Aralık 2000'den bu yana ifade ve örgütlenme özgürlüğü konusunda çalışmalar yürüten dernek, raporunda, "Türkiye'de İfade ve Örgütlenme Özgürlüğü", "Uyum Yasalarının Gerekçesi ve Dernekler Kanunu'nda Yapılan Değişiklikler", "Medeni Kanunda Değişiklikler, Derneklerle İlgili Yasal Düzenlemelerin İlkeleri", "Siyasal Partiler, Siyasal Partiler Kanunu ve Seçim Kanunu'na İlişkin İlkeler", "Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü Kanunları", "Toplantı ve Gösteri Yürüyüşlerine İlişkin Yasal Düzenlemelerin İlkeleri" ile "Polis Görev ve Yetki Kanunu" değerlendirildi.
Sivil toplum kuruluşları ve uzman hukukçuların işbirliği ile İstanbul'da başlatılan çalışma kapsamında, Mersin, Diyarbakır ve Ankara'da yerel sivil kurumların katkılarıyla konu tartışıldı.
Bu çalışmanın sonucunda Avukat Ali Turgan, İdare Hukuku Profesörü Dr. Ülkü Azrak, Medeni Hukuk Profesörü Dr. Rona Serozan ve ÇareSiz Hareketi Üyesi Oğuz Esmer'in katılımıyla oluşturulan komisyon, "Dernekler Kanunu", "Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu", "Medeni Kanun", "Siyasi Partiler Kanunu" ve "Seçim Kanunu" ile ilgili öneriler hazırladı.
Helsinki Yurttaşlar Derneği Üyesi Alp Biricik ve Ebru Uzpeder'in koordinatörlüğünde yürütülen çalışmanın raporunda şu bilgiler verildi:
Düşünce Özgürlüğü
* İfade ve örgütlenme özgürlüğünün temeli düşünce özgürlüğüdür. Düşünce özgürlüğü düşünceyi korkmadan ve engellenmeden açıklama ve yayma, örgütlenme, kişi toplulukları oluşturma, dernek kurma, toplanma ve gösteri yapma, iletişim, bilgilenme, bilgilendirme hak ve özgürlüklerini içerir.
* Her bireyin içinde bulunduğu toplulukla, yurduyla, çevresiyle (dolayısıyla kendisiyle) ilgili toplumsal ve siyasal kararların oluşmasında etkili olabileceğinin ve siyasal etkinliklere katılabileceğinin benimsenmesi demokrasinin ön koşuludur.
* Adil seçim, demokrasinin vazgeçilmez koşulu olmakla beraber, seçime katılacak bireylerin tercihlerini sağlıklı olarak kullanabilmeleri ancak tartışma özgürlüğünün bulunduğu bir ortamda gerçekleşebilir.
Türkiye'de İfade Ve Örgütlenme Özgürlüğü
* İlk Dernekler Kanunu 3 Ağustos 1909 tarihinde çıkarıldı. Bu kanuna göre dernek kurmak için izin almak gerekmiyordu. Yine 1909 yılında İçtimaatı Umumiye (Genel Toplantılar) Kanunu çıkarıldı. Bu kanuna göre toplantı yapmak izne bağlı değildir. Silahlı olmamak koşuluyla toplantı yapılabilir.
Türkiye Tarihinde Dernekler Ve Toplantılarla İlgili Kanunlar
* 6 Ekim 1983'te çıkarılan, yürürlükteki 2908 sayılı Dernekler Kanunu, örgütlenmeyi devlet için tehlikeli ve örgütleri potansiyel suç odağı olarak gören zihniyetin daha da belirginleştiği kurallar getirdi.
* 1 Ocak 2002'de yürürlüğe giren Yeni Medeni Kanun'un tüzel kişiler bölümü hazırlanırken, yürürlükteki Dernekler Kanunu'na uyum sağlanması gereğinden söz edildi, şimdi de Dernekler Kanunu'nun demokratikleştirilmesi isteklerine Medeni Kanun'a uyumsuzluk sakıncası ileri sürülerek karşı çıkılıyor.
* Son çıkarılan uyum yasalarına rağmen vesayetçi ve otoriter karakteri ve idarenin keyfi müdahalelerine olanak veren hükümleri değişmediğinden 2908 sayılı Dernekler Kanunu, Türkiye'nin toplumsal ve demokratik gelişmesinin önünde bir engel olarak duruyor.
* Bu yasanın tamamen yürürlükten kaldırılarak dernek tescilinin Hukuk Mahkemesi kütüğüne yapılacağı; tüzüğünde çalışma konularının yazılmasının zorunlu olmadığı; kanunen aykırı olmayan her amaçla dernek kurmanın olanaklı olacağı; suçlar ile ilgili yaptırımların sadece Türk Ceza Kanunu'nda gösterildiği; derneklerin sadece parasal olarak denetlenebildiği yeni bir yasal düzenleme yapılmalıdır.
* Toplantı ve gösteri yürüyüşlerine ilişkin yeni yasal düzenlemenin ana ilkeleri ise: Açık toplantıların idarenin önceden saptadığı yerlerde yapılabileceği kuralı yerine idarenin önceden saptadığı yerler dışındaki her yerde yapılabileceği; önceden izin almaksızın idareye haber verme zorunluluğunun, idarenin güvenlik önlemleri alma ana fikrinden kaynaklandığının kabul edilmesi; kamu düzenini bozmayan ve suç işlenmemiş toplantı ve yürüyüşlerin amaçları dışına çıkıp çıkmadığının takdirinin idareye değil düzenleyen kuruluş mensuplarına bırakılması ve suç işlenmişse yaptırımlarının sadece Türk Ceza Kanunu'nda gösterilmesidir.
* Polis Görev ve Yetkileri Kanunu'na gelince bu yasanın demokratik hukuk devleti ilkelerine göre yeniden düzenlenmesi zorunludur. Polisin suçları işlenmeden önleme görevi gerekli ve önemli olmakla birlikte sözlü eylemlerde şiddete azmettirme yoksa açık bir tehlikeden söz edilemez.
Siyasal partiler ve seçim yasası
* Yasa, partileri tek tip olmaya zorlayan, anayasada bulunan bazı kurumların (örneğin Diyanet İşleri Başkanlığı'nın) kaldırılmasını tüzüğüne koyan partinin kapatılmasını öngören, parti liderinin değişmezliğini sağlayan yapısıyla artık Türkiye'ye dar gelmektedir.
* Tek tip tüzük zorunluluğu bulunmamalıdır. Parti tüzüğünde çalışmalara üyelerin eşit katılımını ve düşüncelerini özgürce açıklamalarını sağlayan maddelere yer verilmelidir.
* Parti için her kademedeki kongre ve seçimler yargı güvencesi altında yapılmalıdır. Genel ve yerel seçimlerde parti adayları yargı güvencesi altında bütün üyelerinin katıldığı önseçimle belirlenmelidir.
* Parti yönetimlerinin kararlarına karşı üyelerce yargıya başvurma hakkı tanınmalıdır. Anayasa Mahkemesi nezdinde partilerin üye kayıtlarının ve gelir-giderlerinin denetleneceği Özerk Denetleme Kurulu kurulmalıdır.
* Partiler her üç ayda bir kesinleşmiş ve muhasebe sistemine benzer şekilde noter tasdikli formlara bilgisayar ortamında kaydedilmiş üye kayıtlarını ve gelir-gider durumunu Denetleme Kurumuna bildirmelidir.
* Partilerin gelir ve giderleri tam anlamıyla saydam olmalı ve kamuoyuna açıklanmalıdır. Partiye bir kişi ya da kurum tarafından yapılacak bağış miktarı yılda brüt asgari ücretin 100 katını aşmamalıdır.
* Seçim Kanunu'nda da değişiklikler yapılması kaçınılmaz bir gerekliliktir. Barajın yüzde 5'in altına çekilmesi; seçim ittifaklarının serbest bırakılması; sadece belediye başkanı seçiminde iki turlu seçim uygulanması; adayların seçimden önce halka açık mal beyanında bulunması ve gelir-giderlerini kamuoyuna açıklaması; milletvekili seçimlerinin dört yılda bir yapılması ve illere düşen milletvekili sayısının adalete uygun olarak yeniden hesaplanmasıdır. Ancak bu değişikliklerden sonra her eğilimin mecliste temsili mümkün olacaktır.(NK/BB)