Erdin, YÖKün 22. kuruluş yıldönümü nedeniyle yaptığı yazılı açıklamada, hükümetin yanı sıra YÖK Başkanı Kemal Gürüz ile bazı rektörleri de eleştirdi.
Gürüz ve ona destek veren bazı rektörlerin "AKP iktidarının üniversitelerde şeriatçı örgütlenmeyi sağlama çabasına, laiklikten ve Cumhuriyet ilkelerinden yana olanlar karşı çıkmalıdır" bahanesiyle var olan sistemi korumaya çalıştıklarını belirten Erdin, Demokratik ve özerk olmayan bir üniversitede laik düşünce yeşeremez dedi.
Türkiyenin yükseköğretim reformuna duyduğu ihtiyaç, iktidar tartışmalarına feda edilmeyecek kadar önemlidir diyen Erdin, üniversitelerin idari ve mali özerkliğe kavuşturulmasını, tüm yöneticilerin seçimle belirlenmesini, yükseköğretimin ideolojik ve siyasi baskılardan kurtarılmasını, üniversitelere ayrılan kaynağın artırılmasını istedi.
Özerk, demokratik, bilimsel, çağdaş üniversite
22 yıl sonra YÖK başlıklı açıklamasında Erdin, şu ifadelere yer verdi:
* ÜÖÜD yıllardır üniversitelerin özerk, demokratik, bilimsel, çağdaş ve üretken bir yapıya kavuşturulması için uğraş vermektedir
* Bu amaç doğrultusunda, YOK sistemi ve yasasının değiştirilmesi için yıllardır toplantılar düzenlemiş, taslaklar hazırlamış, basın bildirileri ve diğer yayınlarla kamuoyu oluşturmaya çalışmıştır.
* AKP iktidarının YÖK ve üniversite sisteminde değişiklik yapmasının söz konusu olduğu şu dönemde de, ÜÖÜD'nin bu konulardaki görüşünü değiştirmesi için hiçbir neden yoktur; antidemokratik, aşırı merkeziyetçi bir YÖK ve üniversite sistemi, ülkede bilimsel gelişmenin, çağdaş eğitim ve araştırmanın önünde en önemli bir engel olarak durmaktadır.
* ÜÖÜD, aynen geçmişte olduğu gibi, YÖK ve üniversite sistemini ülkede bilimsel gelişmenin, çağdaş ve gerçekten akademik bir yapıya kavuşması için uğraşına devam etmektedir.
Tartışma özünden saptırılıyor
* Ancak, son dönemde, bu önemli tartışmanın bazı taraflarca özünden saptırıldığı gözlemlemekteyiz. YÖK başkanı ve bazı üniversite rektörleri tarafından yapılan açıklamalar özet olarak, "AKP iktidarının yapmak istediği reformun gerçek niyeti, üniversitelerde şeriatçı örgütlenmeyi sağlamaktır, dolayısıyla bu çabaya laiklikten ve Cumhuriyet ilkelerinden yana olan herkes top yekun karşı çıkmalıdır" biçimindedir.
* ÜÖÜD'nin görüşüne göre bu sav, YÖK başkanı ve bazı üniversite yöneticileri tarafından var olan sistemi korumak için bir sığınak olarak kullanılmaktadır.
* AKP hükümetinin üniversitelerde şeriatçı örgütlenmeye gittiğine dair somut adımlar ve göstergeler ortaya çıkarsa, buna eri tavizsiz bir biçimde karşı çıkacak olan taraf yine ÜÖÜD olacaktır. Bu konuda en ufak bir tereddüt söz konusu olamaz.
Laikliğin koşulu demokrasi ve özerkliktir
* Çünkü bilimsel eğitim ve araştırma, laik bir ortamda var olabilir, gelişebilir. Laik duyarlılığımızın kaynağı demokratik ve bilimsel kaygılardır; anti - demokratik ideolojik tavırların laiklikle ilgisi yoktur.
* Oysa, bugünlerde ortaya atılan savlar (gerek savların siyasi içeriğine, gerekse bunları ortaya atan YÖK yönetiminin yapmış olduklarına bakıldığında) maalesef bu "iktidar mücadelesine" kılıf olarak kullanılmaktadır.
* Demokratik ve özerk olmayan bir üniversitede laik düşünce yeşeremez, çünkü aydınlanmanın kaynağı olan bilimin ve aklın öncülüğü gerçekleşemez. Laik olmayan üniversite de tanımı gereği bilimsel olamaz t Üniversitenin laik ve demokratik olması ayrılmaz bir bütündür; birisini ayırıp, ona öncelik verilemez.
* Dolayısıyla, ÜÖÜD bugünlerde süren YÖK-AKP tartışmasının sorunu özünden saptırdığı görüşünde olup, tartışmanın bu dar halinde taraf olmayı reddetmektedir. Kanımızca ülkenin yükseköğretim reformuna olan gereksinimi, iktidar tartışmalarına feda edilmeyecek kadar önemlidir.
Talep ve öneriler
* ÜÖÜD olarak, aşağıdaki temel ilkelerimize uyan her türlü reform girişimini destekler, bunlardan herhangi biriyle çelişen girişimlere ise tavizsiz bir biçimde karşı çıkarız. Bu ilkeler bir bütündür: bir kısmı kabul edilip bir kısmı reddedilemez, ayıklanamaz.
* YÖK ve üniversiteler özerk demokratik, katılımcı, laik, bilimsel ve çağdaş bir yapıya kavuşturulmalıdır.
* Üniversitelere idari ve mali özerklik sağlanmalıdır. Bu özerklik saydamlık ve hesap verebilirlik el ele gider.
* Üniversite ve öğretimin işleyişi iktidarın siyası müdahale alanı olmamalıdır.
* YÖK, Üniversitelerarası Kurul, rektör, dekan, bölüm başkanı gibi tüm yönetim/denetim makamlarının seçilme süreçleri demokratik, katılımcı olmalıdır.
* Üniversitede karar alma yetkisi katılıma açık kurullara, bu kararları yürütme yetkisi ise seçilmiş görevlilere verilmelidir.
* Üniversitelerde kararlar tamamen bilimsel veri ve ölçütlerle verilmeli. ideolojik /siyasi ölçütler, telkin ve baskı söz konusu olmamalıdır.
* Yükseköğretimde fırsat eşitliği anayasal bir haktır. Dar gelirli yurttaşın eğitim laikliği zedeleyecek, parası olana, parası olmayana göre herhangi bir imtiyaz/öncelik tanıyan girişimler kesinlikle kabul edilemez.
* Üniversitelere ayrılan kaynak mutlaka artırılmalıdır. (BB)