Fotoğraf: AA - Arşiv
Yükseköğretim Kurulu (YÖK), AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın Prof. Dr. Melih Bulu'yu Boğaziçi Üniversitesi Rektörlüğü'ne atanması sonrası yaşanan tartışmalarla ilgili yazılı açıklama yaptı.
Boğaziçi Üniversitesi’ne Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığınca ek ödenek ve YÖK tarafından da ek kadro izni verildiğinin belirtildiği açıklamada özetle şöyle denildi:
“Şartları karşılıyor”
“Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından üniversiteye rektör olarak atanan Prof. Dr. Melih Bulu, diğer adaylar gibi rektörlük başvuru şartlarını sağlamaktadır.
Bir üniversiteye rektör (adayı) olabilmek için: "Eski veya yeni hiç bir mevzuatımızda ilgili üniversitenin kadrolu profesörlerinden biri olma gibi bir koşul aranmamıştır.
“Nitekim Boğaziçi Üniversitesi, geçmişte iki dönem, uzun yıllar farklı bir üniversite mezunu ve mensubu bir bilim insanı tarafından başarılı bir şekilde yönetilmiş ve bu durum hiçbir zaman eleştiri konusu yapılmamıştır.
Diğer ülkelerde atamalar: “ABD başta olmak üzere pek çok ülkenin başarılı üniversitelerinde de genelde başka üniversitelerden rektör adayı aranmakta ve atanmaktadır.
“Dolayısıyla bir üniversitenin başarılı bir şekilde yönetilmesini atanan rektörün o üniversitenin kadrolu elemanı olma şartına bağlamanın, akademinin küresel yapısında da anlamlı bir karşılığı ve gerçekliği bulunmamaktadır.
“Kaldı ki Sayın Cumhurbaşkanı tarafından rektör olarak atanan adayın akademik kariyerinin en önemli aşamasını ve bu sürecin yedi yılını atandığı Boğaziçi Üniversitesinde tamamlamış olduğu, yani rektör olarak atandığı üniversite tarafından akademisyen olarak yetiştirilmiş olduğu da unutulmamalıdır.
“Atama sonrası performans atama şeklinden önemli”
“Diğer taraftan sadece son yıllarda değil, geriye doğru uzun yıllar boyunca bu tarz atamaların pek çok sayıda örneği de sistemde bulunmaktadır.
“Bir üniversitenin başarısı için rektör atama şekli elbette önemlidir, fakat atama süreci sonrasındaki performansı daha da önemlidir. Ülkemizde maalesef, üniversite rektörü atanması, meselenin hem başlangıcı hem sonucu olarak görülmektedir.
“Üniversitelerin karnelerini yayımlıyoruz”
Karne: “YÖK olarak bu yanlış kanaati hesap verebilirlik kültürü ikame ederek kırmaya çalışıyor ve son senelerde bu maksatla üniversitelerimizin başarı karnelerini yayımlıyoruz. Akademik çevrelerin, kamuoyunun ve hatta siyasetin dikkatini ve eleştirisini bu noktada yoğunlaştırması, yükseköğretimde kalite çıtasını yükseltme çabasına katkı sağlayacaktır.
“Nitekim Boğaziçi Üniversitesi rektörünün atanmasından sadece bir iki gün sonra üniversitelerimizin akademik performanslarına yönelik rapor kamuoyu ile paylaşılmıştır.
“Konuya siyasi bir veçhe kazandırılıyor”
Üst kamu yönetiminin söz sahibi olması: “Fakat maalesef kamuoyu dikkatini şeffaflık için de paylaşılan bu verilerden ziyade rektör atama şekline yoğunlaştırmakta ve konuya siyasi bir veçhe kazandırılmaktadır.
“Rektörleri atandıklarında kadrolarının o üniversitede bulunup bulunmadığı ile değil, yıl bazında üniversitesinin eğitim ve araştırma kapasitesine katkısı açısından değerlendirmek, teşvik veya tenkit etmek, hatta bu başlıklarda somut, ölçülebilir ve bilim dünyasının mutabık kaldığı başarısızlıklar varsa bu kişilerin süresinin sonlandırılmasını talep etmek gerekir.
“Konuyu, tüm akademik ve idari personelinin maaşlarının, tüm giderlerinin, tüm altyapılarının Devlet tarafından karşılandığı, atanan yöneticilerine sürelerinin sonuna kadar, atanan öğretim üyelerine emekli oluncaya kadar devlet tarafından koşulsuz iş garantisinin verildiği, ama yöneticilerinin atanmasında üst kamu yönetiminin söz sahibi olmadığı bir düzenin gerektiğine getirirsek, söylemek gerekir ki böyle bir model yaşadığımız dünyada bulunmamaktadır.”
YÖK açıklamasının tamamı için tıklayın
(EKN)