İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya, "Orduyu alenen aşağılamak" suçlamasıyla ve Ceza Yasası' nın 301/2 maddesi uyarınca yargılanan sanıklardan Sorun Yayınları yetkilisi Öztürk ve İstanbul Barosu Avukatlarından Sabri Kuşkonmaz katılırlarken yurtdışında ikâmet eden yazar Tiftikçi katılmadı.
"Asker hem 'demokrasi' diyor hem dava açıyor"
Duruşmada verdiği ifadede 30 yıldır yayıncılık yaptığını söyleyen Sırrı Öztürk, "Yayınladığım kitabın iddianamede sıralanan iddialarla ne yayıncı olarak benim ne de yazarın bir ilgisi ve özel kastı yoktur" dedi.
Suç duyurusunda bulunan Genelkurmay Başkanlığı'na da tepki gösteren yayıncı, "Genelkurmay yetkililerinin, bir yandan demokratik düşünce-tartışma ortamının yaratılmasından söz ederken, diğer yandan mevcut Anayasayı, yasayı ve hukuk kurumlarını zorlayıcı yöntemlerle hukukçularımızın konumunu tartışmalı duruma sokacak davalar açmalarına neden oluşları bence çok çelişkili ve ülkemiz adına çok sakıncalıdır" diye konuştu.
Yazar Tiftikçi sınırda alıkonacak
Yayıncı Öztürk, "'Savaş, seferberlik, sıkıyönetim veya olağanüstü haller' mevcut olmadığına göre, bir yayıncı olarak Anayasanın 26. ve 12. Maddeleri uyarınca yayıncılık faaliyetinde bulunmama herhangi bir engel olmadığı apaçık" diyerek kendisini savundu.
Yayıncının ifadesini dinleyen Mahkeme, Tiftikçi'nin Türkiye'ye giriş yaptığı anda alıkonularak Savcılığa sevk edilmesini ve davaya 29 Eylül, saat 11.00'de devam edilmesine karar verdi.
Yeniçerilikten bugüne kadar ordu eleştirisi
Savcıya verdiği ifadesinde yayıncı Öztürk, 12 Mart sürecinde ordudan ayrılmış olan Osman Tiftikçi'nin, asker kökenli kişiliği nedeniyle içinden çıktığı kurum hakkında en iyi bilgilere sahip kişi olduğunu söylemişti.
Suçlanan kitapta, 1826'da Yeniçeriliğin kaldırılmasıyla birlikte modern ordunun kurulmasıyla bu yapının kapitalist biçime dönüştüğü, 2. Dünya Savaşından sonra Amerikan emperyalizmi eliyle örgütlendiği ve emperyalizmin Türkiye ve Ortadoğu'daki vurucu gücü haline dönüştüğüne yer veriliyor.
Ayrıca kitapta, Türk Ordusu'nun, sistemin genel çıkarlarını, gelip çekici hükümetlerden çok daha bütünlüklü olarak temsil eden bir kurum olduğu da iddia ediliyor. (EÖ)