Uluslararası sözleşmelere imza atmış Türkiye yeni Ceza Kanununu yürürlüğe soktuktan sonra sürekli bağlı olduğu sözleşmelere aykırı davrandığı için şikayet edilecek.
Her sefer çocuk hakları savunucuları yeni Ceza Kanunundan doğan çelişkili durumlarda uluslararası mahkemelerde ve platformlarda haksızlığa uğrayan çocukların haklarını geri almaya çalışacak.
Türkiye problemlerini kendi içinde ve kendi kurumlarıyla değil yabancı kurumlarda ve başka ülkelerde arayacak. Ondan sonra bugüne kadar olan gelişmelerde ve bu sonuca ulaşılırken susanlar koro halinde başlayacaklar:
"Ülkemizi dışarıya şikayet ediyorlar. Bunlar vatanlarını sevmiyorlar".
Çocuklar tehlikede
Ama çocuklar için uygulanan maddeler sonucu, çocuklar potansiyel suçlu olarak kapalı yerlere doldurulacaklar. Buralarda olması gereken sosyal çalışmacılar, psikologlar ve standart kurum bakımı sağlanmayacak.
Hiç kimse buna itiraz etmeyecek. İtiraz sadece uluslararası mahkemelere gidildiğinde olacak.
Bu tablo yakında sürekli karşımıza çıkacak. Yeni Ceza Kanunun 1 Haziran'dan itibaren uygulanmasıyla birlikte ortaya çıkacak olan kaos beraberinde çocuklara inanılmaz kötü koşulları da getirecek.
Çocukları öylesine kötü koşullar bekliyor ki bu sefer düzeltebilmek için başka her şeyi bırakıp bunlarla uğraşacağız.
Yeni Ceza Kanununda özellikle 31. madde si beni bu aralar sadece bu konuda yazmak zorunda bırakıyor.
Bununla ilgili en çarpıcı ve doğru tanımlama Baro'nun 13 Mayısta yaptığı yürüyüşte gördüğüm bir pankarttaki slogandı:
"Çocuklar tehlikeli değil tehlikededir."
Kimsenin haberi yok
Kamuoyu, ceza kanunundaki kadınlara, medyaya karşı olan kısıtlayıcı maddeleri kısmen de olsa biliyor ama çocuklar için olanlar hakkında bilgisi yok.
Medyada zaten fazla yer bulamayan konunun çocukla ilgili çalışanların da durumu yeterince ve etkin şekilde kamuoyu önüne taşıyamamalarının bunda büyük etkisi var. Toplumda yerleşik "Kendi çocuğum dışındakiler beni ilgilendirmez" anlayışının da önemli etkisi olduğunu belirteyim.
Kanunu hazırlayan komisyon biraz da dümdüz bir mantıkla -hukukun getirdiği tüm perspektiflerden bakabilme anlayışının dışında bir yaklaşımla- o anda karşısında tehlike olarak gördüğü olayları durdurmayı temel amaç olarak benimsemiş gözüküyor.
Bunun en iyi örneklerinden birisini çocuklar için öngörülen ceza indirimlerinin "çetelerin çocukları kullanmasını önlemek üzere" azaltılmasını öngören değişiklik.
Çocuklar ceza hukukundan çıkartılsın
Çocuk hakları alanında çalışan başta hukukçular olmak üzere herkes çocuklarla ilgili düzenlemelerin ceza hukukundan tamamen çıkartılmasını ve ayrı bir kanunla düzenlenmesini; ceza yerine rehabilitasyon ve koruma tedbirlerinin uygulanmasını talep ediyorlar ki, bu da olması gerekendir.
Ancak bu basit gerçeği görmek için gerekli olan vizyon, birikim ve empati, kanunu oluşturanlardan başlayarak onaylayanlara kadar olan zincir içerisinde kaç kişide var. Ben bu konuda çok kötümserim.
TCK 31. maddesinde ağırlaştırılmış müebbet hapis cezaları fiili işlediği sırada 12 yaşını doldurmuş olup da 15 yaşını doldurmamış olanlar için öncelikle "işlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılayamaması veya davranışlarını yönlendirme yeteneğinin yeterince gelişmemiş olması hâlinde ceza sorumluluğu yoktur" durumuna bakılacak ve ceza ehliyeti varsa ağırlaştırılmış müebbet cezasını gerektiren durumlarda çocuğa 12 yıldan 15 yıla kadar, fiil müebbet cezasını gerektiriyorsa 9 yıldan 11 yıla kadar hapis cezası uygulanacak. 15 yaş 18 yaş arasındaki gençler içinse bu cezalar 18 yıldan 24 yıla kadar ve 12 yıldan 15 yıla kadar olarak düzenlenmiş.
Bunlar dışında kalan fiiller içinse her bir fiile 7 yıldan fazla ceza verilmeyeceği gibi ceza süresi için yarıya kadar indirim öngörülmüş.
Kötünün iyisi bir öneri
Bu durumda 31. madde için en azından şu değişikliği yapmak bile kötünün iyisi bir gelişme olacaktır.
"Madde 31 - (1) Fiili işlediği sırada on iki yaşını doldurmamış olan çocukların ceza sorumluluğu yoktur. Bu kişiler hakkında, ceza kovuşturması yapılamaz; ancak, çocuklara özgü koruyucu ve destekleyici tedbirler uygulanabilir.
(2) Fiili işlediği sırada on iki yaşını doldurmuş olup da on beş yaşını doldurmamış olanların işlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılayamaması veya davranışlarını yönlendirme yeteneğinin yeterince gelişmemiş olması hâlinde ceza sorumluluğu yoktur. Bu çocuklar ile 15 yaşını doldurmuş olup da 18 yaşını doldurmamış olanlar hakkında uygulanacak esaslar çocuklara özgü kanun ile düzenlenir".(OP/EÜ)