Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi (Yeşil Sol Parti) Grup Başkanvekilleri Meral Danış Beştaş ve Saruhan Oluç, 10 Ekim Ankara saldırısının aydınlığa kavuşturulması, sorumlularının, planlayıcılarının, azmettiricilerinin açığa çıkarılması amacıyla Meclis Araştırması açılmasını istedi.
Önergenin gerekçesinde, saldırının etkin bir yargılamaya tabi tutulmadığı, sorumluların ortaya çıkarılmasında iktidar ve yargının genel isteksizlik halinin, toplumsal mağduriyeti derinleştirdiği ifade edildi.
“Kamu görevlileri araştırılmadı”
Meral Danış Beştaş ve Saruhan Oluç, katliamın sorumlularının ortaya çıkarılması için çaba sarf edilmediğini belirtti:
“10 Ekim katliamının müsebbiplerinin, öncesinde HDP’nin Diyarbakır Mitingi ile Suruç Katliamını, sonrasında da çok sayıda katliamı gerçekleştirdiği bilindiği halde; çok sayıda IŞİD üyesinin ülkeye giriş-çıkışlarının denetlenmediğinin ortaya çıkmasına ve emniyet birimleri ile MİT arasındaki yazışmalarda böylesi bir katliamın işaretlerinin verilmiş olduğu hususunda ortaya çıkan belgelere rağmen, katliam mağdurları hakkında çeşitli gerekçelerle soruşturmalar başlatan yargı, katliamın sorumlularının ortaya çıkarılması konusunda aynı gayreti sarfetmemiştir.
Ortaya çıkan görüntüler yeterince irdelenmemiş, tüm sanıklar davaya dahil edilmemiş, önceden davanın sanığı konumunda olanlar etkin pişmanlık müessesinin uygulamaya konulmasıyla tanık konumuna getirilmiş, sorumluluğu bulunan kamu görevlileri ise yargılamadan tamamen azade tutulmuştur.
“Çok sayıda firari sanık var”
Uzun süren yargılama süreci, Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin 19 sanığın farklı mahkûmiyet kararları aldığı davada dokuz sanığa verilen 101’er kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının onanması ve 9 sanığa 391 kez öldürmeye teşebbüs suçundan verilen hapis cezalarının bir bölümünün ise eksik inceleme gerekçesiyle bozulması şeklinde neticelenmiştir. Davanın çok sayıda firari sanığı olduğu bilinmektedir.
Üstelik bu firari sanıklar sadece 10 Ekim katliamından dolayı değil başka suçlardan da aranan şahıslardır. Örneğin, Savaş Yıldız, 7 Haziran seçimleri öncesi Adana ve Mersin HDP binalarını bombalayan şahıstır. Firari sanıklardan Nusret Yılmaz kırmızı bültenle aranmasına karşın hiç yakalanmamıştır.
Dava boyunca tanık anlatımları, adı geçen firari sanıkların sınırdan rahatlıkla geçtikleri, Türkiye’deki hastanelerde defalarca kez tedavi oldukları, IŞİD’in önemli isimlerinden oldukları yönünde ise de hiçbir şekilde yakalanmayıp yargılanmamaları anlaşılır değildir.
“Raporlar dosyaya sunulmadı”
Avukatların taleplerine rağmen kamu görevlileri tanık olarak dahi dinlenmemiş, Devlet Denetleme Kurumu raporları, Bakanlıkların istihbarat raporları dosyaya sunulmamıştır. IŞİD’in Adıyaman ve Antep hücreleri araştırılmamış, Ankara katliamında ismi geçenlerin diğer katliamlarla olan bağı dosyaya girmemiştir.
Tümüyle eksik bir soruşturma evresinin ardından davaya dair verilen kararın katliama dair gerçekleri yansıtmadığı açıktır. Netice itibariyle katliamın nasıl ve neden gerçekleştiğine dair sorular yanıtsız kalmıştır.
Aradan geçen 8 yılın sonunda anlaşılmaktadır ki; mahkemeler ellerindeki tüm dokümanlara rağmen katliamın boyutlarını ortaya çıkarmamış ve katliamın tüm sorumlularını yargılamamıştır. Bu durumun, katliam sanıklarının bir biçimde korunduklarına dair kaygıyı beslediği açıktır.” (AS)