"Okuldaki eylemlere katılma, halay çekme, slogan atma" gibi "suçlarla" disiplin cezası alarak okuldan atılan ve uzaklaştırılanlara göre "Önemli olan disiplin affı değil, yönetmeliğin değiştirilerek özgür bir üniversitenin oluşturulması ve YÖK'ün kaldırılması".
"Anadilde eğitim" kampanyası sonrasındaki uzaklaştırmaların öğrencilerin gözünü korkuttuğunu söylüyor ve ekliyor: "Örgütsüzlük de önemli bir sorun."
Öğrenciler, Adalet ve Kalkınma Partisi'nin (AKP) açıklamalarını da inandırıcı bulmuyor. Onlara göre "AKP'nin YÖK'le ilgili açıklamaları başörtüsü konusuyla sınırlı kalacak, ekonomi politikalarıyla tavrını belli eden hükümet YÖK'ü değiştirmeyecek".
Bianet'in görüştüğü üniversite öğrencileri harçları, 130 kişilik sınıfları, kalitesiz üniversite eğitimini, soruşturmaları anlattı, YÖK'e karşı verdikleri mücadelede kendilerini eleştirdi:
"YÖK'ü mağdurları tartışmalı"
Nurcan Akyol -İstanbul Üniversitesi (İÜ) Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü 3. sınıf -
* Üniversite öğrencilerinin çoğu öğretimin kalitesizliği dışında YÖK'e karşı değil. Hocalar da derslerde yalnız bir iki kelimeyle YÖK'ten yakınıyor. AKP türban konusu nedeniyle YÖK'e karşı. Soruşturmalar ve uzaklaştırmalar nedeniyle okula sürekli ara veriyoruz. Ancak YÖK, bizim gibi susturulmaya çalışılan asıl mağdurlar, soruşturmaya uğramış öğrenciler ve öğretim üyelerince tartışılırsa değiştirilebilir.
* Eşit, parasız ve bilimsel eğitim yönündeki taleplerimizi eylemler ve imza kampanyalarıyla duyurmaya çalışacağız. Geçtiğimiz haftalarda Dicle Üniversitesi'nde başlatılan "Üniversitemi istiyorum" kampanyasında toplanan imzalarla öğrenciler meclise taleplerini iletti.
"Soruşturmalarla gözdağı veriliyor"
Kenan Canan -İÜ Coğrafya Bölümü 3. sınıf-
* İÜ öğrencileri "eylemlere katılabilir" diye okulun diğer fakültelerine bile alınmıyor. Üniversite 1. ve 2. sınıfta Coğrafya bölümünde öğrenci temsilciliği yaptım. Ancak bölümdeki kurul toplantılarında söz hakkı dışında oy hakkınız olmuyor.
* Geçtiğimiz yıllarda harçlardan formasyon eğitimine bir çok konuda ses getiren ve sonuç alabildiğimiz eylemler yaptık, forumlar düzenledik. Ne yazık ki YÖK yasa tasarısının meclise geleceği üniversitelerin özelleşeceği bir dönemde öğrenciler olarak çok ses çıkaramıyoruz. Bunun bir nedeni "Kürtçe seçmeli ders olsun" talebinde bulunan öğrencilerin çoğunun okuldan atılması, uzaklaştırma yoluyla diğer öğrencilere göz dağı verilmesi, diğeri de öğrencilerin üniversiteye yönelik taleplerini önceki yıllardaki gibi "koordinasyon" oluşturarak değil birbirinden uzak sürdürmesi.
* AKP YÖK'ü değiştireceğini söylüyor, biz ise YÖK'ün tamamen kalkmasını ve üniversitelerin, öğretim üyelerinden öğrencilere daha katılımcı bir sistemle özgür bir ortamda yönetilmesini istiyoruz.
* Planın tek olumlu yanı hocaların YÖK hakkında söz söyleyebilme olanağı bulması. Hükümet bilimsel eğitim diyor ama bunun için eğitime bütçe ayrılması gerekiyor. Örneğin; Coğrafya bölümünde okuyan öğrenciler ancak kendi ceplerinden yüklü bir para ayırarak alan eğitimine çıkabiliyor.
"Paramız yok, derdimiz YÖK"
Mutlucan Şahan -Galatasaray Üniversitesi (GSÜ) İletişim Fakültesi 2. sınıf-
* Bir GSÜ öğrencisi olarak doğrudan Kemal Alemdaroğlu gibi YÖK'ün baskıcı tiplemeleriyle sıkça karşılaşmasam da, bir İÜ öğrencisinden farklı problemlerle karşı karşıyayım. Dönem başlarında zorla alınan yüklü "bağışlar", transkript, öğrenci belgesi gibi evraklara alınan ücretler, çok yüksek harçlar ve benzerleri...
* Yeni YÖK yasa tasarısının da doğruladığı gibi YÖK eğitimin metalaştırılması sermayenin denetimine girmesi işlevini yitirmeyecek. Kısaca paramız yok, derdimiz YÖK...
* AKP başörtüsü konusunda YÖK'le çatışıyor görünse de paralı eğitimi destekleyecektir. Uluslar arası Para Fonu (IMF) ile yaptığı anlaşma bunu gerektiriyor. Zaten parasız-bilimsel-demokratik eğitim mücadelesi AKP'ye kaldıysa vay halimize.
* Üniversite gençliğinin gittikçe ticari bir kurum haline gelen baskıcı üniversite ortamına ses çıkarmaması özel eğitimin daha iyi olacağı düşüncesini içselleştirmesinden kaynaklanıyor.
* Kendi içimizdeki tartışmalara hapsolmak yerine mesajlarımızı netleştirmek ve sorunumuzun sadece YÖK değil kapitalist küreselleşme ve eğitimin de buna uyumlanması olduğunu bilmeliyiz.
"Hocaların da katıldığı geniş eylemler olmalı"
Çiğdem Özcan - İÜ Coğrafya Bölümü 3. sınıf-
* YÖK'ün bölüm kontenjanını arttırması nedeniyle 130 kişilik sınıfta ders görüyoruz. Önemli olan YÖK'ün kalkması değil üniversitede toptan bir değişik gerekiyor. Şu an okuduğum bölümle ilgili bilimsel çalışma yapmam gerekirken formasyon eğitim alarak öğretmen olmaya çalışıyorum.
* Coğrafyayı bilim dalı olarak çok sevdiğim için bu bölüme geldim ancak şu ana kadar bilimsel bir eğitim alamadım kişisel ve çabalarla ve hocaların ders dışı yardımlarıyla bir şeyler öğrenmeye çalışıyoruz.
* Üniversiteyle ilgili taleplerimizi hocaların da katıldığı ses getiren eylemlerle duyurabiliriz. Üniversite için de yapılan eylemleri yararlı bulmuyorum. (ÖG/BB)