik üretim, ailenin doğrudan kendi tüketimi için yaptığı faaliyetleri içerir. Bu tebliğ, kent yoksul ailelerinin piyasa dışı bir alan olarak geçimlik üretim faaliyetleriyle ilişkisini, yoksulluğa karşı direnme stratejilerinden biri olarak analiz etme amacını gütmektedir.
Ailenin yoksulluğa karşı mücadelesi, ancak ailenin kendi dışında işleyen nesnel süreçler ile bu süreçlere uyumu çerçevesinde anlaşılabilir. Ailenin kendi dışındaki toplumsal süreçler ile içsel yapısının dış süreçlere tepkisini ve etkileşimini anlamaya çalışmak bu analizi anlamlı kılabilir. Ailenin kendi dışında işleyen nesnel süreçler vardır ve aile bu nesnel süreçlere uyum sağlayabilmek için kendi potansiyellerini devreye sokar.
Aile dışında işleyen nesnel süreçler genel olarak kapitalistleşme, özel olarak işgücü piyasasının yapısı, metalaşma, modernleşme gibi süreçler olup, bunlar zaman zaman dalgalanmaya uğradıklarından, aile kendi mevcut insangücü niteliği ve sermayesini bu süreçlerin alacağı biçimlere göre harekete geçirip uyum sağlamaya çalışır. Kapitalistleşmenin olumsuz sonuçlarına karşı, devletin "himayeci" yaklaşımını da dile getirmek gerekir.
Sosyal devletten kopuş
Devletin geniş halk kesimlerine yardımlarını dile getiren "sosyal devlet" anlayışı bir dönem yaygın uygulanmaya çalışılmakla birlikte, son zamanlarda hemen hemen tüm dünyada önemli düzeyde aşınmaya başlamıştır. Türkiye'de Batı'daki kadar olmasa da, devlet uyguladığı politikalarla toplumun geniş ke-simlerine yönelik "sosyal devlet" anlayışını (örneğin, eğitim, sağlık, sosyal güvenlik, konut alanlarında sağlanan olanaklar), sınırlı da olsa, geçen yüzyılın ikinci yarısında tesis etmeye çalışmış, fakat artık bundan vazgeçme yönünde olduğu için sosyal devlet yardımlarından şu ya da bu biçimde yararlanan yoksulların çoğu daha riskli bir yaşamla karşı karşıya kalmaktadır.
Ailenin yoksulluğa karşı mücadelesinde dikkate değer bir başka öğe de yaşadıkları mekânlardır. Ailenin kendi dışındaki süreçlere uyumunda yaşadığı konut alanının da katkısı vardır. Kentsel yapılanma, ailelere yaşadıkları konut a-anlarına göre kimi avantajlar ve dezavantajlar sunar. Gecekondu bölgelerinde yaşayan kır kökenli aileler genellikle geldikleri yörelere göre kümelenmekte, hemşehrilik, etnik ya da dinsel temelli dayanışma örüntüleri geliştirmektedirler. Gecekondu bölgesinde yaşayanlar, mekânlarının hem fiziksel esnekliğinden hem de sosyal örüntü olanaklarından olabildiğince yararlanabilirken, kent merkezine yakın "çöküntü bölgeleri"nde yaşayanlar bu olanaklardan yararlanamamakta ya da fiziksel ve sosyal çevrenin sınırlılıkları nedeniyle bu olanakların altyapısını yaratamamaktadırlar.
Bu çalışmada, kırdan kente göçlerle kurulan, kentin çeperindeki gecekondu bölgelerinde yaşayan yeni kentli yoksullar inceleme konusudur. Yeni kentli yoksul ailelerde geçimlik üretimin boyutlarını ve yoksullukla ilişkisini mevcut literatür ve çoklukla kent/gecekondu araştırmalarından yola çıkarak değerlendirmeye, tartışmaya ve kavramlaştırmaya çalışacağız. Analiz birimimiz ailedir. Temel hipotezimiz, ailelerin ekonomik kriz ve reel ücretlerin azaldığı zamanlarda, kendi stratejilerini geliştirerek geçimlik üretimin boyutlarını genişletmeye çabalamakta olduklarıdır.
Kentsel Kesimde Geçimlik Üretim
Pek çok toplumsal oluşumda aile ya da hane halkı yeniden üretim süreci açısından temel bir birim olarak kabul edilir. Birden fazla üyenin aynı çatı altında toplandığı aile, fiziksel ve toplumsal varlığını sürdürmek, üyelerinin geçimini sağlamak için çeşitli gelir kaynaklarına yönelir. Ailenin yöneldiği gelir kaynakları, ailenin yaşadığı coğrafya (ülke, bölge, kır, kent, vb.) ve tarihe (kapitalistleşme sürecinin düzeyi) göre değişir. Günümüz kentsel kapitalist toplumları açısından düşündüğümüzde, aile, yeniden üretimi için ihtiyaçlarını piyasa (formel ve enformel kesim) ve piyasa-dışı (devlet sübvansiyonları, sosyal yardımlaşma ve geçimlik üretim) alanlardan karşılayabilir.
Geçimlik Üretim Faaliyetlerinin Ailenin Yoksulluğa Karşı
Mücadelesindeki Rolü
Geçimlik üretim, ailenin yeniden üretim süreçleri için ya da başka bir anlatımla, ailenin varlığını sürdürmesinde gerekli süreçlerden biri olmaktadır. Ailenin yeniden üretim süreci içinde geçimlik üretimin boyutları neler olabilir? Geçimlik üretimin boyutları ailenin yaşadığı yer ve tarihsel döneme göre farklılık gösterebileceği gibi, ailenin içinde bulunduğu sınıfsal (sosyo-ekonomik) konumuna da bağlı olabilir. Geçimlik üretimin boyutları toplumsal kesimlere göre farklılaşmaktadır.
Orta sınıf ailelere göre, işçi, dar gelirli ve yoksul ailelerde geçimlik üretimin boyutlarının daha fazla olduğunu ve ayrıca zaman içinde ekonomik dalgalanmaların ailenin geçimlik üretimle ilişkisini etkilediğini söyleye-biliriz. (NK/BB)
* sendika.org sitesinde yayınlanan yazı özetlenerek verilmiştir. Vurgular ve ara başlıklar Bianet'e aittir.