Fotoğraf: AA
Dr. Öğr. Üyesi Tayfun Kahraman, Silivri Cezaevi'nden BirGün için yazdı. "İktidarın konut spekülasyonu" başlığıyla yayınlanan yazının bir bölümünü aktarıyoruz.
***
Konut kira ve satış fiyatlarının geniş halk kitlelerinin ulaşmasını imkansız kılacak düzeyde ve genel enflasyonun çok üzerinde artışının ayyuka çıkması üzerine ve oluşan yaygın rahatsızlık sonrasında hükümet tarafından son 6 ayda 4 farklı konut ve finansman projesi açıklandı.
Haziran 2022'de Konut Finansman Projesi, Ağustos 2022'de dar gelirlilere yönelik 150 Bin Sosyal Konut Projesi, Eylül 2022'de orta gelir grubuna yönelik İlk Evim, İlk İşyerim Projesi, Ocak 2023'te Yeni Evim Projeleri geldi. Bunlara Roman vatandaşlara konut ve 2. el konutlara düşük faizli kredi projeleri de eklendi. Projelerin isimleri değişse de ne amaç ne de sonuçları farklı oldu. Her projede büyük hedefler açıklansa da sonuçlar hiç beklendiği gibi olmadı.
Bu nedenle giderek yaklaşan seçime doğru neredeyse ayda bir, çok can yakıcı hale gelen konut sorununu çözme söylemiyle yeni konut projeleri ile karşılaşıyoruz. İktidar kendi politikalarının ve sınıfsal tercihlerinin doğal sonucu olan konut sorununu çözemediği bir havuz problemine çevirdi. Doluya koysa olmuyor, boşa koysa dolmuyor. Tüm bu projeler "Cumhuriyet tarihinin en büyük projeleri, konut sorununu çözecek mucizeler" olarak lanse edildiler ama beklenen olmadı. Konut fiyatları düşmek bir yana, her proje ile birlikte konutların hem kira hem de satış fiyatları daha da arttı. İktidar gerçekçi çözümler yerine hayali projeler üretirken, en son açıklanan Romanlara yönelik konut ve 2. el konuta yönelik kredi projeleri ile piyasayı daha da kızıştırıyor. Sadece 2. el konutlara yönelik uygun kredi koşulları yaratılabileceği söylemi ile bile konut fiyatları birden yüzde 11 artış gösterdi.
İlk olarak Haziran ayında açıklanan konut finansman projesi üzerine "Konut Sorununa Çözüm İçin Ezberi Bozmak" başlıklı makalede yazdığımız gibi iktidarın rant odaklı inşaat ezberi dışına çıkmadıkça konut sorununu çözmesi mümkün değil. Her seferinde aynı ezbere dayalı politikalar uygulanıp, farklı sonuçlar bekleniyor ve konut fiyatlarının yükselmesinden, konut sahipliğinin üst gelir gruplarına mensup bir azınlığın elinde yoğunlaşmasından, geniş halk kesimlerinin ise sağlıklı, güvenli konuta erişimini imkansız hale getirmekten başka bir sonuç üretilemiyor. Asıl soru şudur: İktidar konuta erişim sorununu çözmeye mi çalışıyor, yoksa amacı iş hacmi daralan inşaat sektörünü ayakta tutmaktan mı ibaret? Bu soru çerçevesinde Yeni Evim Projesi gerçekçi hedefler doğrultusunda bir çözüm vaat ediyor mu, gelin bakalım:
Geçtiğimiz hafta konuya ilişkin yasa teklifi TBMM'ye gönderilerek hızla komisyon görüşmelerine başlanan, ardından genel kurulda kabul edilerek yasalaşan Yeni Evim Projesi'nin hedefi stokta bekletilen 100 bin konutun orta sınıflar tarafından satın alınmasını kolaylaştırmak. Ocak ayı başında açıklanan ve ay ortasında başvuruları başlayan projenin yasal zeminin olmadığı sonradan anlaşılmış olacak ki bu eksiklikler sonradan tamamlanıyor. Bu hali ile bile hesapsız kitapsız başlandığı açık olan proje ile iktidar ilk kez konut satın alacak kişiler için kamu bankaları aracılığıyla ilk üç yıl küçük taksitli ve düşük faizli kredi sağlıyor.
Finansmanı ucuzlatan ama konut fiyatlarını daha da arttıran bu proje ile 15 yıl vadeli, 0.69-0.99 faiz oranları ve yüzde 10 peşinat ile müteahhit elinde kalan sıfır konutların satışları kolaylaştırılmak isteniyor. Bu kapsamda ilk haftada 4.000 konut satışı yapılan projede satın alınacak konutların listesi de Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından belirleniyor. Böylece durgunlaşan ekonomiye ve belli müteahhit gruplarına can suyu vermek isteyen iktidar, elde kalan ya da yarım kalan, başlayamayan projelere tüm vatandaşlardan toplanan vergilerden sağlanan kaynakla finansman sağlıyor.
İlgili Bakanlar Nureddin Nebati ve Murat Kurum'un beraber açıkladıkları ve finansman projesi olarak lanse ettikleri modelde; krediye vatandaşlar ulaşıyor gibi görünse de aslında ucuz krediye ve finansmana inşaat firmaları ulaşıyor. Vatandaş sadece ödüyor. Seçilen firmalara yeni proje yapma şansı yaratmak üzere yola çıkıldığını, yani bazı ayrıcalıklı müteahhitlerin kamu kaynakları ile batmaktan kurtarılarak yüzdürülmeye çalışıldığını Bakan Kurum da şu sözleri ile itiraf ediyor: "Yapı sektörümüzün konutlarını süratle satarak yeni projelere başlamasının yolunu da bu sayede açmış olacağız."
Yazının devamı için burayı tıklayın.
(TK/AÖ)