İngiltere'nin başkenti Londra'da yaşayan, 1960'lardan bu yana yayın hayatını sürdüren politika, kuram, kültür ve tarih dergisi New Left Review'in editörlüğünü de yapan Tarık Ali'nin, Evrensel Gazetesi'nin dünkü sayısında yayınlanan "Yeni emperyalizmin doğuşu" başlıklı değerlendirmesi şöyle:
Yeni emperyalizmin doğuşu
- * ABD ve İngiltere'nin Afganistan'a yönelik saldırı harekâtı sürüyor. Bu iki devlet, Asya ve Ortadoğu'da ne yapmak istiyor?
- Sovyetler Birliği'nin çöküşünden ve sözde Yeni Dünya Düzeni'nin ortaya çıkışından sonra, ilk yeni emperyalist çatışmalara şahit olduğumuzu düşünüyorum. Afganistan'ın bombalanmasını bir kenara bırakırsak, gerçekte olanlar, İngiltere tarafından desteklenen ABD'nin; ekonomik, politik ve askeri hegemonyasını dayatmasıdır. ABD dünyada tek imparatorluk olmak istiyor. Dünyanın geri kalan kısmına "bizimle uğraşmayın, yoksa size de aynısını yaparız" diyor. Bu bakış açısına göre, bu operasyon çok başarılı olmuştur. Çin ve Rusya da yanlarındadır, geri kalan tüm kesimler de tarafsızlaştırılmıştır. Şu an kendilerine karşı kimse yoktur ve şahit olduğumuz durum, dünyada daha önce hiçbir zaman, hatta eski imparatorluklar döneminde dahi var olmamıştır. Eski imparatorluklar daima birbirine düşmandılar. Bugünkü birleşik durum, ilk kez görülen, 21. yüzyıla özgü bir durumdur. Afganistan'daki savaşı, böyle bir genel çerçeve içinde değerlendirebiliriz.
- * Irak ve Iran gibi ülkelere de saldırma durumları var mı?
- Irak'a da saldırmayı planladıklarını düşünüyorum. Irak'ın sosyal yapısını, halihazırda ortadan kaldırmış durumdalar. Ambargo, Irak halkı üzerinde katliam etkisi yaptı. UNESCO'nun verilerine göre, Körfez Savaşı'ndan bu yana Irak'ta bir milyondan fazla insan ölmüştür ve ambargonun etkisiyle 300 binden fazla çocuk ölüme itilmiştir. Yani, bence Irak'a yeniden saldırmak barbarlığın işaretidir. Bunu yapmak istediklerini söyleyeceklerdir; hatta böyle bir şey yaparlarsa, bunu sorunsuz gerçekleştirecekleri bir ortam yarattılar. Sıradan insanlar bundan hoşlanmayacak. Fakat çok tehlikeli bir girişim olacaktır. Bence Ortadoğu'da kargaşaya yol açacak.
Saddam Hüseyin'i sevmeyen insanlar bile Irak'a yapılanlardan nefret ediyor. Ve esas olarak Mısır ve Suudi Arabistan'da sokakların patlamaya başlayacağına inanıyorum.
Avrupa onursuz davranıyor; fakat İngiltere daha onursuz ve Avrupa'nın geri kalan kısmı, isteksiz de olsa yine de destek veriyor. Eğer Avrupa Irak'a karşı bir bombalama kampanyasını desteklerse, bu kendileri için de Ortadoğu'da sorun yaratabilir. Ne olacağını göreceğiz. Fakat bu temelden tehlikeli bir durum.
- Almanya ve Fransa da başka bir güç odağı olmak istiyor. Fakat bu saldırıda ABD ve İngiltere'yi destekliyorlar. Bu ne anlama geliyor?
- Yeniden paylaşım olduğunda yağmanın, bu işin dışında kalmak istemiyorlar. Çünkü silah satışları söz konusu. Yani bunlar kendi kapitalist devletlerinin çıkarları için çalışıyor ve bence bu utanç verici.
- İngiltere Başbakanı Tony Blair, Asya ve Ortadoğu'ya demokrasi getireceğini söyledi. Ardından, Pakistan'da darbeyle iktidara gelen General Müşerref ile görüştü. Böyle diktatörlerle işbirliği yaparak nasıl demokrasi getirecek?
- Son yıllarda Blair'i fazla ciddiye almamayı öğrendim. ABD'li efendileri adına bir savaşa girdiği zaman her şeyden bahsediyor. Söylediklerinin yarısının da ne anlama geldiğini bilmiyor. Partisinin ve parlamentonun üyelerini yatıştıracak, onlara hoş görünecek her tür şeyi söylüyor. Bu çok zor bir şey değil. Demagoji ve retorik. Nasıl olur da Afganistan'da Kuzey İttifakı'nı alternatif göstererek demokrasiden bahsedebilirsiniz? Kuzey İttifakı; tecavüzcülerin, katil ve hırsızların bir federasyonudur ve eroin ticaretini elinde bulundurmaktadır. Taliban eroin işini bir yıl önce bıraktı; yerini Kuzey İttifakı aldı. Blair, bu savaşın aynı zamanda uyuşturucuya karşı olduğunu söyledi. Kuzey İttifakı, Afganistan'daki en büyük uyuşturucu taciridir.
- * Pakistan halkının büyük bir çoğunluğunun savaşa karşı tutumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Pakistan'da anlaşılması gereken şey, burasının çok dinci bir ülke olmamasıdır. Aşırı dinci partiler yüzde 2 oy oranıyla çok azınlıkta kalmaktadır. Bunlar da Pakistan devleti tarafından yaratılmıştır ve devlet tarafından yönetilmektedir. 1950'li, '60'lı yıllardan bu yana da ABD tarafından desteklenmektedir. Dinci partilere oy verme oranı, İsrail'de Pakistan'dakinden çok daha fazladır. Pakistan nüfusunun çoğunluğu Müslüman olmakla beraber, aşırı dinci değildir. Bu, ABD ve Pakistanlı destekçilerinin yarattığı bir problemdir. Yani ABD kendi yarattığı şeyle karşı karşıya. Dinci olan da, aşırı dinci olmayan insanlar da ABD'ye kızgın. Çünkü onlar bunun Pakistan'ın gerçeği olduğunu görmekteler ve Batı, Afganistan'dan çekip gittikten sonra Pakistan'ın sosyal yapısının ortadan kaldırılacağını hissediyorlar.
- * Bu durum Pakistan'da iç savaşa dönüşebilir mi?
- Hayır. Eğer Taliban Afganistan'da yenilirse, -ki öyle görünüyor, dünyadaki en büyük güce karşı direnemeyecektir- o zaman Taliban Pakistan içinde hoş görünmeyecektir. Taliban'ın ordu içinde de, silahlı cihad örgütleri içinde de destekçileri var. Mesela Pakistan ordusu tarafından silahsızlandırılmamış Laşkar-i Tayyiba ve Laşkar-i Çennebi gibi örgütler. Afganistan'da yenilgiye uğratılan bu gruplar, Pakistan'ı yönetilmez hale sokmak isteyebilir. Bu da ciddi bir kriz yaratabilir.
- ABD; Hindistan ve Pakistan üzerindeki ambargoyu kaldırdı. Bu durum yeni nükleer denemeleri gündeme getirebilir mi?
- Evet. Batı kısa süreli çıkarları için bunu erteledi. Bu kısa süreli çıkarlar, Pakistan ile ittifak kurmalarını, Hindistan'ı tarafsızlaştırmayı ve Afganistan'da yeni bir rejimin kurulmasını gerektiriyor. Her şey de bunlara endekslenmiş durumda. Tony Blair sadık bir papağan gibi aynı şeyleri söylüyor.
- * Müslüman ülkelerin Türkiye'ye tepkisi ne olur?
- Türkiye, birçok müslüman ülke tarafından bir NATO üyesi olarak kabul edilmektedir. Bildiğimiz gibi, NATO ülkeleri kendi aralarında konuştukları zaman, temel olarak herhangi bir iç etki olmadan binlerce asker yitirmeyi göze alan tek Müslüman ülke Türkiye. Başka bir deyişle Türkiye generalleri, insan hayatını hiçe saymaktalar. Türklerin hayatını hiçe sayıp ortaya atmak onların işidir. Belki de 'Asker gönderirseniz sizi AB'ye alırız' denmiştir Türk hükümetine. Kapalı kapılar ardında ne olup bittiğini kim bilebilir?
Parlamentoda ABD'de ölenler için saygı duruşunda bulunanlar, aslında doların tadı için saygı duruşunda bulunuyorlar.
- Çin ve Rusya bu durumdan nasıl yararlanmak istiyor? Onların tutumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Rusya'nın desteği söz konusu, çünkü Putin Çeçenya'da kendi yapmak istediği şeyler için yeşil ışık aldı. Zaten orayı çökerttiler. Hiçbir şey artık Putin'i durduramaz. Çin için de durum aynı. Herhangi bir nedenle baskı uygulamak istediğinde kimsenin kendisini durdurmasını istemiyor. Böyle bir durumda Amerika karşı çıkarsa, "Siz de aynısını yaptınız" diyebilecek. Yani herkes istediğini yapacak. Tehlike de burada ve Amerikalılar bunu görmüyorlar. Eğer bu şekilde davranılırsa Rusya ve Çin'in küçük ülkelere aynı şeyi uygulamasını nasıl engelleyeceksiniz? Rusya zaten Çeçenya'ya bunu yapıyor. Çin de Tayvan'a yapmak isteyebilir.
- * Bütün bu olanlara, savaşa karşı dünya çapında nasıl bir karşı duruş sağlanabilir?
- ABD içinde, hatta New York'ta bile olaydan bir hafta sonra barış gösterileri yapıldı. Washington'da da oldu. Üniversitelerde öğretmen ve öğrencilerin toplantıları oldu. Bunlar güzel örnekler. Antiamerikan olmak demek, Amerika halkına karşı olmak anlamına gelmemelidir, sorun devlettir.
İngiltere'de, Kanada'da, Almanya'da birçok toplantıya konuşmacı olarak katıldım. Çok sayıda insan dinlemeye geliyor. Politik olmayan birçok kişi de neler olup bittiğini, bunların nedenlerini anlamak için toplantılara katılıyor.
- * İngiltere'de savaş karşıtı neler yapılabilir?
- Burada hareketin inşa edildiğini düşünüyorum. Büyük gösteriler oluyor. Birçok yerde toplantılar yapılıyor. Kamuoyu yoklamaları çoğunluğun savaşa karşı olduğunu gösteriyor; ama bunlar parlamentoda yansıtılmıyor. İngiltere'deki sendikalar uzun zamandır aktif değil, ölü durumdalar. Blair hükümetiyle bağlarını koparmak ya da ona saldırmak istemiyorlar. Hemen hemen her konuda bu tutum takınılıyor. Parlamentoda da durum aynı. Blair savaştan yana tutum almasına rağmen kimse istifa etmedi.
- * Türkiye halkına herhangi bir mesajınız var mı?
- İlerici olsun olmasın, Türkiye'deki herkese, ülkenizin savaşa bulaşmasına izin vermeme konusunda çok dikkatli olmaları çağrısını yapmak isterim. Bugün karşı karşıya olduğumuz savaş en tehlikeli maceralardan biridir ve uzun dönemli sonuçları olacaktır. Yeni sömürgecilik ve yeni emperyalizmin doğuşuna tanık oluyoruz. 19. ve 20. yüzyıldaki biçimlerinden daha farklı bir biçim sergileniyor. ABD ve İngiltere birlikleri bugün Afganistan'a rahatlıkla girebiliyorsa, yarın Türkiye'ye ya da başka bir yere de girebilir. (BB/YÖ)