Yargıdaki yasa değişiklikleri muhataplarınca sindirilmiyor
Yargı bağımsızlığı için savunma bağımsızlığı yetmez,hakim ve savcılar da bağımsız olabilmeli
AB'ye girişimiz onurumuzla olsun
3 Kasım seçimleri mutlaka yapılmalı seçime kadar da siyasi partiler ve seçim yasası değiştirilmeli
Yeni adli yılın bugün başlayacak olması nedeniyle bir mesaj yayınlayan Hatay Barosu, mesleki ve ülke sorularına ilişkin mesajlarda bulundu.
Avukatlık yasasının getirdikleri
Hatay Barosuna yeni adli yıla bugün başlanacak olması nedeniyle yayınlanan mesajda yeni sürecin yine sancılı, sorunlarla dolu olarak başlayacağı belirtilerek Avukatlık yasasında yapılan değişiklik ile savunmanın bir ölçüde bağımsızlığa kavuşmasına karşın barolar ve avukatları bir ölçüde de gücenmelerine karşın aradan geçen bir yıllık
sürede sorunu sadece yasa maddelerini değişmesiyle çözülemeyeceği, buna paralel olarak savunmaya karşı anlayışın da değişmesi gerektiği belirtildi. Avukatlık yasasının son bir yılık süreçte uygulanması sırasında savunmaya bakış açısının olumluya dönüşmesinin gerektiğinin ortaya çıktığı belirtilen Hatay Barosu açıklamasında, yasada yapılan değişiklikle barolara ve savunmaya birçok haklar tanındığı, yasanın birinci maddesinin bunlardan biri olduğu hatırlatıldı ve şu görüşler savunuldu: "Yasanın 2. Maddesi ile Avukatlara, kamu kurum ve kuruluşlarında, kamu iktisadi teşekküllerinde, özel ve kamu bankalarında, noterler, vakıflar ve sigorta şirketlerinde gerek duyulan belgeleri inceleme, örnek alma hak ve yetkisi tanınmış ve anılan kurum ve kuruluşlara bu belgeleri Avukatın incelemesine sunma yükümlülüğü getirilmiştir. Buna ilaveten yasamızın 58 inci maddesinde yapılan değişiklikle ağır cezalık suçlar hariç Avukatın üstünün aranamayacağı, büro ve konutlarının ise ancak mahkeme kararı ile ve kararda belirtilen olayla ilgili olarak C. Savcısı denetiminde Baro temsilcisinin katılım ile aranabileceği hükmü getirilmiştir. Bu ve benzeri değişikliklerin Baroların ve savunmanın güçlenmesi bakımından önemli adımlar olduğunu, yıllardır izlenen tam bağımsızlığı sağlayacak bir yenilik olduğunu yatsımak mümkün değildir. Ancak bizim için bu değişiklikler kadar önemli olan, uygulayıcıların bakış açısıdır. Geçtiğimiz yaklaşık 16 aylık süreçte, başta Adalet Bakanlığı olmak üzere uygulayıcıların önemli bir bölümünün yapılan değişiklikleri, verilen hakları yeterince kabullenemedikleri, yasanın öngördüğü anlamda uygulanmasına olanak tanıyacak tutum ve davranış içinde olmadıkları üzüntüyle izlenmiştir. Elbette ki, Barolar olarak, savunma olarak bu konuda gereken mücadeleyi vermekteyiz ve vermeye devam edeceğiz. İnanıyoruz ki, zaman içinde bu olumsuzluklar giderilecek, yasalarla tanınan haklarımız uygulayıcılar tarafından da kabullenilecek ve eksiksiz yerine getirilecektir. Yasamızda yapılan değişikliğin yeterli olmadığını, özellikle savunmanın tam bağımsızlığa kavuşacağı, Adalet Bakanlığının Barolar üzerindeki vesayetinin tam olarak kalkacağı, savunmanın ekonomik yönden güçleneceği bir ortamın kısa sürede yaratılacağı inancındayız." Ülkede halen 45 bin avukatın mesleğini yürüttüğü, meslek mensuplarının savunma görevlerini başarıyla yerine getirdikleri görüşü savunulan Hatay Barosu Başkanı Nabi İnal imzalı açıklamada daha sonra şu görüşler savunuldu: "Bunun yanında CMUK uygulaması nedeniyle Barolar, suçlama ile birlikte sanıklara savunman olarak yardımda bulunmaktadır. Adli yardım müessesesi ile, ekonomik durumları müsait olmayanlara savunman ataması yapılmaktadır. Barolar ve avukatlar bu görevleri büyük bir özveri ile yerine getirmektedir. Bu uygulamalardan sonra sıra zorunlu savunmanlık müessesesinin oluşturulmasına gelmiştir. Yapılacak yasal düzenleme sonucu Baroların bu görevi hakkıyla yerine getireceğinden kimsenin şüphesi olmasın. Mecburi savunmanlık müessesesinin oluşturulmasından sonra mahkemelerimizde iddia makamının yanında savunma makamı da yerini almış olacak, savunma makamının bulunmadığı ortamda duruşmalar yapılmayacak, böylece iddia ve savunma makamlarının adaletin tam olarak gerçekleşmesi yolunda yargı bağımsızlığına önemli katkıları sağlanacaktır. Önümüzdeki yıllarda, zorunlu savunmanlık müessesesinin oluşturulması ile birlikte savunma makamının da mahkemelerde yer alması gerekliliğini bir kez daha vurguluyor ve gerekli yasal düzenlemenin vakit geçirilmeden yapılmasını bekliyoruz. Yine bir hususu daha belirtmekte yarar görüyoruz. Yargının tam olarak bağımsız olabilmesi için sadece savunmanın bağımsız olması yetmez. Adalet üçlüsünün diğer iki ayağı olan Hakim ve savcılarımızın da tam bağımsızlığa kavuşturulması, özlük işlerinde bağımsız, ekonomik yönden güçlü, araç ve gereç yönünden de her türlü teknik donanıma sahip hale getirilmesi gerekir. Onun için sav-savunma-karar üçlüsünün her yönüyle tam bağımsızlığa kavuşması yolunda gereken çabalarımızı sürdüreceğimizi bu vesile ile bir kez daha yineliyoruz."
Ekonomideki sıkıntıyı siyasetteki darboğaz izledi
Yeni yargı yılına girerken ülke sorunlarına da değinilen Hatay Barosu açıklamasında geçen yıl ülkede yaşanan ekonomik dar boğazı siyasetteki sıkıntıların izlediği hatırlatılarak insanlarımızın yaşam mücadelesi vermek için mümkün olanı yapmalarına karşın dar gelirliler, işçi, memur, emeklilerin hergen gün sırtlarına binen ekonomik yük nedeniyle kemerlerini sıka sıka kemerlerinde delik bulamaz hale geldiklerine dikkat çekildi. Ekonomideki darboğazı siyasetteki sıkıntının izlediği, zaman içinde sistemin sorgulanmaya başladığı ve siyasilere olan güvenin dibe vurduğu görüşü savunulan Hatay Barosu açıklamasında daha sonra şu görüşler dile getirildi: "AB ne girmek uğruna yapılan yasal değişikliklerin önemli bir bölümüne katılıyoruz. Ancak bu değişikliklerin AB istediği için değil, Türk Ulusu buna müstahak olduğu, insanlarımızın buna ihtiyaçları olduğu için yapılması gerektiğini vurgulamak istiyoruz. Bilinmelidir ki; AB ne girmekle tüm sorunlar bir anda çözülmeyecek AB ne girmemek ise ülkemiz için bir felaket olmayacaktır. Onun için biz AB'ye girelim, ama bu onurumuzla olsun diyoruz. Bilinmelidir ki, bizim için önemli olan çağdaş uygarlığı takip etmek, çağdaş uygarlığa ulaşmaktır. Bu hedefi bize Mustafa Kemal Atatürk göstermiş ve çağdaş uygarlığı izlememiz yolunda gerekli direktifi vermiştir. Onun için hedefimiz öncelikle çağdaş uygarlığı ulaşmak, ama bu hedefe ulaşılırken de ekonomik ve siyasi bağımsızlığımızdan ödün vermemek olmalıdır. Ekonomik ve siyasi bağımsızlığımızdan verilecek ödünler, bizi çağın ilerisine değil, çağın gerisine götürür. Bunun böylece bilinmesinde sayılamayacak kadar çok yarar vardır."
Seçim yasası değişmeli
Hatay Barosu açıklamasında 3 Kasım'da seçimlerin mutlaka yapılması gerektiği ayrıca seçimlere kadar geçen sürede de siyasi partiler yasası ile seçim yasasının mutlaka değiştirilmesi gerektiği istenen Hatay Barosu açıklamasında son günlerin gündem konusu seçimle ilgili şu görüşler dile getirildi: "Ülkemizde 3 Kasım'da Milletvekili genel seçimleri yapılacaktır. Cezaların erteleme yasasında olduğu gibi, yeri ve zamanı olmadığı halde ülke erken seçime götürülmüştür. Tüm olumsuz yanlarına karşın seçimlerin 3 Kasım'da yapılması bir zorunluluk halini almıştır. Seçimlerin ertelenmesinin sayılamayacak kadar çok zararları olacaktır. Bu nedenle biz 3 Kasım'da seçimlerin yapılması gerekliliğini burada vurgulamak istiyoruz. Ancak seçimlere kadar geçecek süre içerisinde siyasi partiler ve seçim yasalarında gereken iyileştirmenin yapılması yolunda Parlamentonun kendine düşeni tezelden yapması gerektiğine de işaret ediyor ve Meclisi göreve çağırıyoruz. Eksiklikleri, sakıncaları hemen hemen tüm siyasi partiler tarafından dile getirilen ancak bir türlü hayata geçirilmeyen siyasi partiler ve seçim yasalarındaki değişiklik gerçekleştiği takdirde, 4 Kasım'da oluşacak siyasi tablonun tartışma konusu yapılması olanağı ortadan kalkacak ve ülkemiz 4 Kasım'da yeni bir erken seçim arayışına girmemiş olacaktır." Geçen yıl ABD'de yaşanan 11 Eylül terör saldırısının tüm dünyada nefretle kınandığı ve yılardır terör belasıyla mücadeleden Türkiye'nin haklılığının bu olayla bir kez daha ortaya çıktığının belirtildiği Hatay barosu açıklamasında,ABD ve batı dünyasının ise terörle mücadelede çifte standart tutum sergilediği savunuldu ve bu durum eleştirildikten sonra şu görüşler savunuldu: "Terörün ve teröristin yararlısı ve zararlısı olamaz.Terör ve teröriste kucak açanlar gün gelir ki kendileri terör belası ile karşı karşıya kalırlar. Ülkemizin bulunduğu coğrafya,önemli gelişmelere gebedir.Bir yanda Afganistan ve Irak krizi diğer yanda İsrail-Filistin arasındaki yöreye kan ve barut kokularının yayılmasına neden olan olayların ülkemize sıçramaması için güçlü olmamız gerekir. Özellikle Irak krizi, Türkiye'mizin geleceğini önemli ölçüde etkileyecek boyuttadır. Körfez krizinde yapılan yanlışın yinelenmemesi yolundaki dileğimizi birkez daha yineliyoruz."