Cibril Gelecekler Diyalogu'nda yaşamsal çeşitlilik ve yoksulluk arasındaki bağlar konusunda konuşuyor: "Artık, ne korku var, ne leopar ne de aslan". Cibril yaşamsal çeşitliliğin ortadan kalkmasının sorumluluğunu zengin ülkelere yüklüyor.
Eski Amerika Birleşik Devletleri (ABD) başkanlarından John Kennedy'nin eşi Jackie Kennedy'nin sırtında gördüğü bir Somali leoparının postundan yapılma kürk çocukluğundan beri hiç aklından çıkmamış.
Cibril sesini yükselterek, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve ABD'yi dünyanın en yoksul on ülkesinden bir olan Somaliyi yağmalamakla suçluyor.
Araplar odun kömürü ateşinde pişirilmiş yemekler düşkün. Onların tütsülü yiyecek zevklerini doyurmak için Somali'nin akasya ormanları umutsuz Somalililer tarafından kesilerek odun kömürü elde etmek için yakılıyor.
Cibril, "Bunun için Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri'ne başvurduk," diyor. "Ama bize uyuşturucu kaçakçılığı türünden yasadışı faaliyetler dışında ticareti denetlemedikleri yanıtını verdiler."
Cibril sözlerine Avrupalı balıkçılık şirketlerinin Somali kıyılarında avlanarak ülkenin deniz yaşam çeşitliliğini tüketmekle "gayet güzel iş yaptıklar"ını da ekliyor. Çoğu Afrika ülkesi kendi balık stoklarını korumak için gereksindikleri kaynaklardan yoksun.
"Halkmızın yiyeceği yok oluyor," diyor Cibril, kendisinin süt, tohumlu bitkiler, ağaç balları, kökler ve meyvelerle büyüdüğünü anlatarak.
Çaresizlik, Somalilileri "hayatta kalmak için helalarını temizlemek" üzere Batıya göç etmeye sürüklüyor. Ama çoğu kendi ülkelerine sınır dışı ediliyor. "Hem insanların ülkelerini harap edip hem de onlara kendi topraklarına dönmelerini söyleyemezsiniz. Hangi topraklara...Şirketlerinizin mahvettiği topraklara mı?"
Gelecekler Diyalog'undaki diğer tartışmalar bu kadar heyecanlı değildi ama tartışılan konu çok kışkırtıcıydı. Çevreciler genel çevresel korunma ve özel olarak da yaşam çeşitliliği açısında yoksullukla mücadelenin gerekli olup olmadığını tartıştılar.
Dünya Vahşi Yaşam Fonu genel müdürü Claude Martin yoksulluğun ortadan kaldırılmasının günde bir dolar gelirle yaşayanların sayısının yarıya indirilmesi hedefine bağlanmasının dikkatle düşünülmemiş abartırlı bir yaklaşım olup olmadığı sorusunu ortaya attı.
"Ben hayatlarında hiç dolar ya da rupi görmemiş olan ama yoksul oldukları da söylenemeyecek olan yerlilerle yaşadım. Onlar yaşamlarını doğrudan kaynaklara dayanarak sürdürüyorlar," diyen Martin'in görüşleri salonda yankı buldu.
"Yoksulluğun çevre açısından en zehirleyici şey olduğu görüşü beş para etmez," diyor Martin.
Dünya Bankası iktisatçısı Jan Bojo ise kuruluşunun 17 çevresel göstergeyi ülkelerin yoksullukla mücadele stratejileriyle bütünleştirmeye daha büyük önem verdiğini söyleyerek buna karşı çıktı. Bankanın ilk bulgularına göre "yaşam çeşitliliğine ya hiç ilgi gösterilmiyordu ya da yok denecek kadar az"dı. (EK)