PERDENİN ARDI: BENUSEN
Yeliz'in evi
Yeliz, kendini bildi bileli elinden ne iş gelse yapar.
Tıpkı annesi, babaannesi, anneannesi, halası ve teyzesi gibi. Sökük diker, kumaşlardan elbise yapar, bütün örgü çeşitlerini bilir; oya, havlu kenarı, patik, fiskos...
Çeşit çeşit yemek yapar, bahçesini budar, evde bozulan eşyaların birçoğunu tamir eder, evini boyar. Dökülen duvarları alçılamayı da bilir. Ama Yeliz’in asıl işi temizliktir. Dört çocuklu Yeliz hem kendi evini hem de başkalarının evini temizler. Ve bundan, “İşimin patronuyum” diye bahseder.
Dokuz yaşındayken annesiyle ev temizliğine başlayan Yeliz, camları tertemiz etmenin püf noktalarını bilir. Elbise katlamanın sanatını, kumaş pantolonunun çizgilerini ezbere bilir. Henüz çocukken annesinden dokuma öğrenen Yeliz, yünden ip yapmayı da bilir. Yani gerçekten her iş elinden gelir.
Ona sorarsanız ev temizlemenin erbabı oydu. İzam etmeyi seven Yeliz, süpürge makinesinin olmadığı köy evinde, tuğladan duvarları boydan boya köpürtüp yıkar, o suyu bahçeye atar, ardından bir bezle kurulardı. “Bir ev yıkanabiliyorsa o ev kirlenmez” diyen Yeliz ondandır ki evlendiğinde fayansları olan bir ev istemiş.
Evlendikten yıllar sonra, konu komşunun yardımıyla önce aşçı olmuş. Sanayide on erkeğe iki yıl boyunca yemek yapmış. Zamanla bu işin ardından önce temizlik, sonra da kendi deyimiyle “ayak işlerini” üstlenmiş. Ancak, “Ya temizlikçiyimdir ya aşçı. Yok, öyle ikisini birden yapıp yarısının parasına çalışmak” dediğinde, kavga kıyamet o işten ayrılmış.
Etrafa haber salan Yeliz, başlamış iş aramaya. Evinin yerleri betondan, ama yine de her bahar yıkar. Bir ilkbahar akşamı evini yıkarken aniden aklına bir fikir gelmiş: Ev temizliğine gitmek. İlk olarak bir akrabasının evinde başlamış temizlik yapmaya.
Zamanla Diclekent, 75. Yıl Mahallesi ve daha birçok bölgede çalışarak temizlik işini yapan Yeliz, 20 Bin TL ya kazanır ya kazanmaz.
Yıllar içinde kendi kurallarını da oluşturmuş. “Türkan Şoray gibi olmasa da benim de çizgilerim var” diyen Yeliz, gittiği evlerde bebek bakmayı reddediyor. Yemek yapmıyor; yiyeceği yemeği kendisi seçip dışarıdan söylüyor. Mümkünse temizlik sırasında evde kimsenin olmamasını tercih ediyor. Sezen Aksu, Bergen, Ahmet Kaya ve Yıldız Tilbe dinlemeyi seviyor. Temizlik yapmayı bir tür terapi olarak görüyor.
Kendi deyimiyle “eğlenmeyi de bilen” Yeliz, yükseklik korkusu olsa da en yüksek evin bile penceresini silmekten çekinmiyor. Paspasla temizliği yetersiz bulan Yeliz, yerleri mutlaka bezle siliyor. Ancak bu iş oldukça yorucu. 3+1, 5+1, hatta dubleks ve tripleks evleri santim santim, elleriyle temizliyor. Gün sonunda yorgun argın dönüyor Benusen’deki evine.
Mahalle kültürünü koruyan Benusen’de ev kiraları ucuz. Çoğunluğu sobalı ve müstakil olan bu evler, tarihi Diyarbakır Surları’na bakıyor. Yeliz, 3+1 sobalı bir evde yaşıyor. Yerler beton, boydan boya halılarla kaplı. Kışın soğuktan korunmak için serilen bu halılar, yazın sobanın isinden temizlenmesi gereken ayrı bir yük. Evin salonunda iki çekyat, diğer odalarda minderler var. Soba köşede duruyor; genelde yakmıyor ama bugün misafir geldiği için az da olsa odun ve kömürle tütüyor.
Sobanın çaprazında bir vitrin, içinde iki Ahmet Kaya kaseti, gençliğinden kalan bir fotoğraf, birkaç fincan takımı, en üst rafta Kur’an, en alt raflarda ise özenle ciltlenmiş ve etiketlenmiş çocuklarının okul kitapları bulunuyor.
Vitrinin yanında eski bir televizyon. Yeliz, film izlemeyi çok seviyor, özellikle acıklı bir film varsa iki göz iki çeşme ağlıyor. Gençliğinde birkaç kez sinemaya gitmiş; 90’ların sonlarında Dilan Sineması’na gidişini hâlâ hatırlıyor. Şimdilerde saçlarında birçok beyaz var. En sevdiği dizi Bahar.
Yeliz, eşi Ahmet’i 2017 yılında trafik kazasında kaybetmiş. O zamanlar pek gitmediği kayınvalidesinin evine şimdi düzenli olarak gidiyor. Kayınvalidesinden bahsederken, “Gençken bana çok çektirdiler ama oğlu öldükten sonra bana iyi davranmaya başladılar. Eee, kimsesi kalmadı. Ben de hep onları sevdim, saydım,” diyor. Yeliz, sık sık şarkılardan alıntılar yapmayı seviyor. Yaşadığı zorluklara dair sorular geldiğinde, şarkılar onun için bir sığınak oluyor.
Yıllardır temizlik işçisi olan Yeliz, işinin ehli olmanın hem getirilerini hem de götürülerini yaşıyor. Daha genç, çevik ya da teknolojik bir alternatifin yerini almaması için her zaman en iyi performansı gösteriyor. Ancak bu çabanın bedeli boyun ve bel fıtıkları oluyor. “Belin nasıl?” diye sorulduğunda ise konuyu hemen geçiştiriyor ve “Dert etme iyiyim, ara sıra mahşer, ara sıra yaşama hırsı,” dedikten sonra şakayla ekliyor: “Hoş, yaşama hırsı değil bu, geçim derdi.”
Yeliz, profesyonel olarak günde 4-5 saat çalışıyor. Ancak para kazanmadığı zamanları saymasa da, aslında 7 gün 24 saat çalışıyor. Kazandığı 20 bin TL’yi görece iyi bulsa da, güvencesiz olduğu için “serbest meslek kollarından temizlik işçisiyim” diyor. 40 yıllık ömrünü ise taksitle aldığı bir perdeye benzetiyor: “Kapansa da açılsa da dışarıdan bakınca parlak görünen bir yoksulluk hali.”
(ED/VC)
6 ŞUBAT DEPREMLERİNİN İKİNCİ YILI
"Depremden ölmeyen de açlıktan ölecek"

6 ŞUBAT DEPREMLERİNİN İKİNCİ YILI
Adıyaman Mezarlığı: "Burada yatanların hakları helal değil!"

6 ŞUBAT DEPREMLERİNİN İKİNCİ YILI
Adıyaman'da 6 Şubat: "Yardım çığlıkları dün gibi aklımızda"

6 ŞUBAT DEPREMLERİNİN İKİNCİ YILI
Rant, yıkım, öfke: Adıyaman

6 ŞUBAT DEPREMLERİNİN İKİNCİ YILI
Deprem yargılamaları ne durumda?
