Eğitim Bilim ve Kültür Emekçileri Sendikası (Eğitim-Sen) 6. No.lu Üniversiteler Şubesi Başkanı Hikmet Kaya ise "YÖK tartışmasının iki taraf arasında yapılmasının asıl amacının üniversite sorununun üstünü örtmek olduğunu" söyledi.
Acil Eylem Planı'nda yer alan, üniversitelerin özerk ve bilimsel olması için YÖK'te reforma gidileceği açıklamalarını Bianet'e değerlendiren Göksu ve Kaya, üniversitelerin ticari bir kurum haline getirilmesi kaygılarını da dile getirdi.
"Demokrasi üniversitede başlamalı"
AKP'nin üniversiteleri özerkleştirme açıklamalarının, "başörtüsü nedeniyle okula giremeyenleri ya da cumhuriyete karşı suç işleyenleri üniversiteye döndürmek için af çıkarmakla" sınırlı kalabileceğini belirten Göksu, "gerçek anlamda düşünce özgürlüğüne yönelik kanıtların planda yer almadığını" söyledi.
Göksu, şöyle konuştu:
* Üniversitelerin görüşünü yansıtmayan, onun dışındaki Milli Eğitim Bakanlığı ve YÖK arasındaki tartışmaları anlamsız buluyoruz. Üniversitelerin sorunlarına en iyi çözümü, yine üniversiteler verebilir.
* Üniversite yasası hazırlanacaksa üniversitelerin görüşü, birikimi değerlendirerek yapılmalıdır. Bu yasa, üniversiteleri 21. yüzyılda Türkiye'yi yönlendirecek bir yapıya kavuşturmak, bilim alanında büyük atılımlar yapmak amacıyla oluşturulmalıdır.
* Üniversiteleri tepeden yöneten YÖK,, üniversitelerin demokratikleşmesi önündeki en büyük engeldir. Bir ülkede demokrasi olacaksa, bunun dünyanın en iyi beyinlerinin çalıştığı üniversitelerde başlaması gerekir.
"Tabela üniversitelerde" kadrolaşma tehlikesi
* Üniversitelerde özerklikten söz etmek için rektör ve dekanların seçimle iş başına gelmesi gerekir. Üniversiteler belli bir gelişmişlik düzeyine sahipse sorun yok ama tabela üniversitelerdeki kadrolaşma tehlikesini ve seçimlerin hangi koşularda yapılacağını düşünürsek bir denetim mekanizması olması gerekiyor.
* Biz YÖK'ün kalkmasından yanayız ama üniversitelerin bağımsız hareket etme ve bilimsellikten uzak çevrelerin kadrolaşmasına karşı kendini koruyabilme olanaklarının bir arada olabilmesi gerekli. Seçilen rektör ve dekanların, üniversiteler arası bir koordinasyon kurulu ve cumhurbaşkanının onayıyla atanmasını istiyoruz.
* YÖK yasa tasarısı üniversiteleri ticarileştiren, memur ve işçi çocuklarının üniversiteye girmesini engelleyen bir tasarıdır. Üniversitenin piyasa mekanizmalarının aleti haline getirilmemesi için bu tasarı da kabul edilmemelidir.
68'den bu yana talepler aynı
"Milli Eğitim Bakanı Erkan Mumcu'nun üniversite özerkliğinden kastının, piyasacı bir anlayışla üniversitelerin kendi ihtiyaçları olan parayı kendilerinin sağlaması olduğunu" söyleyen Hikmet Kaya YÖK tartışmasını şöyle değerlendirdi:
* AKP hükümeti bazı konularda askeriye ile kapışmayı göze alamadığı için, ipliği pazara çıkmış ve tarihsel görevini tamamlamış YÖK'le hesaplaşmayı yeğliyor. AKP, üniversitelerin tamamen paralı ve piyasaların basit bir kurumu haline gelmesini planlanıyor.
* Bugüne kadar siyasi iktidarlar bilimsel, demokratik,özerk, parasız üniversite talebi ve mücadelesini görmezden geldi, mücadeleyi verenler yok sayıldı. Bu tartışmanın tarafları da yukarıda adı geçen taleplerden çok uzakta.
* 1968 öğrenci eylemlerinin ana talebi bilimsellik, eski bilgilerin kitaplardan çıkartılması, laboratuarların yetersizliği, sınav sistemi gibi bugünkü üniversite gençliğinin talepleriyle örtüşen demokratik ve özerk üniversitedir.
* Üniversitelerde bir düzenleme yapılacaksa bu, yaklaşık 40 yıldır mücadeledeki tüm imkansızlık ve eksikliklere karşın tartışmanın bilimsel birikimine sahip olan öğretim üyeleri ve öğrencilerin, sendikamız bünyesindeki asistanların ve üniversite çalışanlarının görüşü alınarak yapılmalıdır.(BB)