Yerasimos'un yapıtı bu yöndeki çabaların en kalıcılarından birisiydi.
Müthiş bir araştırmaydı ve olağanüstü bir görüş açısına yaslanıyordu. O sıralarda bir tanıdığım "Bu adam ne yazmışsa, hatta peçete üstüne karalamalarını filan da alıp okumak, saklamak gerek" deyip duruyordu. Kitabı ilk kez okuduğumda yazarının mimarlık kökenli olduğunu öğrenmiştim.
Bu, içime su serpmişti. Çünkü ben de o tarihlerde mühendislik okuyor fakat sosyal bilimlerle uğraşmak istiyordum. Yerasimos'u bu bakımdan bana yol gösteren, ufuk açan isimlerden birisi sayarım.
Bu yapıtın ardından yazdıklarını daha yakından izlemeye başladım. Dergilerdeki yazıları, toplantılara sunduğu bildiriler onun akıl almaz genişlikte bir ilgi alanına sahip olduğunu ortaya koyuyordu.
Yalnız burada ilginç ve önemli bir nokta vardı: Yerasimos, bu farklı alanlara bakarken iki tuzağa düşmekten dikkatle sakınıyor ve uzak duruyordu.
Ne şimdi Batı'da büsbütün moda olan türden "genellemeci" birisiydi ne de ele aldığı konuyu basitleştirmek hatta popülerleştirmek yanlısıydı.
Tam tersine, farklı konuların her birisine çok ciddi bir akademik formasyon içinde irdeliyor, ortaya bilimsel, çözümlemeleri ve bireşimleri olan, yöntembilimler öneren metinler çıkarıyordu. Bu yönden de onu ustalarımdan sayarım.
Bu yönüyle Yerasimos en geniş tanımıyla bir toplumsal kuramcıydı. Türkler, Doğu-Batı ve laiklik konusunda yazdığı bir kitap var. Sivil toplumla uğraştı ve çalışmasını bir kitaba dönüştürdü.
"Süleymaniye"yi yazdı. Ali Ufki Bey'in anılarını yayınladı. Kurtuluş Savaşı'nda Türk-Sovyet ilişkilerini irdeledi.
Nihayet 15 ve 16. yüzyıl Türk mutfağını söz konusu eden Şirvani 'nin kitabını eşiyle birlikte yayına hazırladı. Kısacası, bir bilgindi, bir "savan"dı Yerasimos.
Nihayet kendisiyle aynı üniversitenin -Sabancı- çatısı altında buluştuk ve uzaktan fakat çok yakından izlediğim bu büyük entelektüelle geçen yıl tanıştım.
O dönemde TV 8'de hazırladığım "Fildişi Kule" programına kendisini davet ettim. Bütün program tarihinin en zevkli, verimli görüşmelerinden birisini yaptık.
Sonra bir Paris yolculuğumda beni eşi Belkıs hanımla birlikte çok büyük bir kabulle ağırladılar. Ama o günden sonra bir daha onu göremedim. Şimdi, haberini aldım.
İçimde büyük bir ağrı duyuyorum.
Yerasimos, artık örneği çok az görülen türde bir bilim insanı ve akademisyendi.
Onu bütün yapıtları ve yaşamıyla birlikte düşündüğümde, bu çok geniş ufuklu insanı çok büyük bir kıskançlıkla anımsayacağım...(HBK/EÜ)
1942'de İstanbul'da doğdu
Özellikle "Azgelişmişlik Sürecinde Türkiye" kitabı ile tanınan, araştırmaları ile Türkiye'de kapitalizmin gelişimi konusunda temel kaynaklardan birini oluşturmuş olan tarihçi Stefanos Yerasimos dün kanser nedeniyle hayatını kaybetti.
İstanbul'da 1942 yılında doğan Yerasimos, 1966 yılında Devlet Güzel Sanatlar Akademisi'nin Yüksek Mimarlık Bölümü'nden mezun oldu.
"Paris Institut d'Urbanisme de l'Universite"den şehircilik diploması alan Yerasimos, 1973 yılında Sorbonne Üniversitesi'nde "Azgelişmişlik Sürecinde Türkiye" konulu doktora tezini verdi.
Yerasimos, 1986 yılında ise "Osmanlı İmparatorluğu'nda Gezginler" konulu ikinci bir doktora tezi verdi.
Paris Üniversitesi'nin Şehircilik Bölümü'ne 1972 yılında öğretim görevlisi olarak giren Yerasimos, 1989 yılında aynı üniversiteden profesör unvanı aldı.
Yerasimos, 1994-1999 yılları arasında İstanbul'daki Fransız Anadolu Araştırmaları Enstitüsü'nün müdürlüğünü yaptı.
Çok sayıda Fransızca ve Türkçe araştırma ve makaleleri bulunan Yerasimos'un Türkiye'de yayımlanan başlıca eserleri şunlar:
"Azgelişmişlik Sürecinde Türkiye", "Türk-Sovyet İlişkileri, 1917-1923", "Türk Metinlerinde Kostantiniye ve Ayasofya Efsaneleri", "Milliyetler ve Sınırlar", "İstanbul: İmparatorluklar Başkenti", "Süleymaniye" ve "Sultan Sofraları"
Yerasimos'un cenazesi, bu hafta içinde Paris'te defnedilecek.