*Fotoğraf: AA-Arşiv
2 buçuk milyondan fazla adayın katılacağı Yükseköğretim Kurumları Sınavı (YKS) için geri sayım başladı.
26-27 Haziran'da yapılacak sınava sayılı günler kala öğrencilerde kaygı da artmaya başladı.
Pandemi döneminde sınava hazırlanan ve kendilerini yorgun hisseden adaylar, "sınavda ne yapmalı?", "sınav stresini nasıl yönetmeli?"
Akdeniz Üniversitesi Öğretim Üyesi Psikiyatrist Doç. Dr. Serhat Nasıroğlu ile sınava girecek adaylar için önerileri konuştuk.
"Hayatın en önemli anı değil"
*YKS’ye son 3 gün kaldı, adaylar sınava sayılı günler kala en çok neye dikkat etmeli?
Sınav dönemi yaklaştıkça gençlerin ve ailelerin sınava dair endişelerinde doğal bir artış oluyor. Aslında düşünülenin aksine temel duygularamızdan olan kaygı çoğu zaman koruyucudur.
Yapılan birçok çalışmada hafif kaygının sınav performansını olumlu etkilediğini göstermiştir. Bu anlamda gençlere ve aileler hafif kaygının normal ve belki de gerekli olduğunu bilmelerinde fayda olduğunu düşünüyorum.
Ancak elbette bazı kaygılar ise normalin çok üstüne çıkabiliyor, işte bu yüksek kaygı seviyesi sınav performansı üzerinde olumsuz etki bırakabiliyor.
Peki kimlerde kaygı yüksek kimlerde ise normal seviyede; yüksek kaygı seviyesi olan çocuklar incelendiğinde bazılarında doğuştan gelen özellikler olmakla birlikte bir kısmında ise örneğin ailelerin, medyanın ve akranlarının yanlış tutum ve önerileri yer alıyor.
Örneğin küçük yaştan itibaren üniversite sınavının hayatın en önemli dönüm noktası olduğu ifade ediliyor, birçok aile ise yaptıkları maddi harcamaların karşılığını beklediklerini bazen direk bazen de davranışları ile çocuğa yansıtıyorlar.
Tek sebep olmasa bile bazı anne ve babaların bilinçdışı olarak yaşamak istediklerini çocukları üzerinde gerçekleştirmek istediklerini anlayabiliyoruz.
Gençler açısından düşünecek olursak evet elbette sınavın önemi inkar edilemez ama önemin derecesi hayatın tek ve en önemli anı olarak kabul edilmemelidir. Genci değerli kılacak tek unsur okuduğu bölümünün puanı olmayacak.
"Olumsuz yönde etkiliyor"
*İlk kez sınava girecek lise son sınıf öğrencileri var. Üç eğitim öğretim dönemini uzaktan eğitimle geçirdiler. Okul psikolojisinden uzak kalan ve ilk kez sınava girecek öğrenciler için önerileriniz nelerdir?
Pandemi ile birlikte çocuklar ve gençlerde depresyon, uyku sorunları, obsesif kompulsif bozukluk, kaygı artışı, teknoloji bağımlılığı ve dikkat eksikliği hiperaktivite gibi bir çok bozukluk artış gösteriyor.
Pandeminin doğası gereği oluşan belirsizlik ve sağlık endişeleri ise bazı gençlerin gelecek ile ilgili umutlu ve olumlu düşüncelerini olumsuz yönde etkiliyor.
Teknoloji ile geçirilen zamanın artması, ruh sağlığı için oldukça önemli olan fiziksel aktivitenin ve akran etkileşiminin azalması, gençlerin çalışma performanslarını da olumsuz etkilemiş olabilir.
Elbette zaman kısa olsa bile belirtilerin şiddetli olduğu durumlarda bir ruh sağlığı uzmanından destek almaları gerekebilir.
"En kötüsü ne olabilir?"
*Peki adaylar sınav esnasında nelere dikkat etmeli?
Gençlere söyleyeceğim en önemli husus kaygının normal olduğu. Sınav esnasında kaygı duymak yer çekimi kanunu gibi eğer sınava değer veriliyor ve çalışılmış ise doğal olduğudur.
Ancak yine de kaygısını kontrol etmekte zorlanacağını düşününen gençler durumdan ciddi endişe duyuyorlarsa ve önceki deneme sınavlarında da bu sebeple belirgin olarak sorun yaşamışlarsa gecikmeksizin bir profesyonel destek almalılar.
Adayların sınav anında nefes alma egzersizlerini bilmesi, nabız artması, kalp çarpıntısı ve nefes alma hızındaki artışın normal olduğu ve bunu azaltmak için nefes alma egzersizlerin öğrenmesi gerekir.
Bir video oyununu durdurmak gibi, kaygı yaratan düşüncelerin durdurma tuşuna basmayı hayal edebilirler.
Ve elbette en kötü ne olabilir sorusunun cevabını sınavdan önce düşünmek ve en kötü senaryoya hazırlıklı olmak ve bunu kabullenmek kaygıyı azaltabilecek önerilerden biridir.
"Düşünce tuzaklarına düşmeyin"
*Son olarak sınavı istediği gibi geçmeyen adaylara ne yapmalarını tavsiye edersiniz?
Mutlu olma sanatının ilk öğretisi üniversite puanı değildir. Bugün en iyi üniversite mezunlarının dünyanın en mutlu insanları olduğunu söyleyemeyiz.
Evet belki iyi bir üniversite ve istediğimiz bölümün bizi mutlu edebileceği üzerine hayal kuruyoruz ancak bizi mutlu yapacak tek belirleyici olan üniversitenin adı olmayabilir.
Sınav dönemi gençlerde oldukça yaygın olarak düşünce tuzaklarına da düştüklerini görüyoruz. Örneğin bu sınavı geçemezsem kimsenin yüzüne bakamam, değersiz biri olurum, kimse beni sevmez ve hayatım hep kötü geçer.
İşte burada kaygıya yol açan bu düşünce tuzaklarına bir dedektif gibi yaklaşıp gerçekten de düşüncelerin doğrulukları sorgulanmalıdır.
Bazı durumlarda hatalı düşünceler değiştiğinde sınav sonrası oluşacak üzüntü azalabilir ve yeni bir dönem için gerekli olana motivasyonu kazanabiliriz. (RT)